BAŞIN DÜŞERSE DARA SARIGÜL’Ü ARA!

Bir grup gazeteci, salı akşamı Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ile bir araya geldik. Nişantaşı Atiye Sokak’taki buluşmada, gazetelerin günlük eklerinin yazar ve yöneticileri vardı.
Milliyet Cadde, Hürriyet Kelebek, Habertürk Magazin ekipleri...
Peşin peşin sorduk: “Bizimle neden bir araya gelmek istediniz?”
Sarıgül de lafı uzatmadan anlattı: “Sizin yaptığınız günlük ekleri bütün patronlar, iş adamları okuyor. Daha önemlisi, onların eşleri okuyor. Çok insan biliyorum, gazetelerin içinden eki alıp gazeteye bakmıyor bile! Şehirde neler olup bittiğini, gece ve eğlence hayatını, sosyal yaşamı herkes sizin haberleriniz ve yazılarınızla öğreniyor. O yüzden siz çok önemlisiniz.”
Kimi yağ çekmek olarak görebilir bu sözleri, kimi ‘stratejik hamle’ diyebilir...
Diyelim ki öyle, şehri yönetmeye talip kişinin farkındalığını ortaya koyması bakımından son derece dikkate değer bir yaklaşım.
Bir siyasetçinin ağzından bu sözleri duymak önemli.
***
Yemek izlenimlerine gelelim...
Keyifli bir sohbetti. Sarıgül’ün seçim yoğunluğunun içinde bile pür dikkat hali dikkatimi çekti; her şeye, herkese hakim bir adam. Son derece ciddi bir şey anlatırken, masada boşalan bardağı bile takip ediyor, anında garsonlara talimat veriyor, her detayla bizzat ilgileniyor.
Gayet formda, son derece kendine güvenli, son derece umutlu; “biz gelirsek, kazanırsak” diye bir söylemi yok...
“Biz geldiğimizde, Martta göreve başladığımızda” diye kuruyor tüm cümlelerini.
Şakalar, espriler boldu. “Ne zaman başın düşerse dara, hemen Sarıgül’a ara” esprisini patlattığında, “Vay be, İstanbul’a esprili bir başkan iyi gidermiş” dedik.
Bir detay daha..
Sarıgül’ün söylediği bir şeyi çok önemsedim, o da şuydu: “Bir insanda üç temel güç olmalı. Ekonomik güç, siyasi güç ve sosyal güç. Sosyal gücünüz yoksa; yani sosyal hayatınız, dostluklarınız zayıfsa, diğer güçlerin de bir hükmü kalmaz.”
Sosyal hayatının Sarıgül’e siyaseten çok şey kazandırdığı ortada...
Bugünkü siyasi tabloya baktığınızda; siyasilerin pek de önemsemediği, oysa sosyal hayatın nabzını tutan, hayatla iç içe yaşayan/çalışan gazetecilerle kurduğu ilişki de bunun göstergesi!

Haberin Devamı

BAŞIN DÜŞERSE DARA SARIGÜL’Ü ARA

Haberin Devamı

TAKSİM MEYDANI İÇİN YARIŞMA...

Siyasi gelişmeleri zaten siyaset sayfalarında okuyorsunuzdur, tekrara gerek yok. Asıl soru şuydu o akşam: “Bu şehir için ne yapacaksınız?”
Trafik konusunda planı; metro hattını genişletmek ve deniz ulaşımını daha aktif hale getirmek.
Peki Taksim Meydanı’nı gri beton görüntüsünden kurtaracak mı?
Göreve gelir gelmez, yurt dışından da katılımın olacağı bir proje yarışması düzenleyerek Taksim için en doğru projeyi seçeceklerini söylüyor.
Şehir hayatının canlanması en büyük isteği:
“Sosyal hayatın sadece Nişantaşı’nda, Bebek’te akması bir şey ifade etmez. Atiye Sokak’taki kafeler neden Bağcılar’da, Esenyurt’ta da olmasın? Bu mekanları, o semtlerin dokusuna, doğasına, o semtin insanına hitap edecek hale getirip, sosyal yaşamı canlandırmalıyız. Bağdat Caddesi bile sosyal hayat açısından çok eksik, istediği dönüşümü sağlayamıyor.”
Sosyal hayat demişken, dışarıya masa çıkarma meselesini de hatırlattık. İşte cevabı:
“Biz bugüne kadar hiçbir mekana zabıta yollayıp, insanların altından sandalye çekmedik! Bir kez gece 12’de geldim Atiye Sokak’a, her kafadan başka ses çıkıyordu. Kural koydum, sınır çizdim ve gittim. Mekan sahibi arkadaşlarımız da bu kurallara uydu. İnsanları masadan kaldırmak ne demek! Dışarıda masalar olsun, insanlar sokakta otursun, medeni şekilde sosyalleşsin.?Amacım bu dönüşümü sağlamak...”

Haberin Devamı

İSTANBUL TANITIMI

Sarıgül’ün hayata geçirmek istediği projelerden biri de dünyaca ünlü yazar ve ressamların İstanbul ile bağlarını güçlendirmek...
Mesela bir süre İstanbul’da konaklamalarını ve şehirle ilgili eserler yaratmalarını sağlamak... Aynı şekilde Türk ressamlar da yurtdışında sergi açacak ve İstanbul tanıtımına katkıda bulunacaklar.
Hollywood yıldızı Julianne Moore’un Türkiye tanıtım elçisi seçilmesini de olumlu bulduğunu söylüyor Sargül:“Doğru seçim, tanıtıma katkı sağlayacağına inanıyorum ama bu hamleler daha erken yapılmalı. Geç kalındı.”
Tam bu noktada masadan biri hatırlatıyor: “Dünyanın en önemli yazarlarından Paul Auster, demokrat bulmadığı için Türkiye’ye gelmeyi reddediyordu. Onunla ilgili bir girişiminiz de olur mu?”
Gülüyor Sarıgül: “Hemen onu da arayalım...”