'Tümay'la özgüvenim yükseldi'

- İzmir’den İstanbul’a gelip, başrole uzanan hikayeniz nasıl başladı?

İstanbul’a yerleşmek gibi bir hayalim yoktu. Tiyatro hocam, beni ajansa yazdırdı. İlk projem, Bergüzar Korel’in rol aldığı ‘Bitmeyen Şarkı’ dizisiydi. Tek yardımcı oyuncu olduğum iş o. Bergüzar Korel’i o kadar sevdim, o kadar cana yakın buldum ki, sanırım oyunculuk konusunda beni biraz o şevklendirdi, rol model oldu.

Sonra İzmir’de başlayan ‘Derin Sular’a başrol olarak girdim. 116 bölüm çektik, benim için okul gibiydi. İstanbul’a geldiğimde de her şey yolunda gitti. ‘Aşk Ekmek Hayaller’, ‘Kaçak Gelinler’ ve ‘Beyaz Yalan’... En çok istediğim şey, dönem dizisinde oynamaktı.Onu da yaptım.

- Dönem dizisinde oynamak neler kattı?

Özellikle karakter çok şey kattı, özgüvenimi yükseltti. Tümay’ın atılganlığı, içimdeki enerjiyi görmemi sağladı. Bir yandan da “Keşke o dönemde yaşasaydım” dedim. ‘Sevda Kuşun Kanadında’ sayesinde o dönemin güzelliğini gördüm. O yıllar daha farklı, daha insancıl.

Git gide enerjimin yükseldiğini, bu işe bağlandığımı hissediyorum. Mottom, yüksek enerji. Enerjimi hep yukarıda tutmaya çalışıyorum. 120 - 130 dakika iş çekiyoruz, başka türlü çıkaramayız zaten.

- Tümay canlandırdığınız diğer karakterlerden çok farklı...

Evet, bu bambaşka oldu. Tümay’la içimden bir canavar çıktı diyebilirim. Normalde naif bir insanımdır, “Bu kadar sert bir karakteri nasıl oynayacağım?” diye çok düşündüm ama o kadar güzel yazılmıştı ki, altını doldurduktan sonra bir şekilde çıkarıyorsunuz.

- Kendinize yakın bulduğunuz yanları var mı?

Tek taraflı bakmıyor. Ne kadar hikayenin sol tarafında olsa da, kim haklıysa onun yanında duruyor. Ben de öyleyimdir, siyahsa siyah değildir, içinde grisi de, beyazı da vardır.

- Projeleri seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?

Beni zorlayacak işleri tercih ediyorum. ‘Beyaz Yalan’ da öyleydi. İki karakteri canlandırdım. Uzun ömürlü olmadı ama o iş de çok şey kattı. Bir ara kopmuştum, ya Melek ya da Alara’ydım. Deniz olmaya vaktim olmuyordu.

- Bu yaz neler yapmayı planlıyorsunuz?

Yeni bir filme başlayacağım. Zaten çok yorulup “Tatil” derim ama bir hafta tatil yapıp, sonra çalışmak isterim. Bu yaz da boş durmayacağım. Farklı bir rol oynayacağım, zaten bugüne kadar oynadıklarımın hiçbirine benzemiyor. Yeni işte de, çalışacağım insanlar ve projenin kaliteli olması benim için çok önemli.

‘Neyin egosuna gireyim ki?’

- Tanınır olmak hayatınızda neleri değiştirdi?

Metroya da, vapura da biniyorum. ‘Fotoğraf çektirmek istiyorlar’ gibi şikayetlerim de yok. Aksine çok mutlu oluyorum. Neyin egosuna gireyim ki? Zaten onlara iş yapıyorum. Fanlarım sete ziyarete geliyor. Onları uzak tutmamaya çalışıyorum, böylece kendimi de unutmamış oluyorum.

- İstanbul’da tek başına ayakta durmak sizi zorladı mı?

Ne başıma kötü bir şey geldi, ne kötü bir teklifte bulundular. Çok şükür zor durumda kalmadım, zor zaman geçirmedim. Ev arkadaşım Gözde ile yaşıyoruz. O da beni çok motive ediyor.

‘Ticaretten çok anlamıyorum’

- Bir yandan da ticarete atılıp, Boğaziçi Üniversitesi kampüsünde kafe açtınız. O nasıl gelişti?

Eniştemin böyle bir fikri vardı, bana da teklif etti. Birikimim vardı ama açıkçası ticaretten çok anlamıyordum. Tek başıma yapabileceğim bir şey değil. “Ortak olur musun?” dedi, kabul ettim. Çok güzel bir yer oldu, daha da iyi olacak. İnsanlar çok sevdi. Şimdi bir yer daha açmayı düşünüyoruz.

‘Anne olmak istiyorum’

- Hedefleriniz arasında başka neler var?

Hiçbir zaman “10 yıl sonra şurada olacağım” gibi hedefler koymadım. Sadece oyunculuğumu hep daha ileriye götürmek isterim. Oyunculuğun verdiği tanınma sayesinde çok güzel yardımlar yaparım belki. İnsanlık adına doyuma ulaşayım, zaten bir şekilde para kazanılır.

- Uzun süredir tiyatro sahnelerinden de uzaksınız.

Çok istiyorum. Tiyatro yapmak, insanları buna teşvik etmek çok önemli. Oyunları, dizilerden izlediği kişileri görmek için gelen insanlar var ve bence bunun kullanılması gerekiyor.

- Anne olmak hayallerinizi süslüyor mu?

Bir ara hiç yoktu öyle bir düşüncem ama teyze olduktan sonra fikrim değişti. Ne zamanki Dora, Pera ve Çınar’ı kucağıma verdiler, anne olmayı istemeye başladım. Teyzelik bu kadar güzelse, annelik kim bilir nasıldır... Tabii daha erken ama istiyorum.