Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ATV’nin “Huzur Sokağı” dizisinin senarist grubunda yer alan Alev Toprakoğlu, Gezi Parkı eylemlerine katılmış, sonra kendi Facebook sayfasında Başbakan Erdoğan’ı eleştirince, yapımcıya göre “eleştirinin dozu yüksek olunca” işine son verilmişti.

DiZi MUHAFAZAKÂR SENARiSTLER SEKÜLER

Senaristler Derneği (SEN-DER) olayın peşini bırakmayacağını duyurmuştu. Daha sonra derneğin başkanı İlker Barış, bir yazı kaleme aldı. Facebook’ta derneğin sayfasında yer alan yazıda şöyle diyordu: “Hedefi sinema televizyon sektörü değil de başka yerlerde olan bu yapım şirketi, yaptığının yanına kâr kalacağını düşünüyorsa yanılıyor. Senaryo yazarı arkadaşımız yalnız değildir. Senaryo Yazarları Derneği, her türlü hukuki süreçte meslektaşımızla yan yana olacak ve işi gittiği yere kadar kovalayacaktır. Baştan beri tercihini seküler senaryo yazarlarından yana kullanan muhafazakâr yapım şirketi, işi yüzüne gözüne bulaştırmıştır. Bir yanda siyasi istikbal beklentisi içinde olurken bir yandan da ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ seyircisine ulaşmaya çalışmanın bir bedeli var elbet.”

“Muhafazakâr senaristlerle denendi, olmadı”
“Huzur Sokağı’nın Senaryo ile İmtihanı” başlıklı yazıda dizinin senaryo aşamalarıyla ilgili iddialar yer alıyordu.
Peki neydi bunlar? “Huzur Sokağı, herkesin bildiği gibi muhafazakâr bir yazar tarafından yazılmış ve büyük çoğunluğu muhafazakâr olanlar tarafından beğenilmiş bir roman. Buraya kadar her şey normal. Karmaşa, bu romanın
televizyon dizisi yapılmasına karar verildiğinde ortaya
çıkıyor. Muhafazakâr kanallardaki dizilerin senaristleriyle denendi önce, elbette o meslektaşlarımız da hakkını vererek romanı televizyona uyarlamayı başardı. Ancak yapımcının istediği değildi onlar” diyor İlker Barış.

“Çok izlenen dizilerin seyircisine hitap edelim”
“Yapımcı, bu diziyi izlemeye dünden hazır seyirciyle yetinmek istemiyordu. Onun hedefindeki kitle, ‘Aşk-ı Memnu’, ‘Fatmagül’ün Suçu Ne’, ‘Binbir Gece’, ‘Yaprak Dökümü’, ‘Ezel’, ‘İffet’, ‘Lale Devri’, ‘Muhteşem Yüzyıl’ ve daha birçok diziyi izleyen seyirci idi. Bu da ancak
seküler senaryo yazarlarıyla olabilecek işti. Ve dizinin seküler senaryo yazarlarıyla serüveni de o zaman
başladı” diye devam ediyor yazısına Barış.
İlginç bir tartışmanın başlangıcı bence bu yazı.
Muhafazakâr kanallardaki dizilerin senaristleri ve çok izlenen kanal dizilerinin senaristleri karşılaştırması. Oyuncu kadrolarında da böyle bir durum var mı?
“Parayı nereden kazanıyorsam oraya giderim diyenler” de var tabii ki. Bence bu konu tartışmaya açılmalı.

CANLI YAYINDA SÖYLENEN, KANALI BAĞLAR
Ömer Tuğrul İnançer, TRT’de katıldığı “Ramazan Sevinci” programında bana göre anlamsız kendi içinde bütünlüğü olmayan cümleler kurarak tepkiye neden oldu. RTÜK bu sözleri “fikir özgürlüğü” kapsamına soktu, ceza vermedi.
İnançer daha sonra Kanal D’de sahur programına katıldı. Bu duruma TRT kızdı. Kendi kanalındaki sözleri nedeniyle medya tarafından “linç edildiği”ni iddia ettikleri ismin “reyting uğruna” Kanal D’ye çıkarıldığını, ana haber bülteninde “yorum haber” şeklinde verdi. Bir cümle dikkatimi çekti: “İnançer canlı yayın konuğuydu ve söyledikleri kendisini bağlıyordu...”
Kaç kanal canlı yayın cezası aldı konukları yüzünden? RTÜK, “Canlı yayında söylenen kanalı bağlar” dedi her
zaman. Bir TRT örneğinde bu olmadı sanırım!