Cadde TEK BAŞIMIZA KALDIK

TEK BAŞIMIZA KALDIK

19.03.2012 - 21:30 | Son Güncellenme:

Her şeye ulaşabilir olmak, insanı yalnızlığa itiyor. Özellikle gelişen ülkerlerde kendini daha çok belli eden yalnızlık hissinde, genetik ve çevresel faktörler önemli rol oynuyor

TEK BAŞIMIZA KALDIK


Batı toplumları endüstrileşmeyle birlikte ‘narsist çağı’nı yaşıyor. Aynı zamanda bu dönem, yalnızlığın neredeyse salgın olarak yayıldığı ‘yalnızlık çağı’ olarak da adlandırılıyor. Maddi olarak zenginleşen, kaynakları gün geçtikçe artan ülkelerde insanların giderek yalnızlaştığı ve izole olduğu dikkat çekiyor.
Amerikan Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Doç. Dr. Sibel Mercan, yalnızlığın bireysel ve toplumsal boyutları hakkında bilgi verdi: “Yalnızlığın yaşı yok. Hepimiz yaşamımızın belli dönemlerinde kendimizi yalnız hissederiz. Gerçekte yalnız olmakla yalnızlık hissetmeyi birbirinden ayırmak gerekiyor. Bazen kalabalıklar içinde de yalnız ve izole hissedebiliyoruz. Yalnızlık duygusuna genelde diğer insanlardan kopma, mutsuzluk ve çaresizlik hissi de eşlik ediyor.

Haberin Devamı

Yalnızlık öznel bir deneyimHer birey yalnızlığını kendine göre yaşıyor. Bu bağlamda yalnızlığın tanımı da kişiden kişiye değişiyor. Yalnızlık terimini ilk kullanan Freud, 1939 yılında yazdığı makalesinde kişinin yalnızlık deneyimi yaşamasının içsel psişik yapısını tamamıyla değiştirebileceğini vurguluyor. Carl Gustav Jung’a göre yalnızlık, çevrede insan olmaması değil, kişinin önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramaması ya da başkalarının olanaksız bulduğu bazı görüşlere sahip olduğunda hissedilen duygu.

Pek çok tanımı varDiğer tanımlarıysa şöyle; kişinin var olan ilişkileri ve olmasını istediği ilişkiler arasındaki uyumsuzluk, buna bağlı hoşnutsuzluk. Kişide ait olamama duygusu ve azalmış sosyal destek. Paylaşımın olamaması, yaşanan deneyimden farklı bir deneyime özlem; diğerlerine ihtiyaç duymaya rağmen yalnız olma, boşluk ya da için boş olması hissi.
Tek yumurta ikizlerinde bu benzerliğin çok belirgin olması, genetik yatkınlığı akla getiriyor. Genetik olarak içe dönük ve yalnızlık hissini yoğun yaşayan kişilerde belki bunun bir hastalık olarak ele alınması ve tıbbi destek verilmesi gerekiyor.
Kişinin psikolojik durumunda çevresel etkenler de rol oynuyor. Erken çocukluk döneminde ev ya da okul değiştirme, arkadaş kaybı, ebeveynlerin ayrılması veya ölmesi, okulda arkadaş edinememe, sosyal becerileri geliştirememe yaşamın ileri dönemlerinde yalnızlık duygusunun hissedilmesine zemin hazırlıyor.

Haberin Devamı

Ergenleri daha çok etkiliyor
12-18 yaş arası ergenlerde akranları tarafından dışlanan ve şiddete maruz kalanların yalnızlık hissinde artma, madde kullanımına yönelme, intihar eğiliminin 23 kat yükseldiği görülüyor. Yetişkinlerdeyse taşınma, göç, iş değiştirme, cinsiyet, ırk, dini inançlar nedeniyle ayrımcılığa uğrama, dil bilmeme, hastalık nedeniyle izole olmak yalnızlık duygusunu besliyor. Bazen sorunlu insanlarla bir arada yaşamak da diğer insanlardan uzaklaşmaya yol açıyor. Amerika da yaşlılarda yalnızlık oranının yaklaşık yüzde 17 olduğu, evlenmemiş, sağlık sorunları olan, eğitimsiz, işlevsel bozukluğa sahip ve ekonomik sorunlar yasayan yaşlılarda bu hissin daha yoğun olduğu biliniyor.”

Haberin Devamı

YARIN: BEDENi VE RUHU NASIL ETKiLiYOR?