Prof. Dr. Emar Vogelaar, geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’da gerçekleşen Uluslararası İmmunoloji-Otizm-Kanser Konferansı’na katıldı. Dünyada her geçen yıl artan kanser ve otizm vakalarına dikkat çekmek, bu konuda kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla, Synevo Laboratuvarları’nın katkılarıyla düzenlenen etkinliğin geliri, Otizm Dernekleri Federasyonu’na bağışlandı. Vogelaar ile gelecekte bizi bekleyen hastalıklar, beslenme ve sağlık arasında ilişkiyle ilgili özel bir söyleşi yaptık.

Dünya Sağlık Vakfı Başkanı olarak, önümüzdeki yıllarda insanoğlunun hayatını tehdit edecek hangi sağlık sorunlarıyla karşılaşacağımız hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Haberin Devamı

Daha fazla enfeksiyon, kanser, demans ve otizm vakaları bizleri bekliyor. Sağlık kötüleştikçe, günlük hayatla ilgili aktiviteleri gerçekleştirme kapasitemiz de azalacak. Yaşam süresi de uzadığı için ömrümüz kronik hastalıklarla mücadeleyle geçecek.

Kanser ve obezite vakaları yükselişte. Dünya geneline baktığınızda, bu hastalıkların belli bir bölgeyi etkilediğini söylemek mümkün mü?

Bu hastalıklar, birçok bölgeyi etkiliyor ancak kanser türleri farklılaşıyor. En uzun yaşam süresinin olduğu Japonya’da kanser oranı çok daha düşük. ABD’nin Teksas eyaletinde ve bazı Arap ülkelerinde obezite oranı çok yüksek. Finlandiya’da kardiyovasküler hastalıkların oranı çok yüksekti ancak vatandaşların, yerel idarelerin, gıda firmalarının ve eğitimin desteğiyle, bu oran diğer ülkelere göre çok azaldı.

Son yıllarda geçmişte kaldığını zannettiğimiz bazı hastalıklar (veba gibi) tekrar gün yüzüne çıktı. Bu durumu nasıl açıklarsınız?

Besleyici değeri düşük olan, işlenmiş ürünlerin sayısı artıyor. Bunlar, enfeksiyona karşı daha az koruma sağlıyor çünkü temel besin maddelerinin hepsi ya da en azından çoğu, mevcut beslenme düzeninde düşük oranda bulunuyor. Böylece bağışıklık sistemi zayıflıyor, bulaşıcı hastalıklar daha yaygın görülüyor.

İnsanlar kansere çare bulunduktan sonra, en az onun kadar tehlikeli başka hastalıklarla boğuşacağımıza inanıyor. Sizce bu doğru mu?

Haberin Devamı

Bu düşünce, demans ve Alzheimer gibi hastalıklar açısından doğru. Ayrıca körlük riski de tırmanışta.

Beslenme ve hastalıklar arasındaki ilişki hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

Besinlerin hastalıklar üzerindeki etkisi çok fazla. Mesela kardiyovasküler rahatsızlıklar, felç, diyabet, artrit, demans, depresyon, kronik yorgunluk ve daha birçoğu olmak üzere 100’den fazla sorunun beslenmeyle ilişkisi var.

Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve immünoterapi gibi yöntemler öne çıkıyor. Geleceğimize yatırım yapmak adına, bu konulara daha fazla mı önem vermeliyiz?

Evet, insan hayatının kalitesini artırmak için, özellikle bağışıklık sistemini güçlendiren beslenme tarzlarına yönelmeliyiz. Tabii bu, doğal gıdalarla yapılmalı. İmmünoterapi, vücut için en iyi yatırımlardan biri.

Son araştırmalarda, otizm ve kanser arasında da bir ilişki bulundu...

Otizm ve kanser vakaları, dünya genelinde çok büyük bir hızla yayılıyor ve toplum sağlığını tehdit ediyor. Otizm, bağışıklık sistemini bozuyor. Bunun bir nedeni de enflamasyon. İyi beslenme, otizm belirtilerini ancak bir noktaya kadar azaltabilir. Bilinen en iyi yaklaşım, bağışıklık sisteminiz zayıf olduğunda, kanserin daha kolay gelişebileceğidir. Beslenmeyi iyileştirerek, bağışıklık sisteminizi iyileştirmek kanser oluşmasını önleyebilir.

Haberin Devamı

Sağlıkta eğitim şart!

Vakıf olarak hangi çalışmaları yürütüyorsunuz?

Dünya Sağlık Vakfı (WHF), 1989’da kuruldu. Ancak sınırlı maddi kaynaklar nedeniyle gerekli iyileştirmeleri henüz gerçekleştiremedik. 1976 yılında birçok ülkenin kabul ettiği ve DSÖ tarafından yayımlanan iyi sağlığa sahip olmakla ilgili insan hakları bildirgesini destekliyoruz. İnternet sitemiz www.worldhealthfoundation.info adresinde, herkesin beslenme düzenini iyileştirmesine yardımcı olacak bir besin göstergesi var.

Genel olarak baktığımızda, dünyayı sağlıklı tutmak adına, en çok hangi konularda desteğe ihtiyaç duyuyorsunuz?

Küçük yaşta okulda sağlık eğitimi verilmesi gerekiyor. Tabii yetişkinler için de ek eğitimler. Tıp öğrencilerine, üniversitede beslenmeyle ilgili daha fazla bilgi aktarılmalı. Örneğin Hollanda’da altı senelik tıp fakültesinde beslenme eğitimi, yalnızca altı saat civarında. Hastalıkların birçoğunun nedeni, beslenme. Eğer beslenme konusunda dikkatli olursak, ilaçlara gerek kalmayabilir.