Cadde Tanrı'nın kiralık katili: Zaman

Tanrı'nın kiralık katili: Zaman

13.08.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Tanrının kiralık katili: Zaman

nornek@milliyet.com.tr Bizler kediyiz, zaman da renkli yumaklarımız... Yumaklar üç aşaÇı, beş yukarı aynı; işin sırrıysa oynama tarzı... * * * İlkokula başlayacaÇım günü nasıl da bekledim; okul günlerimde ise yaz tatillerini düşledim... 24 Aralık biter bitmez gelecek doÇum günümü beklemeye başladım. Pazartesi günündeydik ama cuma arkadaşlarla buluşup eÇlenecektik "hafta sonunu iple çektik"; hafta nasıl geçti bir şey anlamadık, harcadık... Hastanelerde anne-babamın başuçlarında beklerken hep "Üzülme.. Geçecek... Sadece zaman gerek" dedim... Her kötü günde sabırla zamanın "bir an önce" geçmesini diledim, "bekledim". Sıkıcı dersler, bezdirici toplantılar, mecburen yapılan görüşmeler-gülüşmeler... Tespih tanelerini üçer beşer çektim... Zor olacaÇı belli bir günün daha başında, televizyonun karşısında ayaklarımı uzatacaÇım anı düşünmeye başladım. Mutluluktan bulutların üzerinde olduÇum zamanlarda ise her şey öyle sürecek sanıp bir sonraki buluta atladım. "Günler birbirini kovaladı"... "Tanrı'nın kiralık katili zaman... Uçtu, gitti"... Bundan sonra astronot olamam, ne kadar optimist de olsam geleceÇime çocukken olduÇu gibi binlerce hayalle bakamam. Filmler başlarken görüp de gerçek sandıÇım kanatlı, boynuzlu atın, Pamuk Prenses ile 7 cücenin, beyaz atlı prensin gerçek olmadıÇını biliyorum artık… Vücudumun sınırları, insanların önyargıları olduÇunu, zamanın hızla geçtiÇini, paranın bittiÇini çoktan öÇrendim. Maalesef… * * * Annem küçük kızının hiç büyümeyeceÇini düşündü de mi yeterince fotoÇraflarını çekmedi kardeşimin… O hayhuyda fark etmedi ki zaman hızla geçiyor, her şey olduÇu gibi çocukları da gelişip büyüyor geriye sadece fotoÇraf kareleri kalıyor… İnsan zamanın içinde bir noktayken olan biteni anlamıyor… * * * Pink Floyd'un söylediÇi gibi… "Sıradan bir günü oluşturan anları sayarak zamanı parçalamamalı, kolayca harcamamalı... Hele de doÇduÇun topraklarda bir parça topraÇın üstünde dolanarak, sana yol gösterecek birini, bir şeyi bekleyerek…"Yazacaklarım burada bitmedi ama "zaman" ve "yer" bitti! "Zaman öldürenler" ise öbür dünyaya daha hızlı gitti. Kediler gibiyiz yumakların peşinden koşan, onları yakalayınca da düÇümlü yerleri bulana, ucunu getirene kadar çekiştirip duran... Normalde söylediÇimiz "Cem Yılmaz ne komik, ne zeki, ne yaratıcı" fasıllarını bir çırpıda geçip asıl söze geleyim: "Cem Yılmazlı Türk Telekom reklamları kötü; ailesinin rol aldıkları ise çekilmez!"Ekranlarda önce pek de komik olmayan (Hele de Doritos, Opet reklamları düşünülürse) Türk Telekom reklamları yayımlandı. Cem Yılmaz arkadaşlarıyla izlese "Bu da espri mi?" diyeceÇi şeyleri "el çabukluÇu" ve de gülme efektleriyle bize sunuyor gibiydi. Bizler onun "Evde ev, işte iş telefonu, sokakta da ankesörlü telefon kullanın" temalı Levent Kırca tarzı "aşırı mesaj kaygılı" esprileri karşısında bakakalırken reklam karşılıÇında 2.5 milyon dolar aldıÇı yazılan Yılmaz gazetelere yaptıÇı açıklamalarda reklamı beÇendiÇimiz konusunda bizleri ikna turuna çıkmış gibiydi.Bu çok da hoş deÇilken, herhalde "Kolay iş yahu, reklamda babam bile oynar" demiş olacak ki devreye Yılmaz'ın babası, abisi, dayısı giriverdi. Komik desen komik deÇil, mesaj mı veriyor desen, e yeter artık! Zaten alanında tekel olan Türk Telekom benim gibi ADSL'e ilk abone olan insanların iliÇini kemiÇini kuruttu. Ben her ay 29-30 YTL öder, aldıÇım modemlerin arızalarıyla uÇraşırken Türk Telekom "yeni" müşterileri için ücreti 14 YTL'ye indirdiÇi gibi üstüne üstlük bir de modem hediye etti, delirtti. Bence Yılmaz kendisini "cepten" arayan ailesini kovalayıp reklama geri dönsün, bir güzel ortalıÇın tozunu attırsın yoksa sabit telefona kaş göz çizip ona gülecegiz! Bu da Yılmaz'ın ya da bizim hayatımızı deÇiştirir mi? Hayır. Maksat efsane geri dönsün! Cem Yılmaz 'komiklik' genini anneden almış meÇer Herkes birilerine imrenebilir ama ben en ilgincine Fransa'daki Pére-Lachaise mezarlıÇında rastladım. NTV'de yayımlanan Daima (Forever) adlı belgeselde konuşuyordu adını bilmediÇim Fransız. Ressam Modigliani'nin mezarı başında... Adam, ressamın eserlerinin ihtişamına hiç de uygun olmayan sıradan mezarı başında düşünceli dururken mesleÇinin ölüleri mumyalayıp son hallerine getirmek olduÇunu öÇreniyoruz. "Ölenlerin aileleri o tabutun içinde her zaman kendi akıllarındaki insanı görmek istiyor. Sen ne yaparsan yap mutlu olmuyorlar" diyor. Modigliani'nin mezarı başında durma nedenini ise şöyle açıklıyor: "O her zaman kadınları kendi istediÇi, gördüÇü gibi yansıttı". Birinin mezarına gitmek için iyi bir neden deÇil mi? Ölü birine özenmek için iyi bir neden!