Vedat Milor

Vedat Milor

Tüm Yazıları

Bu yaz soframı İtalya’dan getirdiğim iki güzel peynir taçlandırıyor. Yüksek bir yaylada otlamış kırmızı tür ineklerin sütünden harika bir parmigiano reggiano ve koyun sütünden taze bir pecorino

İtalya’da olsam bunların üzerine azıcık 25 yıllık balsamik sirkesi gezdiririm. Nar ekşisi denedim ama piyasada bulduklarım hoşuma gitmedi. Koç Üniversitesinden bir öğrencim, Verda Mursaloglu Çağlar, bana ailesinin ürettigi nar ekşisini göndermiş. Denedim ve tek kelimeyle harika buldum. Bununla kıyaslayınca pazardan aldığım nar ekşilerinin gerçek olmadığı kanaatine vardım.
Kendisinden bu nar ekşisinin hikayesini anlatmasını rica ettim. Bakın neler anlattı: “Ailem, Hatay’da uzun senelerdir ikamet ediyor. Tarihte İsviçreli gezgin Johann. L. Burckhardt’ın yazmış olduğu ‘Travels in Syria and the Holy Land’ kitabının bir bölümünde ailemin Hatay’daki yaşantısını anlatıyor. Bölümün adı, ‘Reyhanlı Turkmens’.
1812’in Şubat ayında Burckhardt, Kudüs’e giderken 15 gün Hatay’da kalıp Türkmenlerin yaşantışını gözlemlemiş. Türkmenlerin çoğunlukla göçebe olup çiftçiliğe yeni başladıklarını buğday, mısır ve pamuk ektiklerinden ayrıca o tarihlerde dahi üzüm, incir ve nar yetiştirildiğinden de bahsediliyor.
Bu tarihlerden itibaren çiftçilikle uğraşan ailemiz, tarla tarımı mahsüllerinin yanı sıra 2005 yılında bahçe tarımına da yönelip bu yönde ağırlıklı olarak nar olmak üzere badem, nektarin, kayısı, erik ağacı dikimi gerçekleştirdi. Her sene nar mahsulü toplandıktan sonra Hatay’ın yerel ürünü olan nar ekşisinin geleneksel tadını devam ettirmek için biz de Mursaloğlu Tarım olarak nar ekşisi üretimi yapıyoruz.
Hicaz ve Caner narlarımızı, ekim sonunda hortum yaylamıza göndererek, yaylada köylülerle tamamen doğal yollarla üretimini sağlıyoruz. Narlar, tek tek elle tanelendikten sonra ezilip süzgeçte suyu çıkarılıyor. Çıkan su, tülbent beziyle tekrar süzülüp bakır kazanlara konuyor, odun ateşinde uzun saatler kaynatılıp Hatay nar ekşisinin meşhur yoğun kıvamına getiriliyor. Sonrasında şişeleme işlemiyle tüketime hazır hale geliyor. Hatay’ın nar ekşisi, yoğun kıvamda olup içinde hiçbir katkı maddesi bulunmaz. Bu sebeple uzun seneler bozulmadan da muhafaza edilebilir. Piyasada bulunan bazı nar sosları ve ekşileri daha sıvı kıvamdadır. O kıvamda kullanmayı sevenler, bizim nar ekşisini de incelterek rahatlıkla kullanabilir.
İstanbul’da birçok ünlü restoranda kullanılan ürünümüzü Nişantaşı’ndaki Kantin Lokanta’sından temin edebilir veya bizimle iletişime geçebilirsiniz: info@mursaloglutarim.com.

Haberin Devamı

ÇiN ÇiN LOKANTASI’NDA DAYANIŞMA KONSERi

Haberin Devamı

Özen Kulaçoğlu, takdir ettiğim bir işletmeci. Beyoğlu’nda, Fransız Konsolosluğu’nu geçtikten sonra sağdaki ilk sokak olan Zambak’ta Çin Çin adlı sevimli bir lokantası var. Ben, ‘Tadı Damağımda’ programım için mekâna çekime gittim ve özellikle Çin Mantısı’nı beğendim. Kendisinin de çabalarını ve kişiliğini takdir ettim. Hafta başında bana özel bir mesaj yolladı. Onun izniyle yayınlıyorum: “Selam Vedat Bey; umarım çok iyisinizdir... Bizde malumunuz iki aydır iş yok ve zarar büyük. 13 Temmuz’da en son yaşadığımız olayımızı anlatayım.
21.30 civarı sokakta demokratik yürüme hakkını kullanan, birçok kesimden ve çoğu kendi müşterimiz olan insanlar, sokağımızda çift taraflı sıkıştırıldı. Açık kepenkli işletmelerden biri olduğumuzdan kapasitemizin üzeri sayısında tırnak içinde ‘eylemci’ can havliyle içeri daldı. Onlar içeride hem gazdan hem ecelden kaçmak için kendilerini yere atarken, polis dükkanımızdan içeri ateş açtı. Paket servisi yapan kuryem, kolundan vuruldu plastik mermiyle. Geriye kırık masalar ve korku dolu çekik gözlüler (lokantada Uzakdoğulular çalışıyor) ve “Bunu bana nasıl yaparlar?” diyen bir kadın işletmeci kaldı.
Dünya güzeli insanlardan oluşan YOLDA grubu, bu akşam bir dayanışma konseri düzenleyecekler Çin Çin’de... Siz de gelirseniz çok çok mutlu olacağız.”
Çok üzüldüm okuduklarıma. Karşılıklı kutuplaşma ve hoşgörü eksikliği, hepimizi felakete sürükler. Öte yandan ABD’deki öğrencilik yıllarımda biz Türklere hiç de sempati duymayan bazı öğrenci derneklerinin bizle aynı sofrayı paylaşıp, aynı ezgileri dinleyince empati kurduklarını gördüm. Ne dersiniz böyle bir mucize gercekleşir mi ülkemizde?