‘Yaşayan mücevherler üretiyoruz’

Lion Diamond markası, uzun yıllar Kapalıçarşı’da hizmet verdikten sonra Zorlu Center’a taşındı. Markanın sahibi Öznur Yakın, “Kapalıçarşı bizim çıkış noktamız. Mağazamız ve üretim atölyemiz orada hizmet vermeye devam ediyor. Ancak gelişen müşteri portföyümüzle, daha merkezi ve ulaşılabilir bir mekan ihtiyaç haline gelmişti” dedi. İş insanıyla, markasını, sosyal sorumluluk projelerini ve aile hayatını konuştuk.

- Uzun yıllar Kapalıçarşı’da hizmet verdikten sonra, Zorlu Center’a taşıdınız. Sebebi neydi?

Kapalıçarşı çıkış noktamız. Yerimizi taşımadık Nuruosmaniye Caddesi üzerinde mağazamız ve üretim atölyemiz hizmet vermeye devam ediyor. Ancak gelişen müşteri portföyümüzle daha merkezi ve ulaşılabilir bir mekan ihtiyaç haline gelmişti. Bunun için de en iyi noktalardan biri Zorlu Center’ı seçtik.

- Sezonluk olarak Bodrum’da yer açtınız. Nasıl gidiyor?

Bodrum’da ikinci sezonumuz. Olumlu sonuçlar aldığımız bir proje oldu. Burada, dünyanın dört bir yanından farklı kültür ve beklentideki mücevher meraklılarıyla tanışma fırsatı buluyoruz. Bu, aynı zamanda bizi geliştiren bir süreç oluyor.

- Mücevher sektörüne yön veren bir markasınız. İlerleyen zamanlarda şubeleşmeyi düşünüyor musunuz?

Temkinli ve kontrollü planlar yapmayı severim. Şu an mevcut sürecimizden hem ekibim, hem de misafirlerimiz son derece memnunuz. Zaman neyi getirecek, hep birlikte göreceğiz.

- Koleksiyonlarınızı hazırlarken nelere dikkat ediyorsunuz?

‘Kasada bekleyen değil, yaşayan mücevherler’ koleksiyonları üretmek... Çalışan ve sosyal hayatta yoğunluğu olan kadınları, tamamlayan tasarımlar üretiyoruz. Aynı mücevherin birçok yerde farklı tasarımlarda
kullanılmasını sağlıyoruz.

- Tasarımlarınızda geçmişin izlerine sıkça yer veriyorsunuz. Geçmiş dönemlere özel bir merakınız var mı?

Her zaman geçmişin geleceğimize ışık tuttuğunu düşünmüşümdür. Tarihteki mücevher sürecimize bakarsak, dünyadaki en özel ustaları bu topraklar barındırmış. Hal böyle olunca, onların tasarladığı şeylerden esinlenmemek mümkün değil. Geçmişin izi deyince, en çok kullanılan elmas vazgeçilmezimdir. Elmasın her türlüsünü modern çizgilerle birleştirip, mağazamda geniş yer veririm.

- Hedefleriniz var mı?

Hem sosyal sorumluluk anlamında, hem de kurumsal olarak markamıza yapacağımız yatırımlarla ilgili projelerimiz var.

- Markanızın çıkış sürecini ve gelmiş olduğu noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

2012 yılında, ‘Yeni heyecanım mücevher markam’ diye konuya girerdim. Ancak şimdi kurumsal kimliğini oluşturmuş ve kendinden emin bir marka oldu Lion Diamond... Enerjisi yüksek, genç ve dinamik bir marka. Tabii bu enerji ürettiğimiz her bir mücevhere yansıyor. Bu sadece üretimden vitrine gelene kadar olan kısımda değil. Onu vitrinden çıkarıp, servisini yapıp sunumunu tamamlayana kadar devam eden bir heyecan... İşimi çok seviyorum, tasarım ekibimle hazırladığımız koleksiyonlar üretim safhasına gelmeden, çizimler halindeyken bu durum başlıyor. Ta ki üretimde her aşamasını takip edip, neticelendirinceye kadar... Detaylar, ince işçilikler, uzun süren atölye çalışmaları vazgeçilmezlerimiz.

- İş, sanat ve cemiyet dünyasından çok seçkin müşterileriniz var...

Mücevherlerimizi tercih edilen, kulaktan kulağa anlatılan, güven telkin eden ve her zevke hitap eder özellikte üretiyoruz. Misafirlerimle diyaloğumda hiçbir zaman zorlanmıyorum.

‘Hep iyi ekipler kurdum’

- Birçok sosyal sorumluluk projesi içerisinde yer alıyor ve öncü oluyorsunuz...

İş ve kariyer anlamında belli bir gelir düzeyine, tanınmışlık statüsüne sahip olan herkesin, sosyal sorumluluk projelerinde yer almayı kendine görev edinmesi gerekiyor. Değerleri paylaşmak ve toplum için faydalı olmak benim için son derece huzur veren bir yaşam amacı... Hayata dair bu detayı, yetiştirdiğim dört evladıma da anlatarak ve hatta zaman zaman projelerimin içine dahil ederek, öğretmeye çalışıyorum.

- Tüm bu koşturmacanın arasında çocuklarınızla nasıl zaman geçiriyorsunuz?

Yoğun bir hayatımvar. Tüm bunları aksamadan kontrol altında tutabiliyor olmanın tek bir çözümü var, o da planlı yaşamak. Hayatımın her alanında iyi ekipler kurdum ve bunun için şükrediyorum.

Evde bir sistemim var ve bizimle yaş almış çocuklarımı, düzenimi benimsemiş bir ekip... Günlük program akışıma belirli saatlerde iş kadınıyken, eve gittiğimde de bir anne ve eş olduğumu asla unutmam.

Çocuklarımın her birine kişisel tercihlerine göre plan yaparken, akşamları mutlaka eşimle vakit geçirmeye dikkat ederim.