Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Haberi ayakta sunmanın; kıyafetten, ayakta durmayı öğrenmeye kadar geniş bir yelpazesi vardır...
Canlı yayınlara katıldığımda (ki artık katılmıyorum) ilk baktığım yer, beni gösteren monitör olur. Hep ona bakarım, kamera hangi açıdan alınca daha iyi görünüyorum, genel olarak “Görüntüm nasıl, şimdi ben, beni izlesem nasıl yazardım?” gibi soruları kafamda sormaktan, edeceğim lafa odaklanamadığım için canlı yayınlara katılmama kararı aldım.
Bunu neden anlattım?
Ekranda duruş önemli...
Ayakta ‘olduğun gibi’ dikkat çekmek hem zor, hem yetenek isteyen bir şey.
Vücut dili dedikleri şey giriyor işin içine...
Genç kuşak diyeyim (rahmetli Mehmet Ali Birand, Ali Kırca, Uğur Dündar ayakta durduklarında karizma veriyorlardı) Cüneyt Özdemir, (yeni katıldı) Cem Öğretir ve Fatih Portakal ayakta duruyor.

EKRANI DOLDURMAK
‘Ekranı doldurmak’ diye de bir laf var.
Ayrıntısını bilemem ama, bu durum seyirci tarafından hissedililiyor.
Cüneyt Özdemir’in ince bir kravatı ve siyah takım elbisesi var, bu onun tarzı ama ayağa kalkınca koca dekorun önünde kayboluyor.
Yapılı olmak şart galiba. Mesela ilk gün siyah ceketin altından beyaz gömlek taşıyordu. Kravat ip gibi kalmıştı. “Ayakta nasıl dursam?” sorusuna cevap verememişti.
Aynanın önünde çalışmak mı lazım?
Bunca yılın kamera önü ismi, benden daha iyi bilecek ama yukarıda anlattığım monitör işi basit ama bence çok yararlı.
Baktım, 2. gün ‘tam boy’dan vazgeçilmiş.
‘5N1K’da uzun zaman haberi oturur halde sundu ve doğru olan da buydu.

PAÇALARA DİKKAT
Farkında olunmayan o kadar çok ayrıntı seyircinin gözüne çarpıyor ki...
Mesela Cem Öğretir’in takım elbisesinin paçaları...
Ayakkabının üstüne çok fazla gelmiş, kıvamında değil.
Ev ahalisi ile izlerken dikkatimizi çekti.
Sonra omuzları bazı açılarda, dar görülüyor. Kamera uzaklaştıkça daha toparlıyor kendini Cem Öğretir.

FATİH PORTAKAL HEP YARIM
Fatih Portakal, ayaklı masanın önünde haber sunuyor. Onun da ‘aksesuvarları’ dikkat çekiyor. Ben gözümün oralara takılmasını istemem.
Kimi de ‘Neymiş?’ diye merak ediyor. Haberi dinlemek ve izlemek yerine el kol aksesuvarlarına takılıyor. Fatih Portakal bundan rahatsız değil.
Portakal, Özdemir ve Öğretir’e göre daha yapılı... Ekranı kaplıyor, sunum sırasındaki el kol hareketleri ona yakışıyor.
Takım elbise kalıp gibi oturuyor ve fazlaca boydan çekime girilmediği için, dikkat dağılmıyor...
Ayakta haber sunmak çok zor.
İşin içine ilgi çekmek için bir süre sonra akrobasi, ritmik jimnastik bile girebilir!

Haberin Devamı

ALMANLAR MAÇI NASIL ÇEKTİLER?

Haberin Devamı

Hep bizimkilere laf ediyoruz. Dortmund-Galatasaray maçını Almanlar çekti. Aynı şey onlarda da mevcut.
Yani, ‘Maçı takip eksikliği.’
Örnek 32. dakikada top oyun içinde, bizim Alman tutmuş, Dortmund’un CEO’sunu gösteriyor ama öyle böyle değil. Takıldı kaldı. Aşık mıdır nedir?
Alakası da yok. Top oyunun dışındadır gösterirsin.
Bir de takılı kalmak var. Top neredeydi? O sırada, kaç pas yapıldı, kime gitti, göremedik!
Ve bunu defalarca yaptılar!

AVRUPA AVRUPA DUY SESİMİZİ!
Maç devam ederken zaman zaman ‘baam, güüm’ sesleri geldi.
Bizim ‘muhteşem taraftarlar’ gürültü ve duman malzemelerini getirmişler, etrafa servis yapıyor.
UEFA bu görüntülerin yayınını yasaklamış. Reji bir-iki defa ekrana getirdi. Bu bile, durumu anlatmaya yetiyordu.