Cadde SONBAHAR BUNALIMI KAPIYI ÇALINCA...

SONBAHAR BUNALIMI KAPIYI ÇALINCA...

03.10.2011 - 19:53 | Son Güncellenme:

Mevsimlerin insan psikolojisi üzerindeki etkisi bilinen bir gerçek. Psikolojik danışman Sema Yüce, sonbahara girerken özellikle yaşlılara daha çok özen göstermemiz gerektiğini vurguluyor

SONBAHAR BUNALIMI KAPIYI ÇALINCA...

Sonbahar, yaşlıların, yaşamın içinde olmaya en çok ihtiyaç duydukları dönem. Mevsimin depresif etkilerinin azaltılması için de, onlara en çok bu dönemde ilgi ve sevgi gösterilmesi gerekiyor. Mevsimlerin insan psikolojisi üzerindeki etkisi hakkında konuştuğumuz psikolojik danışman Sema Yüce, sonbahar ve kış
aylarında, özellikle de yaşlıların daha depresif, daha hüzünlü ve daha içlerine kapanık olduğunu söylüyor.
Sonbaharda yaşlıların ilgiye, sevgiye, sohbete; kısacası yaşamın içinde olmaya daha fazla ihtiyaç duyduklarını belirten Yüce, “Daha çok bu dönemde işe yaramadıklarını, dışlandıklarını ve çevresinin ölümünü beklediğini düşünürler. Bu düşünceler depresif duyguları artırır” dedi.
Kapalı havaların insanı doğrudan etkilediğini, bunun da depresyona yol açabildiğini anlatan Yüce, şöyle konuştu:
“Tabii ki, bizim mevsimlere verdiğimiz anlamlar da önemli. Sonbahar örneğin; ölümü ve yok oluşu da çağrıştırıyor. Bu anlamları yükleyen bizleriz aslında. Ama yine de yaşlılar, zaten bir hüzün, özlem ve geçmişe dönüklüğü yas halinde yaşadıklarından, daha fazla etkileniyorlar bu dönemde. Ayrıca bugünlerinde, yaşamlarında bazı eksiklikler varsa, bu mevsimin etkisini çok daha fazla hissediyorlar.”

Haberin Devamı

Geçmişi anlatırken dinleyin
Yaşlıların soğukta üşütme, hastalanma ve kayıp düşme korkusuyla dışarı çıkamadıkları için bu dönemi daha çok evde geçirdiklerini hatırlatan Yüce, evde atıl kalmalarıyla yalnızlık duygusunun birleşmesi sonucunda, depresyon sürecinin de başladığını anlattı. Yaşlı insanların bu dönemde, her zamandan daha fazla desteğe gereksinim duyduklarını da vurguladı: “Farklı evlerde yaşıyorsak düzenli ve rutin ziyaretler önem taşıyor. Düzenli ve rutin diyorum, çünkü bu ziyaretlerin düzenli olmaması bile onlarda hüzün yaratıyor. Yaşlılar için torununun salı günleri veya oğlunun pazar günleri geleceğini bilmesi, torunlarının haftada iki kez telefonla merhaba demek için arayacağını bilmesi çok önemli. Bu dönemler, paylaşmaya ve konuşmaya en çok ihtiyaçları olduğu dönem. Bir konuyu defalarca anlatabiliyorlar. Bu da duyulmadıkları, yeterince dinlenmedikleri duygusunu yaşadıklarını gösteriyor. İnsanlar belki bunlardan sıkılıyor ama yaşlılara vakit ayırmak ve buna gönüllü olmak gerekiyor. Onların özlemleri ve geçmişleri üzerine konuşmalarını dinlemek önemli. Çocuklarımızı anneanneleri, babaanneleri, dedelerini ziyaret ve sohbet için yönlendirmemiz de önemli. Özellikle gençler ve çocuklar, yaşlılara gençlik enerjisi veriyor. Örneğin benim annem,
94 yaşında torunuyla Şebnem Ferah dinleyip maç izleyerek tezahürat yapardı ve bunun kendisini gençleştirdiğini söylerdi. Eğer fiziksel koşulları, gücü yerindeyse, onlardan yapabildikleri şeyleri, örneğin çok sevilen yemeğini, böreğini vs. yapmasını veya öğretmesini istemek, yine onların atıllığını kırmak anlamında önemlidir.”

Haberin Devamı

“Belediye kurslarına katıldım”Aysel Ölmez, emekli, 62 yaşında“Kızımla yaşadığım için yalnızlık hissetmiyordum ama o da evlendi. Şimdi boşta kalır gibi oldum. Kendimi hemen aktif yaşama sokmak için belediyenin açtığı kurslara katıldım. Yalnız olma duygusu iyi gelmedi. Torunlarım var. Zamanımı onlarla doldurmaya, yaşamımı aktif sürdürmeye çalışıyorum.”

“Canım bir şey yapmak istemiyor”Yüksel Ersol, emekli, 76 yaşında“Sonbahar bizi gerçekten hüzünlü yapıyor. Manzara burada, yapraklar gazel olmuş. Aynı şekilde insanlarda da yaşlandıkça öyle oluyor.Olmaması da mümkün değil, eşyanın tabiatına aykırı. Yaz süresince, yazlık evimde çok şeyle ilgileniyorum. Bahçem var, arkadaşlarım var. Ama sonbahar gelince bedbinlik oluyor, keyifsizlik, iştahsızlık, yalnızlık duygusu oluyor. Daha sonrası için bazı korkular oluyor. Sonbaharda hüzünden başka bir şey yaşamıyorum. İnsanın aklına ister istemez daha kaç sene yaşayacağım, kaç günüm kaldı düşüncesi geliyor. Ben iş yaşamım boyunca mesai mefhumu olmadan çalıştım. 10-18 saat çalıştığım oldu. Onun verdiği yorgunluk mudur nedir, canım bir şey yapmak da istemiyor. İki çocuğumdan biri Antalya’da, diğeri Ankara’da. Torunum da uzakta, Avustralya’da. Onların uzaklığı zor tabii. Yalnızlığın bedbinliğin bir kısmı da bundan kaynaklanıyor.”

Yazarlar