Masal gibi bir hayatımın olduğu fikri, tamamen masaldır...
‘Grace of Monaco’ (Monako Prensesi Grace) filmi, bu sözlerle açılıyor... Gerçekte nasıldı Monako Pren- sesi hiçbir fikrim yok ama bu filmde, kendisi olmaktan çıkmış bir kadının hikayesi anlatılıyor...
PRENSES DEYiP GEÇME, TANIHollywood’un en büyük yıldızlarından biriyken; sevdiği adam uğruna mesleğini, yaşadığı ülkeyi bırakıp Avrupa’nın en küçük ülkesine gidiyor...
Peri masalı gibi bir düğünle Prens 3. Rainier ile evleniyor...
İki çocukları oluyor ama her şey göründüğü gibi öyle toz pembe değil!
Her şeyden önce yalnızlık çekiyor...
Kendini o ülkeye ait hissetmiyor. Sarayın içine sıkışıp kalmış, Monako halkı tarafından soğuk bulunuyor, sevilmiyor...
Avrupa terbiyesine ve saray protokollerine uzak duruyor, alışamıyor... Çocuğunun yere düşürdüğü defteri eğilip alırken bile “Hanımefendi eğilemezsiniz” diye uyarılıyor...
Alfred Hitchcock’un film teklifiyle de kafası iyice karışıyor. Kocasından izni koparsa da, aslında bu durum teamüllere aykırı ve halkın baskısı küçümsenecek gibi değil... “Ya Prenses filmde öpüşürse!”
Ülkenin yaşadığı politik sorunlar nedeniyle de iyice baskı altında kalıyor.
Anlayacağınız gerçek hayattaki prenses hikayeleri, masallardakine pek benzemiyor...
Sonuçta Prenses Kelly, tıpkı ‘Kezban Paris’te’ filmindeki gibi ‘oynaması gereken’ prenses rolüne sıkı sıkı çalışıyor. Evinin kadını, sarayının prensesi olmayı seçiyor ama gerçekte ne kadar mutlu olduğu bir muamma!
Zira bu yıl Cannes Film Festivali’nde gösterilen ‘Grace of Monaco’, eleştirmenler tarafından beğenilmediği gibi; Monako Kraliyet Ailesi tarafından gerçekleri yansıtmadığı gerekçesiyle de boykot edildi.
Filmin politik detayları, özellikle Monako ve Fransa arasında yaşanan krizde Kelly’nin filmde bahsedildiği gibi önemli bir rol oynayıp oynamadığı bir yana; ben filmden çok etkilendim!
Bir kadının toplumun dayattığı rolleri ‘oynamak’ zorunda kalması, tercih yapmak zorunda bırakılması, bir prensesin suretinde anlatılınca daha da acıklı oluyormuş meğer!
Nicole Kidman buzhaneden çıkmış gibi soğuk olsa da; fiziği, hali, tavrı ile bir prensesi çok iyi canlandırmış.

Haberin Devamı

MÜCEVHERLER CARTIER FARKIYLA

Haberin Devamı

Filmin en can alıcı, izleyen her kadını hipnotize eden yanı, mücevherleri...
Prenses Grace Kelly’nin mücevherlerini oluşturmak için, sık sık dünyanın en önemli mücevher markalarından Cartier’nin uzmanlığına başvurulmuş. Prens Rainier’in Prenses Grace’e evlilik teklifi yaptığı 10.47 karat baget yüzük, düğün hediyesi olarak verilen yakut ve elmaslarla süslü taç ve üç sıra elmastan oluşan gerdanlık Monako Prensliği’nin onayıyla Cartier atölyelerinde yeniden tasarlanmış.PRENSES DEYiP GEÇME, TANI

Hatta, Cartier’nin Paris 13 rue de la Paix’de bulunan efsane butiği, filmin bir sahnesine de ev sahipliği yapıyor. Prenses Kelly, savaşın eşiğindeki ülkesini kurtarmak için Cartier’nin bu butiğinden çıkıp, mağazanın önünde basına demeç veriyor.

MARKALAR FİLME ÇALIŞTI

Kostüm tasarımcısı, bu film için Grace Kelly’nin gardırobundan 44 parçayı, ünlü markalara yeniden hazırlatmış:

Dior Modaevi, dönemin artistik direktörü Marc Bohan’ın tasarladığı iki takımı yeniden üretmiş.

Chanel ceket takımlar için yardım etmiş.

Hermes; eşarp ve Kelly çantalar konusunda işbirliği yapmış.

Prenses Kelly’nin o şık eldivenleri Maison Fabre imzalı.

Swarovski, kristal balo kıyafeti için tüm hünerlerini sergilemiş.

Kostüm tasarımcısı Grace Kelly’nin muhteşem şapkalarının ve gözlüklerinin de peşine düşmüş. Şapkalar için Jean Barthet, gözlükler için ise Philippine Pinto ismine ulaşmış
Orijinalleri Monaco’nun Kraliyet Mücevherleri arasında bulunan bu parçaların aynılarının yaratılması süreci, gerçekten filmi şıklaştıran ve değer katan detaylar.
Çünkü Monaco Prensesi Grace Kelly, yaşadığı dönemde stil ikonu olarak anılıyordu.

Haberin Devamı