15.03.2009 - 02:12 | Son Güncellenme:
ELİF BERKÖZ ÜNYAY
Tek derdi sesini müzik için kullanmak, sloganlar atmak değil. Çok teklif alsa da siyasete bulaşmak istemiyor.” Rojin’i yakından tanıyan birinden, müzik yazarı Naim Dilmener’den röportaja hazırlık yaparken bu cümleleri duyuyorum. Sonra öğreniyorum ki o da beni Dilmener’e sormuş. Çünkü son dönemde bazı söyledikleri nedeniyle başı ağrımış. Röportaj için buluştuğumuzda “Sana teslimim” diyor.
Rojin artık bir te-levizyon yıldızı. TRT Şeş’te haftanın beş günü “Rojinname” adıyla bir sabah programı yapıyor. Program adı da söylediği şarkılar gibi hem Kürtçe hem Türkçe. “Rojinname”, Kürtçe bizim Rojin, Türkçe Roji’nden nameler manasına geliyor. Programı kanalın en çok reyting alan yapımı, hem de en popüleri. “Program başladığından beri sokakta daha çok tanınıyorum. Telefonlar, e-posta’lar yağıyor. Kızlarının ismini Rojin koyduklarını söyleyen pek çok aile ile tanışıyorum” diyor.
Birkaç yıl öncesine kadar gerçekleştirmeyi hayal bile edemeyeceği bir TV programı yapan Rojin’in yeni hayalleri ne? Filmlere taş çıkaracak hayat hikayesinin kitabını yazmak ve Oprah Winfrey’i programına çıkarmak.
"Güldünya Şarkıları” konserinde Ajda Pekkan Kürtçe parçada düet yaptı. Türkiye’nin “süper starı” Pekkan Kürtçe söylerken ne hissettiniz?
Balkonda onları seyrederken halay çektim. Kardeşlik ve barış adına çok güzel bir davranış sergiledi. Konser gecesi çok önemli bir şey yaptığını, çok mutlu olduğumu söyledim Pekkan’a. O da Türkiye’de artık bazı şeylerin değişmesi gerektiğini ifade etti.
Şarkı söylemekle ilgili ilk anınız nedir? Neredesiniz? Kaç yaşındasınız?
Adana’dayım, 7 yaşımdayım. Pamuk toplamaya gidiyoruz, traktörün arkasındaki römorktayız. Çiçekli, lastikli bir don üzerimde, siyah lastik ayakkabılar ayağımda. Tırnaklar yenmiş. Burundan akan yeşil bir sümük... Etraf sinek kaynıyor, sinekten yüzüm görünmüyor.
7 yaşında traktörün üzerinde Türkçe ve Kürtçe şarkılar söyledi
Hangi şarkıyı söylüyorsunuz?
Kötü Türkçemle “Adana köpri (köprü) başı” diye Türkçe türkü söylüyorum. O çocuk aklımla şimdi yaptığımı yapmışım, hem Türkçe hem Kürtçe şarkılar söylüyordum römorkta. Yıllar geçti, Rojin büyüdü. İlk albümünü çıkaran patronu Türkçe konuşamıyordu ama ona Kürtçeyi yasaklamıştı!
Kürttü yani patronunuz. Başınıza bela açılır diye mi koydu yasağı?
Evet, Türkçe konuşamayacak kadar Kürttü. Kürtçe okumayı çok istedim ama bana dedi ki: “Aklını başına topla, Kürtçe okursan bitersin bu ülkede.” Yine de konserlerimde Kürtçe parçalar okuyordum.
Patron sözü dinlemediniz ama patronunuzun dediği oldu. Bir konserdeki Kürtçe sözünüz nedeniyle hakkınızda soruşturma açılmıştı. Merak ettim şimdi, bu soruşturma o patron döneminde miydi?
(Kahkahalarla gülüyor) Evet, ne yazık ki. “Ulan Rojin bak dediğim oldu. Hapislere gireceksin, sürüm sürüm sürüneceksin” dedi. Halbuki şarkının içinde bir kızın ismi geçiyordu, adı Kürdistan’dı. Suriye Kürtlerinin çoğu kızına bu adı veriyordu. Kuzenimin adı da Kürdistan’dır hatta. Şarkının içinde bu isim geçiyor diye soruşturma açıldı. Benim derdim slogan atmak falan değildi ki, amacım sadece anadilimde şarkılar söylemekti. Ben annemden Kürtçe ninniler dinleyerek büyüdüm. Bülbülün ağzını bağlasan kahrından çatlar, ötemediği için. Ben de çatlayacaktım.
