Serfiraz Ergun

Serfiraz Ergun

serfiergun@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Koca bir uçak dolusu yolcu Denizli’ye hareket etti, Yapı Kredi Bankası’nın THY’den kiraladığı özel bir uçak. Kimler yoktu ki bu uçakta. Vehbi Koç’un büyük kızı Semahat Arsel, Belma Simavi, Koç’un CEO’su Bülent Bulgurlu ve eşi Vera Bulgurlu, ev sahibi YKB CEO’su Tayfun Beyazıt ve eşi Suzan Beyazıt, Ayşe ve Selahattin Beyazıt, Avea’dan ayrılan ama Türkiye’den ayrılmayan Giuseppe Farina, Ender Mermerci, Cemre ve Mehmet Ali Birand, Nuri Çolakoğlu, İlhan Nebioğlu, Vural ve Meral Gökçaylı, Monik Bernadete, Linda Kuyumcuyan... daha adı şu anda aklıma gelmeyen kimler kimler...Diyorum ya, bir uçak dolusu.
Denizli’de işimiz ne? Orada kalmayacağız ki, alanda bizi bekleyen 5-6 otobüs ve bir o kadar da minibüse binip Geyre’ye gideceğiz. Aydın’ın bir beldesine. Çünkü orada Yunan ve Roma dönemlerine ait Afrodisias Antik Kenti var. Çeyrek yüzyıl önce, Prof. Kenan Erim’in sağlığında yaptığı arkeolojik kazılarda çıkarılan heykeller artık depolardan çıkarılıp yeni bir müzeye kavuşuyorlar.

Geyre Vakfı’nı Sevgi Gönül kurdu
Bölgedeki kazı çalışmalarından çıkarılan eserlerin onarılması, saklanması, korunması hep 1987 yılında kurulan Geyre Vakfı sayesinde oldu. Geyre Vakfı’nın kurucusu 2003’te vefat eden Vehbi Koç’un kızı rahmetli Sevgi Gönül. Zaten Afrodisias Müzesi’nin açılışına gittiğimiz yeni bölümünün adı da Sevgi Gönül Salonu.
Afrodisias Ören yerine varınca bir de gördük ki Ömer Koç, Ara Güler, Kesibe Karaosmanoğlu, Prof. İlber Ortaylı, Sennur Hamamcıoğlu, Cemile Garan, Güneşi Öztarakçı, Gülin Öngör ve yine kimler kimler çooktan varmış bile oraya bizden önce. Elimize birer beyaz kolonyel şemsiye ve yelpaze verdiler. Panama şapkalar, keten ceketler belli ki Ege sıcağına az gelecekti. Ören yerinin kahvesinde 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç, Aydın Valisi Mustafa Malay, Kültür Bakanlığı yetkilileri ve Aydınlı eşraf çaylarını yudumluyor, yemeğe davet edilmelerini bekliyordu. 

Afrodisias Müzesi’ne Sevgi Gönül Salonu

Sebasteion heykelleri köy evlerinde

Koskoca tentelerin altında yuvarlak masalara yerleştik. Masa komşum Geyre Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Yasemin Pirinçcioğlu’nun bugünlere gelinmesinde ne kadar emeği olduğunu ben biliyorum. Diğer masa komşum iş adamı Ethem Sancak da zaten bir arkeolojisever ve bize arkeolojinin Türkiye’nin petrolü olduğunu söyledi sık sık. Bizim masada Halit Narin’in iki kızı da vardı ve Oya Narin’in Afrodisias yakınlarında bir otel yatırımı yapacağını öğrendik. İyi olur, çünkü turizmcilerin dediğine göre Geyre’de kalınacak otel olmadığından gelen turist günübirlikçiymiş. Masamıza bir ara uğrayan Rahmi Koç, kendisinin de araştırma yaptırdığını ama bu yörede otelin pek iş yapmayacağı sonucuna vardığını söyledi Oya Narin’e.
Sevgi Gönül Salonu’nun açılış konuşmacısı halasının vefatından sonra Geyre Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı devralan Ömer Koç’tu. Yerli halk deyişiyle “bir gözüm gülerken bir gözüm ağlıyor. Gülüyor, çünkü halam Sevgi Gönül’ün vasiyetini yerine getirdik; ağlıyor, çünkü o artık aramızda yok” dedi. Gün boyunca Ara Güler elinde fotoğraf makinesi yörede fotoğraf çekti.

Efes’e rakip güzellikleri bırakıp döndük
Afrodisias’ın gün ışığına çıkmasında Ara Güler’e teşekkür borçluyuz. Hikâyesi şöyle; 1960’lardan önce Başbakan Menderes Keban’a gidiyor. Ara Güler de fotomuhabiri olarak onu takip ediyor adım adım. Ancak şöför yolu kaybediyor ve kavga kıyamet bir köye geliyorlar konaklamaya. Ara Güler bir bakıyor her köylünün evinde eski Yunan, Roma kalıntılarından mermer sütunlar, başlıklar kullanılmış. Rulo rulo fotoğraf çekiyor (Afrodisias Müzesi’nde Ara Güler’in bu fotoğraflarının sergisi de var) ve İstanbul’a dönünce bunları Kenan Erim’e gönderiyor ABD’ye. Prof Erim de böylece kazılara başlıyor.
Sevgi Gönül Salonu çok güzel olmuş. Mimarı Cengiz Bektaş. Alttaki SİT alanına zarar vermemesi için kazıklar üzerine oturtmuş temelsiz binayı. Havalandırması doğal ve ışıklandırması da Batı müzeleri standardında. Sağlı sollu Sebasteion Tapınağı’ndan çıkarılan rölyeflerle dolu. Yemekten sonra ören yerini boydan boya yürüyerek, Kenan Erim’in mezarı başında saygıyla duraklayıp Odeon’a vardık. Eski amfitiyatroda biz de eski Yunanlar gibi harika bir mini-konser dinledik. Borusan Yaylı Çalgılar Dörtlüsü’nden. İstemeye istemeye arkamızda Efes’e rakip güzellikleri bıraktık. Ne güzel bir gündü...