Vedat Milor

Vedat Milor

Tüm Yazıları

RAKI SERViSi:  BiR DOSTTAN UYARILAR



Gariban bir kebapçıya rakı servisi mükemmel değil diye çok kızamazsınız ama adam başı 200 TL verdiğiniz lokantanın hata yapmasının bahanesi olamaz


Reha Tanor, sermaye piyasası kuralları ve düzenlemeleri konusunda ülkemizin önde gelen otoritelerinden biri. Başarılı bir işadamı olmanın ötesinde yeme-içme konusunda mükemmeli arayan biridir.
Kin tutmaz. Eleştirileri yapıcıdır. Tavırları babacandır. Gençleri sever. Kabiliyetli gördüğü gençlere can-ı gönülden müşavirlik yapar.
Bizim gibi bayağılığın ve yüzeyselliğin geçerli olduğu bir toplumda mükemmelliyetçi ve titiz kimseler garip karşılanır çünkü fincancı katırlarını ürkütürler. Ama Reha Abi bu duruma aldırmaz. Onun amacı kendisini sevdirmek değil, çıtayı yükseltmeye çalışanlara yardımcı olmak. Ülkesini sever. İlerisi için iyimserdir.
Bir de rakıyı sever. Rakı adabıyla içildiği zaman beyefendi içkisidir. Eski meyhanelerin dili olsa ve muhabbetler kayda geçse, ortaya toplumsal gözlem ve hiciv açısından eşi bulunmayan eserler çıkar.

Haberin Devamı

Rakıya saygı göstermek gerek
Reha Abi, kendisine özgü enfes üslubuyla yakın arkadaş grubuna bir mesaj yollamış. Bendenizi de bu konuda bir şeyler yazıp lokantaları ‘işlerini doğru yapmaları’ konusunda uyarmaya çağırmış.
Bahsettiği lokantalar ülkemizin önde gelen, pahalı ve benim de yemeklerini bu sütunlarda övgüyle anlattığım yerler: Gaja (Swiss Otel), Lacivert, Mikla, Aqua(Four Seasons Otel).
Hani gariban bir kebapçıya rakı servisi mükemmel değil diye çok kızamazsınız ama adam başı 200 TL ödenen sosyetik lokantalarda rakı servisini mükemmel yapmamanın bahanesi olamaz.

Dost acı söyler
Reha Tanor’un akıcı üslubunu bölmeden, verdiği örneklerden 1-2’sini bu sütunlara taşımak istiyorum:
“15 seneden beri avazım çıktığı kadar bağırıyorum ‘Turizm gelirleri Antalya’dan falan değil, İstanbul’dan patlayacak diye. Gazetelerde okuduğum bir havadise göre bu yılın ilk sekiz ayında İstanbul, Paris ve Londra’dan sonra Avrupa’da en fazla gidilen üçüncü kent olmuş! Ancak işin esas kısmı bundan sonra başlıyor. Bu turistlerden daha fazla para elde etmemiz, bunun için de işin icaplarını yerine getirmemiz gerekiyor. İyi restorasyon, başarılı lokantacılık, turizm gelirlerinin artırılmasında en önemli kozlardan biri. Biz, maalesef olması gereken seviyenin hayli uzağındayız.
Rakı milli içkimiz. Çay-kaşar-simit gibi öne çıkardığımız takdirde farklılık yaratabilecek, bize özgü bir avantaj. Yunanistan’a gidenler nasıl meraktan Uzo içiyorsa bize gelenlere de rakıyı iyi tanıtırsak mesafe alırız. Ne yazık ki lokantacılıkta ve turizmde iddialı mekanlarımız bu konuya gereken hassasiyeti göstermiyor.

Haberin Devamı

İşte bir örnek
Gittiğim bir lokantada rakı istedim, buzla sulandırılmış bir 'tek' getirdiler. ‘Bu ne marka?’ diye sordum. Garson yanıtladı. 'Evladım, ben senden bu rakıyı mı istedim, hangisini istediğimi neden sormadan bunu getirip önüme koydun, şarap ya da viski istediğim zaman böyle mi yapıyorsun?' dedikten sonra işin daha trajikomik faslı başladı. 'Yeni Rakı Yeni Seri' ısmarladım, garson Yeni Rakı getirdi. 'Evladım bu Yeni Rakı ama Yeni Seri değil ki, Kavaklıdere’nin bir tek şarabı mı var?' Bunun üzerine hiç eğitilmemiş garson şişenin üzerin- deki seri numarasını göstererek ‘Efendim bu yeni imalat’ demesin mi? Hem markanın varlığından haberi yok hem de yeni olduğunu uydurarak bana yutturmaya çalışıyor. Şefi çağırarak durumu anlattım, onun yanıtı da içler acısıydı: ‘Efendim konseptimiz rakıya uygun değil de ondan!’ ‘O zaman hiç bulundurmayın’ dedim ve ‘Mönüdeki yemeğin veya içkinin servisini yapmayı da öğrenin’ diye de ekledim."
Bu gerçekleri düşmandan duymadan önce dosttan duymak gerekir!