Vedat Milor

Vedat Milor

Tüm Yazıları

Tehlikeli bir iş lokanta tavsiyesi. Bir lokantayı methediyorsun, dostlarına ve okuyucularına tavsiye ediyorsun. Sonra bir bakıyorsun her şey değişmiş. Neyse ki, Abdülkadir’de bu olmamış

Kalite, güneye doğru inişe geçmiş, fiyatlar kuzeye tırmanmış. Bunun nedenleri çok tabii; şımarıklık, açgözlülük, bazen de kaliteli personel ve aşçıların ayrılıp gitmesi. Ben de daha önce sevip beğendiğim yerleri tekrar ziyaret ederken hep korkarak gidiyorum. “Acaba bir değişiklik var mı?” diye.
Bakırköy’deki Abdülkadir’e daha önce çekim için gittim. Kastamonu’yu ve lezzetlerini özlemiştim. Mekan, özlemimi giderdi. Ama çekim, gerçek lokanta ziyaretinden farklı tabii. Doya doya üç saat boyunca arkadaşlarla sohbet ederek yemek yemenin keyfi başka...
Abdülkadir çekiminden sonra okuyuculardan birçok mesaj aldım. 10’da 9’u çok olumluydu. Değerli Uğur Dündar Bey de burayı ziyaret etti ve bana bir teşekkür mesajı yollamak inceliğini gösterdi. Durum böyle olunca ben de yakın arkadaşlarımla güzel bir yaz sonu gecesini Abdülkadir’de geçirmek istedim. İyi de etmişim. Yemeğin sonunda 12 kişilik grubumuzda mest olmayan kimse yoktu.

Neler mi denedik?
Önce zeytinyağlılar; yeşil fasulye, enginar, domates ve biber kızartması. Zeytinyağlılar için söylenecek fazla bir şey yok. Ortalama bir İstanbul evinin kalitesini tutturuyor. Ama asıl ziyafet bundan sonra başlıyor. Et ve hamur işi sevenleri güzel sürprizler bekliyor burada. Kastamonu tiridi gerçekten çok lezzetli. Kastamonu’da çarşıda salaş bir dükkanda inanılmaz tirit yapan yaşlı bir bey var. Onda tattığım tiridi unutamıyorum. Abdülkadir, aynı lezzette desem yalan olur. Ama Moda’dan Bakırköy’e gitmek Kastamonu’ya gitmekten kolay...
Döneri maalesef odun kömüründe yapmıyorlar ama gerçekten Kastamonu’yu aratmayan döner hazırlıyorlar. Yaprak döner. Yanında kıyılmış beyaz soğanla yemek gerekiyor. Döner, kuzu döner, tam yağlı, iyi terbiye edilmiş. O kösele gibi dana dönerlerine alışık damakların bu döneri beğeneceğini sanmam ama gerçek et lezzeti arayanlara tavsiye ederim.

Gerçek kuzu burada
Döner kadar lezzetli olan, fırında pişen kuzu kaburga var. İstanbul’da birçok pahalı lokantada kuzu kaburga buluyorsunuz. Hepsi ağır ağır pişirdiklerini ve kıvırcık kuzu kullandıklarını söylüyor. Ama lezzet hak getire... Porsiyonu 50 TL veya üzerine kurumuş, hiç lezzeti olmayan besi kuzusunu getirip önünüze koyuyorlar. Bence bu lokanta sahiplerinin Abdülkadir, Konyalılar Etli Ekmek ve Beyti’de kuzu ısmarlayıp kendi lokantalarıylaa kıyaslama yapmaları lazım. İstanbul’da başka hiçbir yerde bulamayacağınız öğünse Kastamonu’nun ünlü etli ekmeği.

Konya etli ekmeğinden farklı
Tadı, iyi veya kötü değil, farklı. Saçta ve tam yağlı süt kuzusundan hazırlanan etli ekmek gerçekten harika Abdülkadir’de.
Sırf bunun için iki saat yol katetmeye değer. Böyle güzel bir yemeği geleneksel bir tatlıyla bitirmek lazım. Pek az lokantanın doğru dürüst yaptığı güllaç, burada hakkını vererek hazırlanıyor.
Benim için gerçekten Abdülkadir’in başarısı önemli. Önemli çünkü İstanbul’da giderek herkes aynı şeyleri yemeğe başladı. Yöresel yemek yapan mutfaklar ya yok ya da fabrikasyon malzemelerle özensiz pişirilmiş yemekleri size yöresel diye yutturmaya çalışıyorlar. Doğruyu söylemek gerekirse bu aşçıların o yemeklerin aslını bildiğini bile sanmıyorum. O zaman belki ‘yutturmak’ yerine “Bilmedikleri işe soyunuyorlar” demek daha doğru.

Pastırmaya dikkat
Abdülkadir, bildiği yemekleri hazırlıyor ve hem bilerek, hem severek yapıyor. Şimdi artık pastırma zamanı da başlamak üzere Kastamonu’da. Kayseri’de zanaatkâr pastırmacı pek kalmadı. Pastırmalar, endüstriyel fırınlarda kurutuluyor ve toz sarımsak kullanılıyor. Öyle rengini kıpkırmızı görünce aldanmayın. Hormonlu etler bu rengi veriyor. Kastamonu’da hâlâ gerçek pastırma var. Böyle bir pastırmadan yapılmış Kastamonu ekmeğini düşünüyorum. Ben düşünüyorum ama İtalya’dan kilo alıp döndüğüm için perhizdeyim. İnşallah benden önce Abdülkadir’de pastırmalı ekmek yemek size kısmet olur.