Cadde Seyirciyi yumruklarıyla sarsıyorlar

Seyirciyi yumruklarıyla sarsıyorlar

18.01.2012 - 21:27 | Son Güncellenme:

DOT’un yeni oyunu ‘Beautiful Burnout/ Süpernova’ için bir buçuk sene...

Seyirciyi yumruklarıyla sarsıyorlar

DOT’un yeni oyunu ‘Beautiful Burnout/ Süpernova’ için bir buçuk sene boks ve dans dersi alan oyuncular, şimdi başarmış olmanın verdiği mutluluğu yaşıyor. Murat Daltaban’ın yönettiği oyun, yıldız olmaya çalışan bir grup boksör gencin hikayesini anlatıyor

Haberin Devamı

DOT ekibi bir buçuk sene süren antrenmanlar sonucunda boks yapmayı ve dans etmeyi öğrendi. İngiliz yazar Bryony Lavery’nin kaleme aldığı ‘Beautiful Burnout’, Murat Daltaban’ın yönetmenliğinde ‘Süpernova’ya dönüştü. Oyun, yıldız olup, ‘yırtmaya’ çalışan bir grup gencin hikayesini tiyatro, boks ve dans disiplinini harmanlayarak anlatıyor. Hem yazılı basında hem de sosyal medyada çok konuşulan ‘Süpernova’ hakkında merak edilenleri bir de oyuncularından dinleyelim.

Pınar Töre (Dina) “Kadın olduğum için zorluk çekmedim”

* Boks hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Benim için en zoru, vücut koordinasyonunu sağlamaktı. Sınırlarımı sonuna kadar zorladım. Ama kadın olduğum için ekstra sıkıntı çekmedim.
* Boksörler ölümü göze alarak ringe çıkıyorlar. Yaptıkları işe bambaşka bir adanmışlıkları var. ‘Dina’ karakteri için ölüm kalım meselesi boks. Çalışmadığında yaşamadığını hissediyor. Tabii bir de cinsel tacize uğramış. Ailesiyle de sıkıntıları var.
* Önümüzde net bir hedef vardı: Oyunu sahneye koymak. Bu hedef doğrultusunda oyuna ve tiyatroya olan inancımızla ilerledik, asla vazgeçmedik. Müthiş bir deneyimdi. Hayatımızı tamamen ele geçirdi. Bundan sonra neler yapabileceğimizi merak ediyorum. Umarım daha öteye taşıyabiliriz.

Haberin Devamı

Tuğrul Tülek (Neil) “Bokstan hiç hoşlanmayacağımı düşünürdüm ama...”

* Orijinal prodüksiyondan sonra dünyada ilk kez bizim sahnelediğimiz bir oyun. Orijinalini Edinburgh’da izleyenlerden biriyim. Boksla ilgili bayağı merak uyandırmıştı. Nasıl hazırlandıklarını da çok merak etmiştim.
* Eylül 2010’dan beri projenin içindeyim. Bir buçuk sene geçmiş... Hem psikolojik hem de bedensel olarak zorlu bir süreçti. Bokstan hiç hoşlanmayacağımı düşünürdüm ama en sevdiğim sporlardan biri oldu. Çok sert ve vahşi gibi görünse de bir felsefesi var.
* Bu oyunda hepimiz farklı bir dengeyi temsil ediyoruz. Hepimizin ortak amacı; yırtmak. ‘Neil’ de bu çocuklardan biri. Kendi beden dilimizle ve metinde bulduğumuz ufacık şeylerle karakteri işlemeye çalıştık.

Hakan Kurtaş (Cameron) “YUMRUK ATMAK KOLAY DEĞİL”

Haberin Devamı

* Çalışmalara boks antrenmanlarıyla başladık. Zaman zaman gerçek bir boksör gibi antrenman yaptık. Daha sonra koreografi çalışmaları başladı. Birlikte şekillendi her şey. ‘Süpernova’ bir şov aslında.
* Çok kas ağrısı çektik. Yumruk atmak göründüğü kadar kolay değil. Önce psikolojik olarak hazırlanıyorsunuz. Biz ne boksörüz, ne de dansçı. İkisi de başka felsefeleri olan iki dal.
* Bu sporu yaparken içinizdeki şiddet duygusu dışarı çıkıyor. Ama insanlığınız onu kontrol altında tutmak zorunda. Yumruk atmak ve yumruk yememek üzerine hazırlanıyorsunuz. Modern gladyatörler gibi... Bugünün insanında az olan anlayış ve merhamet duygusu var boksörlerde.

Berrak Kuş (Carlotta) “Orijinalinden çok farklı”

* Boks sahnelerim yok ama oyunun içinde olmak adına ben de boks öğrendim. Sonra dans dersleri ve vücut çalışmaları başladı. Dans, bokstan daha ağrılı bir çalışmaydı benim için.
* ‘Cameron’ın annesini oynuyorum. Belki de dramatik aksiyonları olan tek rol benimki. Önceleri hazırlanırken çekincelerim vardı ama oyuncu olarak yapmanız gereken, bu düşüncelerden sıyrılıp, yazılanı oynamak. Carlotta genç yaşta anne olmuş, kocası tarafından terk edilmiş bir kadın. Oğlunun bu sporu yapmasına yüreği dayanmıyor.

Haberin Devamı

Emre Yetim (Ainsley) “Boksu bırakmak istemiyorum”

* Ekibe katılalı altı aydan fazla oldu. Bir proje için bu kadar uzun süre çalışmak sabır ve inanç gerektiriyor. Hem fiziksel hem de duygusal anlamda sınanmış olduk.
* Babam tekvando antrenörü olduğu için salonlara gidip gelmişliğim var. Ama üzerinde böylesine yoğunlaştığım bir spor dalı olmamıştı.
* Tiyatro, dans ve boksu bir araya getirmek yeni bir şey. Benim için çok farklı bir deneyim. Bundan sonraki yaşamımı değiştirebilecek bir süreç. Boksu bırakmak istemiyorum.

Cemil Büyükdöğerli (Ajay) “Başarmış olmak iyi hissettiriyor”

* “Yapar mıyız?”, “Yaparız” derken birden kendimizi boks ringinde bulduk. Önümüzde uzun bir yol vardı.
* Çocukken hep sporcu olmayı hayal ettim. Profesyonel olarak basketbol oynadım, kürek çektim. Boksa da hep merakım vardı aslında. Ama çok zor. Bütün hayatını spora adamak gerekiyor.
* Çok hırslı bir karakteri oynuyorum. Bir şey olacaksa, hemen olsun istiyor. Ufak bir çatışma nerelere götürüyor onu...

Haberin Devamı

Ünal Silver (Bobby) “3 ayda 16 kilo verdim”

* Avrupa’dan Türkiye’ye altı sene önce geldim. Bir o kadar zamandır da tiyatro yapmıyordum. DOT’un oyunlarını izleyip bayılmıştım. “Teklif gelirse yaparım” diyordum, öyle de oldu. Son üç ay kala oyuna dahil oldum. 40 sene sonra yeniden Türkçe tiyatro yapıyorum.
* Tek korkum çok diyaloglu bir oyun olmasıydı. Ama Murat Daltaban bana güvendi, “Ağabey sen bu işi çok iyi yaparsın” deyip, destekledi. Tiyatro sevgimi hatırladım. Vücudun sınırlarını zorlayan bir oyun. 3 ayda 16 kilo verdim. Sporu üç misline çıkardım çünkü. Çok mutluyum.
* Boksu şiddet içerdiği için sevmiyorum. Ama bu çalışmalar sırasında inceleme fırsatı buldum ve sempatik geldi.