Çocukları şişmanlatan gizli düşman: Diyabet

Her yıl bin 700 çocuğa diyabet tanısı konuyor. Diyabet gittikçe daha büyük bir tehdit haline gelirken MLP Care hekimleri bu hafta diyabetle ilgili önemli bilgiler veriyor.

VM Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Kliniği’nden Uzm. Dr. Gülsüm Figen Günindi, çocuklarda diyabetle ilgili önemli bilgiler verdi. Uzm. Dr. Günindi, “Diyabet insülin üretimi salınımı veya etkisinde yetersizlik sonucu ortaya çıkan kan şekeri yüksekliği ile karakterize kronik seyirli bir hastalıktır. İnsülin kandaki şekerin hücre içine girmesi ve enerji olarak kullanılmasını sağlayan anahtar hormondur ve pankreas tarafından üretilir. Pankreas yeterli insülin üretemediği zaman şeker hücre içine giremez ve enerjiye dönüşemez. Kan şekeri yükselmeye başlar ve diyabet gelişir. Çocuklarda ve genç erişkinlerde en sık rastlanan diyabet tipi, Tip 1 diyabettir. Ancak obezite sıklığındaki artış nedeniyle çocuklarda Tip 2 diyabet riski de artmaktadır. Bunların dışında yenidoğan döneminde ortaya çıkan neonatal diyabet, gebelikte ortaya çıkan Gestasyonel Diyabet ve tek gen hastalığına bağlı (MODY) diyabet tipleri de bulunmaktadır. Ülkemizde, çoğu Tip 1 Diyabet olmak üzere her yıl 1700 civarında çocuk ve ergene diyabet tanısı konulmaktadır” dedi.

Haberin Devamı

Bol idrara çıkma ve gece işemesi başlıyor

Uzm. Dr. Figen Günindi, “Tip 1 diyabet çeşitli faktörlere bağlı olarak ortaya çıkar. Doğuştan var olan, diyabete yatkınlık sağlayan doku grupları diyabet gelişme riskini artırır. Bizi hastalıklardan koruyan bağışıklık sistemimiz bazı durumlarda insülin salgılayan hücreleri yabancı algılayarak yok edebilir. Bunun dışında diyabete genetik yatkınlığı olan kişilerde virüslere bağlı enfeksiyonlar, gıdalardaki katkı maddeleri, stres, diyabeti başlatan tetikleyici faktör olabilir. Yakın akrabalarında (anne, baba, kardeş, çocuk) Tip 1 Diyabet olan kişilerde diyabet gelişme riski daha fazladır. Diyabetli çocukların pankreaslarında, insülin üreten hücrelerin tahrip olması nedeniyle insülin üretilememektedir. İnsülin eksikliği nedeniyle vücut şekeri kullanamaz ve kan şekeri yükselir. Fazla şekeri atmak için sık ve bol idrar çıkarma başlar. Sıvı kaybı nedeniyle ağız kuruluğu ve susama hissi olur. İdrarla kaybedilen sıvı kaybını gidermek için çok su içme, gece idrara çıkma, daha önce idrar kaçırmayan çocuklarda gece işemesi başlar” şeklinde konuştu.

Haberin Devamı

Davranış değişiklikleri olabiliyor

Diyabetin yarattığı sorunlarla ilgili, “Şeker enerji kaynağı olarak kullanılamadığı için sık yemek yemeye rağmen açlık hissi olur. Vücut enerji üretmek için kendi yağ ve proteinini yakar, yağ ve kas dokusu yıkımına bağlı kilo kaybı gelişir. Gece sık uyanma, şeker yüksekliği, enerji eksikliğine bağlı halsizlik, çocukta davranış değişikliklerine neden olabilir. Bu belirtiler genellikle bir aydan kısa sürelidir. Fark edilmediği veya zamanında tanı konmadığı durumda bulantı, kusma, karın ağrısı, dalgınlık, hızlı ve derin solunum, ağızda aseton kokusu ve ardından diyabetik ketoasidoz denilen koma hali gelişir. İnatçı enfeksiyonlar ve tekrarlayan mantar enfeksiyonları, özellikle bebeklerde düzelmeyen bez bölgesi dermatiti, ergenlik öncesi kızlarda ‘vaginal kandidiyazis’ diğer belirtilerdir. Diyabet tanısı açlık, tokluk veya rastlantısal olarak bakılan kan şekeri düzeyine göre konur. Normal kan şekeri değerleri en az 8 saatlik açlık sonrası 80-100 mg/dl arasında, toklukta (yemekten 2 saat sonra) 140 mg/dl altında olmalıdır. Açlık kan şekeri 126 mg/dl üzerinde veya Oral Glukoz Tolerans Testinin 2. saatinde 200 mg/dl üzerinde olması; bunun dışında çok su içme, çok idrar çıkarma şikayetleri olan kişilerde herhangi bir zamanda ölçülen kan şekerinin 200 mg/dl üzerinde olması diyabet olarak tanımlanır” dedi.

Haberin Devamı

İnsülin hayati bir hormondur, bağımlılık yapmaz

Uzm. Dr. Günindi, insülinin etkisiyle ilgili ise “Tip 1 diyabette insülin eksikliği vardır ve ihtiyaç olan insülinin dışarıdan verilmesi gerekir. Sağlıklı kişilerde açlıkta sürekli olarak aynı düzeyde (bazal) ve yemek sonrası kan şekerinin yükselmesini önlemek için hızlıca ve bol miktarda (bolus) insülin salgısı olmaktadır. Diyabetli kişilerde insülin tedavisi fizyolojik insülin salınımına en uygun şekilde kullanılmaktadır. Ülkemizde rekombinan DNA tekniğiyle elde edilen insülin analogları kullanılmaktadır. Sığır ve domuz insüliniyle domuzdan elde edilen semisentetik insülin kullanılmamaktadır. İnsülin hayati bir hormondur ve bağımlılık yapmaz. Tip 1 Diyabet kronik bir hastalıktır ve sürekli insülin tedavisi yanında, diyabetik hasta ve ailesinin eğitimi, beslenme planlaması ve egzersiz tedavinin önemli bileşenleridir. Diyabet eğitimine, insülin tedavisine eşdeğer bir önem verilmelidir” diye açıklama yaptı.

Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Dr. Gülsüm Figen Günindi

VM Medical Park Samsun Hastanesi