Sony’den çıkan ikinci albümle muradınıza erdiniz, hem Türkçe hem Kürtçe şarkılar söylediniz.
Söyledim de nasıl söyledim bir de bana sor. İkinci albümümün plak şirketi de bana Türkçeyi yasakladı. Epey tartıştık ama ikna ettim onları. “Türkçe yoksa albüm yapmam” dedim.
Sizinki nasıl bir aileydi?
Baba Mardin, Nusaybinli. Anne Suriye Kamışlılı. “Propaganda” filmindeki gibi sınırdaki dikenli tellerin iki ayrı tarafında yaşıyorlarmış birbirlerinden habersiz. Babam Suriye’ye geçip kaçakçılık yapıyormuş. Mayına bassa ölecek ya da kolu, bacağı kopacak! Oradaki pek çok aile gibi ölüm korkusunu bir kenara bırakıp ekmek parası için çay, kumaş getiriyormuş Türkiye’ye. Annemi de kumaş aldığı yerde görmüş. Annem çarşaflıymış, sadece gözleri görünüyormuş... Babam o gözlere vurulmuş. Annemle evlenmek istiyor ama çok zengin olan dedem “Çapulcuya verecek kızım yok” deyip babamı reddediyor.
“Babam ve annem mayınların ortasında çadırda kalmışlar“
Siz gözlerinizi annenizden mi aldınız?
Neredeee? Şimdi güzel gözüküyorsa makyajdandır. Yoksa benimkiler mercimek tanesi kadar miniktir. Anneminkiler büyük büyük...
Babanız reddediliyor ama pes etmiyor, öyle mi?
Yedi yıl sonra tak ediyor canına, annemi kaçırmaya karar veriyor. Annem o sırada bir Arap şeyhi ile nişanlıymış. Dirseğine kadar altınlar kolunda, öyle kaçıyorlar babamla Türkiye’ye. Önce mayınlar ortasında bir çadırda kalmışlar. Sonra Adana’ya yerleşmişler. Sonrası malum. Çatır çatır çocuk doğuruyorlar. Hep söylüyorum, zengin parasıyla, fakir karısıyla oynar. 10 çocuğun beşi yaşıyor.
Siz kaç numarasınız?
Ortancayım. İlkler ilk göz ağrım diye sevilir, küçükler aman en küçük diye. Ortancalara bir şey yok. Ortancalar, kardeşler arasında en depresif olanlardır. Tüm ortancalara buradan selam olsun.
“Ayrımcılığa son vermek için duruma espriyle yaklaşıyorum”
Size karşı pozitif ayrımcılık yapıldığını düşünüyor musunuz? Kürt olmasaydınız, Kürtçe şarkılar söylemeseydiniz Rojin şimdi olduğu yere gelebilir miydi yoksa buraların yakınından bile geçemez miydi?
Kürt olmam bana artı puan getirmedi. Aksine hayata eksiden başladım. Ne dilin ne de sen kabul ediliyorsun. Bunun için yıllarca uğraşıyorsun. Kürtçe söylemeseydim, daha farklı bir yerde olurdum. Müzikal anlamda, oyunculuk anlamında daha çok yol kat ederdim.
Kürt meselesi için çaba gösteren çoğu kimse agresif davranıyor. Siz daha sempatik, sıcak bir şekilde yorum yapıyor, esprilerinizle gergin ortamı sakinleştiriyorsunuz.
Siz bize bunları yaptınız şeklinde yaklaşırsak sorunları çözemeyiz. Kan davalı iki halk gibi oluruz o zaman. Kan davasının ne kadar ilkel olduğu ortada. Sorunlarımızı çözmek için ivedilikle mantıklı davranmak zorundayız. Burada da sanatçılara, aydınlara çok iş düşüyor. “Deprem korkusunu yenmek için depremle ilgili espriler yapın” derler ya ben de ayrımcılığa son vermek için espriyle yaklaşıyorum duruma.