Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Trabzonspor takımı, sıralamadaki konumuyla örtüşmeyen ilginç istatistiklere sahip.
Süper ligin gol krallığı yarışında ilk sırada Cardozo var. Paraguaylı futbolcu zaman zaman eleştirilse de 15 golle zirvede.
Mehmet Ekici, kendi kulvarında lider. Ekici 8 asist ile ligin kralı.
Rakip kaleye isabetli şut atan takım sıralamasında birinci durumda yine Trabzonspor var. 21 isabetli şut.
Bordo-mavililer ligin en çok gol kaydeden ikinci takımı. Bursaspor’un hemen ardından rakip kalelerde 48 golü var.
Ligin en az yenilgi alan dört takımından biri de Trabzonspor.
Şimdi bu verilere bakıp Trabzonspor’un niçin daha fazla puan toplayıp, daha iyi yerlerde olmadığı sorgulanabilir.
Zaten camianın yaşadığı tereddüt bu yüzden. Kızsan kızılmıyor, sevsen olmuyor!..
Bunun bariz bir gerekçesi var. Takım savunmasında ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Geniş kadroya karşın, sakatlıklar veya formsuzluklar teknik direktör Ersun Yanal’ı her hafta farklı bir tercihe zorluyor. Dolayısıyla Trabzonspor, attığı kadar da yiyiyor.
Bu sezon kendini Avrupa’ya taşıyacak konuma dua edecek hale gelen Trabzonspor’un en çok ihtiyaç duyduğu şey, kuşkusuz sabır.
Kabul edelim, bordo-mavililerin yapacağı en iyi derece dördüncülük ki, o da kolay görünmüyor. Dolayısıyla her hafta maç sonucuna endeksli istifa senaryoları yazmak, Yanal’ı değil, kalan tek hedefi öteler.

Haberin Devamı

Kıyım yaşandı

Transfere on milyonlarca euro harcamakla şampiyon olunmayacağını herkes gördü. Başarı istikrarla gelir. Son yıllara şöyle bir göz atın.
Trabzonspor’da iki sezonu tamamlayan kaç teknik adam var? Hem getiriliş, hem de gönderiliş şekillerini düşünün.
Görev süresince Trabzonspor’a Türkiye Kupası ve Süper Kupa kazandıran (2010-11 sezonunda elde edilen başarı cabası) Şenol Güneş’den sonrasına dikkat edin.
İbrahim Hacıosmanoğlu’nun başkan seçildiği 27 Mayıs 2013 tarihinden bu yana ortaya çıkan tablo, Trabzonspor’un mazisi ve unvanıyla örtüşüyor mu siz karar verin.
İlk işi Tolunay Kafkas’ı göndermek olan ve kulübü 1.7 milyon dolar tazminat ödemek zorunda bırakan Hacıosmanoğlu, iki yılını doldurmadan sırasıyla Reşit Akçay, Hami Mandıralı ve kadim dostu Vahid Halilhodzic’in biletini kesmedi mi?
Şimdi Ersun Yanal’ın kellesini isteyenler, alternatif teknik adam isimlerini gündeme getirenler, yıpratma kampanyalarıyla yarını değil günü kurtarmaya çalışanlar, çok sevdikleri Trabzonspor’a hizmet ettiklerini sanıyorlarsa, camiaya en büyük zararı kendilerinin verdiğini gördüklerinde geç olabilir.
Trabzonspor, 2010-11 sezonu şampiyonluk kupası vaadinin ve yeni sezon öncesi dillendirilen şampiyonluk söylemlerinin altını dolduramamış bir yönetimin inandırıcılığının sorgulandığı süreçten geçiyor. Üstelik mali tabloları açısından da sırat köprüsünün tam da ortasında duruyor.
Bugünkü durumun sorumluları, mahkeme ve Yargıtay kararlarına rağmen görevde kalır, geçmişteki hatalardan ders çıkarıp planlamalarını doğru yaparlarsa, kulübü uçurumun eşiğinden geri döndürebilirler.
Aksi takdirde mi? Tarihinde hiç yaşanmamış bir kaos ve kriz ortamı, kapının hemen dışında cellat gibi bekliyor...

Haberin Devamı

Hımmm! Sergen hocaymış!

Haberin Devamı

Geçen hafta Disiplin Kurulu’na sevk edilen Sergen Yalçın’ın hangi sıfatla ceza alacağını merak ettiğimizi söylemiştik.
Sivasspor’u teknik adam olarak çalıştıran, ancak PFDK’ya “idareci” olarak gönderilen Yalçın’a “oy çokluğu ile” 3 maç ceza çıktı.
Demek ki içeride de “idareci”, “teknik direktör” unvanları üzerinde bir fikir ayrılığı yaşandı.
Neyse, Sergen Yalçın’ın kendisini “teknik adam” kategorisine sokan Disiplin Kurulu’na teşekkür borcu var.
Kitaba bakıp “idarecidir” deselerdi, 75 gün ceza alıp sezonu kapatacaktı, şimdi üç maçla yırttı.
Bu işlerle doğrudan ilgilendiği için çağrımız Fatih Terim’e: Hocam, şu antrenörlük ve teknik adamlık kurslarını hızlandırılmış hale getirin de, Sergen kardeşimiz bir an önce diplomasını alsın, hukukçular da rahatlasın!

Vicdanınız sızlamadı mı?

Arda İlhan henüz 8 yaşındaydı. Geçen hafta Isparta’da düzenlenen yüzme şampiyonasına katılmak için arkadaşlarıyla birlikte memleketi Hatay’dan bir minibüsle yola çıktılar. Sabaha karşı kar ve buzlanma nedeniyle araç devrildi. Minik Arda oracıkta yaşamını yitirdi, 17 kişi de yaralandı.
Ölüm yaşamın fıtratında var diyemeyiz, hele dikkatsizlik, ihmal ve sorumsuzluk söz konusu ise. Arda ve arkadaşları üç kuruşluk harcırah yüzünden gece yola çıkıp ertesi gün yarışmak zorunda bırakıldılarsa, bu organizasyona onay veren de, göz yuman da vicdansızlık yapmıştır.
Türkiye’de sözüm ona turnuvalar hemen her gün düzenleniyor. Hem de sağlıksız ve ilkel koşullarda. İşin içine vakitsiz bir ölüm ve acı girdiği için konuşuyoruz.
Sayın Spor Bakanı, artık göstermelik soruşturmalarla günah keçisi aramak yerine, başta okul sporları olmak üzere, çocuklarımızı emanet ettiğimiz devletin ilgili kurumlarına neşter vurma vakti gelmedi mi?