Vedat Milor

Vedat Milor

Tüm Yazıları

Az ama öz seçenek sunmak yerine çok sayıda seçenek sunmaya çalışılınca mezeler çok miktarda ve gerekli özen gösterilmeden hazırlanıyor. Yeni adresi Kalamış olan Cundalı Ayvalık Balıkçısı’nın kalitesini, Bostancı’ya göre bir gömlek aşağıda buldum

BELKİ DE ŞANSSIZ BİR GÜNDÜ

Eskiden Bostancı’da olan bu lokanta şimdi Kalamış’ta.
Değişmeyen bir şey buranın sahibi Hüseyin Bey’in efendiliği. Lokanta sahibi beyefendi olunca lokanta ortamı da nezih oluyor.
Hüseyin Bey, yavaş yavaş lokantanın sorumluluğunu oğluna devrediyor.
Bu geçiş döneminde ben kaliteyi Bostancı’ya göre bir gömlek aşağıda buldum.
Belki bu durumda az ama öz seçenek sunmak yerine çok sayıda seçenek sunmaya çalışmanın rolü var.
Böyle olunca mezeler çok miktarda ve gerekli özen gösterilmeden hazırlanıyor.
Akşam yemeğimize ot kavurmayla başladık. Rezene, arapsaçı ve radika. Üzerlerine sarımsaklı yoğurt. Hepsi fazla pişmiş olduğundan ben aralarındaki lezzet ve doku farkını ayırt edemedim.
Üzerine soğan eklettiğim fava nedense lezzetsizdi.
Sazan balığından taramada da balık yumurtası lezzeti almadım ya da alamadım.
Susam ve soya sosuyla uskumru mezesi hazırlamışlar. Dondurulmuş ithal uskumru da bizim artık pek bulunmayan yerli uskumruları aratıyor.
Cibez ve füme uskumru da bir iz bırakmadı.
Lakerda biraz fazla gevşekti ama en azından torik lakerda olduğu için keyif verdi.
İki mezeyi sevdim.
Bir tanesi akya balığından lakerda. Tam rakılık.
İkincisiyse deniz kestanesi. Ayvalık’tan geliyor.

Haberin Devamı

Aynı lezzeti vermedi
Deniz kestanesini aslında kabuğu içinde ve üzerine belki az limon sıkarak yemek lazım. Öte yandan ülkemizde pek kabuklu deniz ürünü kültürü olmadığı için balıkçılar kestaneyi kabuğundan çıkarıp içini yolluyorlarmış. Kabuğundan çıkınca deniz kestanesi birazcık acılaşıyor. Hüseyin Bey, kestaneyi üzerine limon ve zeytinyağlı bir sos dökerek tabak içinde sunuyor.
Olması gereken gibi yemek mümkün olmadığı için buna da şükür. Bizim 4 kişilik grup bir tabağı temizleyip ikinciyi istedik.
Ara sıcak olarak küçük karidesli şevket-i-bostan denedik. Kök sebzeyle deniz ürünü bileşimine diyeceğim yok. Ancak mutfaktaki usta, karidesi kebap gibi pişirip iyice kurutmuştu.
Izgara barbunu yiyemedik. Nedense kötü bir koku vardı. Mangaldan mı, yoksa balıktan mı geliyordu, pek anlayamadık.
Son olarak da dülger monyer istedik. Birkaç sene önce Bostancı’da çok lezzetli bir dülger yediğimi hatırlıyorum. Bu sefer balık biraz kuruydu ve aynı lezzeti vermedi.
Belki şanssız bir günde lokantaya uğradık. Maalesef balık lokantalarının çoğu aynı dertten muzdarip. Bir günü diğerlerini tutmayabiliyor.
Öte yandan Hüseyin Bey, fiyat politikasında istikrarlı. Bizim yediklerimizi Boğaz’da yeseniz adam başı 150 TL falan ödersiniz en azından.
Buradaysa mezesi, balığı ve bir duble rakısıyla adam başı 75 TL civarı.