Cumartesi Akıllı evham

Akıllı evham

31.08.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Akıllı evham

Hayale dalmışım. Şu beyaz tekne benimmiş. Adadan gelirken yağmura yakalanınca iyice ıslandım. Alelacele koya girip tekneyi kıyıya bağladım. Saçımı kurulayıp, fanilamı değiştirdim hasta olmamak için. Siz geldiğinizde, tam da kendime sıcak bir çay demliyordum... hayalimde yani. Önce Kuruçeşmede, sonra Yeniköyde, derken Tarabyada durup arabadan inen, yağmur altında teknelere dalıp dalıp giden, boş gözlerle Boğaz sularına düşen damlaları seyreden o tuhaf İstanbulluya, kimse çıkıp da: "İlerleyin kardeşim! Yürüyün, seyredecek bir şey yok! Devam edin!.." demedi Allah için. "Burada durup denize bakmak yasak!" diyen de çıkmadı. Hatta bu garip davranışlarından şüphelenen bile... Şimdilik... Şimdilik, nispeten hürüz. Boş boş gezinmek, ufka dalıp gitmek, herkes Akmerkeze piyasaya giderken, Kurtuluşun dar sokaklarında yürümek, yağmurda durmak, hayal kurmak şimdilik serbest. ***Bilim ve teknoloji bizi daha hür kılıyor. Daha az çalışıyoruz, otomobilimiz mesafeleri azaltıyor; internet sayesinde dünya elimizin altında; cep telefonuyla her yerde ulaşılabiliyor bize... Yani "Biz özgürüz!" derken ... hürriyetimizi ağır ağır bizi gözetleyen birilerine kaptırıyoruz aslında. Cebimizdeki telefon sayesinde, her saniye nerede olduğumuz bilinebilecekmiş mesela. Tam siz İstiklal Caddesine girerken, cep telefonunuza bir mesaj gelecek : – Önünden geçtiğiniz sinemada bilmem ne filmi gösterimde. İlk seans on beş dakika sonra. Bu mesajı gişeye gösterirseniz, size yüzde 10 indirim yapılacaktır. İyi eğlenceler! Yahut bir mağazadaki ucuzluk müjdelenecek size, tam önünden geçerken. Hatta bilgisayar önceki alışverişlerinizi, dolayısıyla tercihlerinizi bildiğinden, plakçının önünden geçtiğiniz anda Supertrampin yeni CDsi çıktı! diye hatırlatılacak size. Beteri var. Londra, Milano ve Paris metrolarında denenmekte olan Chromatica projesi mesela. Adına smart vision yani akıllı görüş (*) dedikleri bir teknikle, bu üç kentin metro istasyonları bilgisayara bağlı kameralar tarafından yirmi dört saat izleniyor. Görüntüleri tarayan bilgisayarlar, dedektif programlar sayesinde, normlara uymayan yolcuları izlemeye alıyor. Herkesin gittiği yönde yürümeyen, bir köşede duran, boş boş etrafa bakan herkes şüpheli. Bilgisayar, olmaması gereken yerdeki bir yolcuyu, metroya girmesi yasak seyyar satıcıyı, dilenciyi, gitar çalıp cep harçlığını çıkarmaya çalışan serseriyi derhal normlara uygun hareket eden standart yolculardan ayırıp, izlemeye alıyor. Şüpheli, hareketlerini bir dakika boyunca sürdürürse, diğer yolculardan ayırmak için görüntüsü yeşile, ikinci dakikadan sonra da kırmızıya dönüşüyor. Ve bilgisayar, istasyon güvenliğini uyarıyor: Tutun! Herkesin gittiği yöne gitmeyen, durup etrafı seyreden o şüpheli yolcuyu yakalayın! Normlara uygun hareket edenlerin arasından çıkarıp atın! Bugün metro istasyonlarında, yarın alışveriş merkezlerinde, otogarlarda, caddelerde... sadece koyunlara yer var. Haydi kardeşim orada durup gazete okumayın! Öndekini takip edin! Tamam devam et!..(*) İngilizcede "vision" görüş, görme kuvveti manasına geldiği gibi, kuruntu, evham da demektir. Teknoloji ile toplumsal ve bireysel özgürlükler arasındaki ilişkide, "smart vision" yani akıllı evhama kapılmanın zamanıdır. sdevrim@milliyet.com.tr Kendisine sorsanız, mantıklı bir açıklama getiremeyecek. Üstelik şahidi de yok. "Haftalardır İstanbulun sıcağından bunaldım demek ki. Yağmuru görünce artık tutamadım kendimi..." diyecektir. Yoksa, sağanağın altında, öööyle dikilip durmasını, dakikalarca salınan teknelere dalgın gözlerle bakmasını nasıl izah edecek?