ŞEHİR MANZARALARI HALILARA İŞLENDİ

Sultanahmet’te bin 400 yıllık tarihi bir su sarnıcı üzerinde kurulan Nakkaş Halı, 15 bin parçalık geniş bir el halısı koleksiyonuna sahip. Saray geleneğinin en iddialı temsilcilerinden Nakkaş’ta, antika el dokumaları ve nakkaşhanenin tüm ustalığı gözler önüne seren yeni halılar görmek mümkün. Butiğin en beğenilen koleksiyonlarından olan İstanbul Halıları, eski İstanbul’un resmedildiği değerli ipek halılardan oluşuyor. Farklı ebatlarda duvar halıları, 4 bin 700 TL - 19 bin TL arasında değişen fiyatlarla satılıyor.

KIZ KULESİ
İstanbul’un akla ilk gelen simgelerinden Kız Kulesi, neredeyse kente dair tüm fotoğraf karelerinde boy gösteren, efsanesi dillere dolanmış bir yapı. 12'nci yüzyılda Bizans İmparatoru 1. Manuel buraya bir kule yaptırdı. Fatih’in İstanbul’u almasından sonra kule yenilendi. Osmanlı döneminde fener ve cezaevi gibi çeşitli amaçlarla kullanıldı. Kız Kulesi, Boğaz’ın güvenliği tarafından önemli görüldü. Bugünkü şeklini Nevşehirli Damat İbrahim Paşa zamanında aldı.

ORTAKÖY
Lale Devri, kentin mimari dokusunu da etkilemişti. 17'nci yüzyılda Boğaziçi’nin kırsal yapıdan sıyırıldığı görülüyor. Zengin ailelerin yaşadığı yalılar ve köşkler bu dönemlerde yapıldı. Alt gelirli insanlar ise köylerle yaşadı. Halıda resmedilen manzarada; cami, yalılar ve saltanat kayıkları görülüyor. Osmanlı Dönemi'nde Boğaziçi’nde yaşayan saray eşrafı cami ziyaretlerini ve gezilerini bu saltanat kayıkları ile yaptı. Çok sayıda kürekçi olmasının sebebi ise, denizdeki güçlü akıntı.

Boğaziçi
Tarihi şehrin en güzel manzarasının aktarıldığı ipek halılarda, camiler, balıkçı tekneleri ve ticaret gemileri görülüyor. Bu manzara, şehrin güzelliğine olduğu kadar Boğaz’daki ticarete ve işlevselliğe de vurgu yapıyor.