Cumartesi “Aşkı bu yüzden bulamadım”

“Aşkı bu yüzden bulamadım”

03.10.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bu ay başlayacak “Mayıs Kraliçesi” dizisinin oyuncularından Ahmet Olgun Sünear: “Âşıkken kendimi kaptırıyorum, bunu sevmiyorum. Ama bir yandan da işim çok önemli, belki de o yüzden doğru aşkı bulamadım”

“Aşkı bu yüzden bulamadım”

Sonbaharla birlikte ekranlar da hareketleniyor, malum... Birbiri ardına birçok dizi başlıyor. Show TV’de başlayacak “Mayıs Kraliçesi” de bunlardan biri. Dizinin başrol oyuncularından Ahmet Olgun Sünear’ı dış görünüşüne ve tarzına bakarak önyargıya kapılıp “cool ve serseri” biri sanırsanız çok yanılırsınız, söyleyeyim. Gayet sıcakkanlı, esprili, konuşmayı seven, pozitif biri kendisi.

Haberin Devamı

-Çok daha genç gösteriyorsunuz! 33 yaşında olduğunuzu öğrendiğimde bayağı şaşırdım... Sektöre biraz geç girmiş olabilir misiniz?

Bunu söyleyenler oluyor ama ben hiçbir şey için geç olduğunu düşünmüyorum. Oyunculuğun bir emeklilik durumu yok çünkü.

“Çay getirirdim, Macbeth oldum"

-“Boynu Bükükler” dizisinde farklı bir tarzınız vardı. Bu saç-sakal bilinçli
bir tercih miydi?

Normal gelişimiydi diyelim. O sırada teklifler gelip işlerdeki karakterlere de uyunca kaldı. Şimdiki karakterime de uyuyor, yoksa ben kestirmeye razıydım. Bir oyuncu o konuda esnek olmalı. Zaten zevk aldığım kısmı bu, şeklini değiştirebilmek.

-Sınırınız nedir bu konuda?

O sınırı çalışacağım ekip ve iş belirler. O yüzden bir sınırım yok. Bir lolipopu oyna deseler onu bile oynamaya çalışırım.

Haberin Devamı

-En son “Maral”daydınız. Neden ayrıldınız ve bu projeye nasıl dahil oldunuz?

Karakterimle ilgili ufak bir sıkıntı vardı, ne uzuyor ne kısalıyordu. Zaten hikayenin değişmesi gerektiğini onlar da idrak etti ve güzel bir şekilde ayrıldık. Bu proje için geldiğimde ekiple çok güzel bir enerji yakaladık. Onlar bende Oğuz karakterini gördüler sanırım, ben de Oğuz’u çok sevdim. Oğuz kuvvetli bir adam. Hayatın onu yönlendirmesini değil, kendisinin hayatını yönlendirmesini sağlıyor. Deli dolu, cesur bir gemi mühendisi.

-Siz kendi hayatınızı yönlendiren biri misiniz yoksa akışına mı bırakırsınız?

Açıkçası ben biraz akışın tersine doğru yüzmeyi seviyorum. Endüstri ürünleri tasarımcısı olacakken bir anda bırakarak oyunculuğu seçtim.

-Nasıl oldu?

Tiyatroda çay getirip götürmeyle başladım. Rejiye geçip, oradan sahneye oyun verip oradan da “Macbeth”e dönüşen bir süreç oldu. Sonra reklamlar geldi, Pepsi’nin dünya yüzü oldum.

“Beşiktaşlılık duruşuna hayranım”

-Fanatik bir Beşiktaşlıymışsınız...

Evet. Beşiktaşlılık duruşuna hayranım. Beşiktaş için kazanmak, kaybetmek önemli değil. Semt olarak da Beşiktaşlıyım; orada doğup büyüdüm.

-En sevmediğiniz ve sevdiğiniz özelliğinizi sorsam...

Çok sinirliydim eskiden ama şimdi onu yendim. Bir de âşık olduğumda biraz fazla romantik ve kendini kaptıran bir yapım var, onu sevmiyorum. İnsanlar beni çok rahat yanaşan, hani piç diyebileceğim bir adam sanıyorlar ama alakası yok. Onun dışında mücadeleci bir yapım vardır. Ve işime çok önem veririm, işim her şeyden önemlidir, belki de o yüzden doğru düzgün aşkı bulamadım.

Haberin Devamı

“Tırmanmak içsel yolculuğa çıkmak gibi”

-Deniz tutkunuymuşsunuz...

Deniz insanın içindeki coşkuları kabartan bir durum. Denizin içi dışı, arkası önü, sağı solu her yeri önemli benim için. Denize yakın olmalıyım; ayağımı sokmalıyım, dalmalıyım...

-Dalış mı yapıyorsunuz?

Evet. Ayrıca basketboldan fitness’a her şeyi yapıyorum. Ekstrem sporlarla ilgiliyim. Delta kanat yapmak istiyorum, bungee jumping, kaya tırmanışı yapıyorum. Kendi içsel yolculuğunuza çıkmak gibi bir şey tırmanmak. Bu sene paraşüt eğitimimi aksattım ama biraz.

-Denizi seviyorsunuz, deniz ürünleriyle aranız nasıl?

Denizden babam çıksa yerim gerçekten. Ayrıca ciddi bir etoburum.
Ne yazık ki sebzelerle aram pek yok.

-Siz mutfağa girer misiniz?

Haberin Devamı

Girerim. Mutfakta olmak da ekstrem bir spordur benim için. Her şeyi yapmaya çalışıyorum. En çok kendi tarifim cipsli kremalı tavuk var, onu yapıyorum. Kırmızı et yemekleri ve kremalı tortellini yapmaya da bayılırım.

“Yatmayı seven bir adam değilim”

-Abiniz Orçun Sünear Türkiye’nin ilk Türkçe reggae grubu Sattas’ın kurucusu ve vokali... Sizin de müziğe bir yeteneğiniz var mı?

Profesyonel müzik dinleyicisiyim daha çok. Klasik müzikten arabeske kadar her şeyi dinlerim.

-Sesiniz güzel midir?

Ortaokuldayken bir müzik grubum vardı, hard core yapıyorduk ama orada biraz daha bağırma ve böğürtü olduğu için sesimi güzel olarak lanse edemeyeceğim size.

-Çalışmadığınızda ne yaparsınız?

Mümkün olduğunca hareket etmeye özen gösteririm; evin içinde olsam bile. Çok yatmayı seven bir adam değilim. Kedim var, onunla uğraşıyorum.

-Son yıllarda erkeklerde modayla ilgilenmeye başladılar. Siz degiydiklerinize dikkat eder misiniz?

Moda insanın kendine yakışmayanı giydiğidir bence. Ben kendimi rahat hissetmeyi seviyorum. O kıyafet beni çağırmalı, birbirimizi bulmalıyız.