Cumartesi Ayakkabının öğretmeni

Ayakkabının öğretmeni

02.07.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Adına pul bastırılacak kadar ünlü Finlandiyalı ayakkabı tasarımcısı Minna Parikka, Bilgi Üniversitesi’nde ders vermek üzere geldi

Ayakkabının öğretmeni

Moda dünyasının gizli kurallarından biridir: Kadın ayakkabısı tasarlama işi erkeklerin egemenliğindedir. İşte bu dengeyi değiştirmek için yola çıkan bir kadın Minna Parikka. İlk ayakkabısını 15 yaşındayken tasarlayan Finlandiyalı tasarımcı, koleksiyonlarında romantizm, oyunculuk ve çağdaş tasarım gibi elementleri bir araya getiriyor. Zaten kendisinin de söylediği gibi onun yaptığı ayakkabılara bakınca her detayından kadın elinin değdiğini hissetmek zor değil. Bilgi Moda Yönetimi Sertifika Programı’nda ders vermek için Türkiye’ye gelen Minna’nın fiyatları 300 avro civarında olan ayakkabılarını Nişantaşı’ndaki L’appart mağazasında bulmak mümkün.

* Derslerinizde neler anlatıyorsunuz?
Kendi markamı örnek göstererek bu işe nasıl başlanabileceğini, bir fikrin gerçekleşme sürecini, ilham veren elementleri, kısacası bir ayakkabı markasıyla ilgili her şeyin nasıl olduğunu anlatıyorum. Derslere ayakkabılarımı da götürüyorum, böylece öğrenciler onlarla ilgili şeyleri daha iyi hissedebiliyorlar. Tabii pazarlama, ünlülerle ilişkiler gibi şeylerden de bahsediyorum çünkü bunlar da işin önemli parçaları. Türkiye’de verdiğim ders akşam dersi ve öğrencilerin çoğu ya bir işte çalışan ya da zaten moda konusunda altyapısı olan insanlar. Bu da beni çok heyecanlandırıyor.

“Kaç çift ayakkabım olduğunu bilmiyorum, saymayı bıraktım”

* Bu işe nasıl başladınız?
Ayakkabı tasarımcısı olmak benim gençlik hayalimdi. 15 yaşımdan beri bu işi yapmak istediğimi biliyordum aslında. Çünkü hem modayla hem de ürün tasarımına ilgim vardı. Bunu keşfetmem ise kız kardeşimin okul için bir ayakkabı tasarımcısı hakkında yazdığı bir yazıyı okumamla oldu. O yazıyı okuyunca düşündüm; bütün gün sadece ayakkabılarla ilgili şeyleri düşündüğünüz bir iş, dünyanın en harika işi olmalıydı! Ben de 19’uma girdiğimde ayakkabı tasarımcılığı okumak için İngiltere’ye taşındım ve altı yıl o bölümde okudum. Sonra Finlandiya’ya döndüm, 2005’te 25 yaşımdayken markamı kurdum.

* Kaç çift ayakkabınız var?
Saymayı bıraktım sanırım! Yüzlerce... Galiba her kızın hayalini yaşıyorum. Düşünün, kendi ayakkabı mağazam var! Aslında ayakkabıya ihtiyacım olduğunda mağazama gidiyorum ve alıyorum. Orası benim gardırobum sayılır!

* Finlandiya’da sizin adınıza posta pulu basılmış. Çok gurur verici olmalı bu sizin için.
Çok komik çünkü sizin adınıza pul basılması için bilim adamı, kraliçe ya da en azından ölü olmanız gerekir! Aslında bunun için Finlandiya postanesine teşekkür ediyorum. 2009’da beş farklı moda tasarımcısınun posta pulunu bastılar, biri de ben oldum. İnsanların
birbirine yolladığı mektupların üzerinde olabilmek harika bir duygu
tabii ki.

“En büyük hata küçük ayakkabı almak”

* Genel olarak bu yaz ayakkabı trendleri neler?
Nane yeşili, limon sarısı, pudra pembesi gibi renkler çok moda. Yılan derisi ve yüksek, blok topuklar da öne çıkıyor. Bunlar bu yazın trendleri ve benim koleksiyonlarım arasında bağlantı kuran şeyler.

* Kadınların ayakkabı alırken yaptıkları en büyük hatalar nedir?
Kendilerine küçük ayakkabı almaları. Genelde kadınlar mağazaya gidiyorlar, ayak numarası 37 ise ama istediği modelin
37 numarası yoksa “bir de 36 denesem” diyorlar. Ayağın 37 numaraysa her zaman
37 giyersin, numaralar değişen şeyler değildir. Bunu kabullenmek lazım. Ayrıca birdenbire çok yüksek topuklu giymek istiyorlar. Normalde sık topuklu giymeyen bir kişilik birden çok yüksek topuklu ayakkabı giymemesi gerekiyor. Bunun da
bir öğrenme süreci var. Yavaş yavaş...


Çiçek buketi gibi koleksiyon

* Yeni koleksiyonunuzda neler var?

Bunun en romantik koleksiyonum olduğunu söyleyebilirim. Adı Rosea Vulgaris. Çok davetkar geliyor kulağa. Bütün modellerin adı da Latince çiçek isimlerinden geliyor. Ayakkabılar yan yana gelince çiçek buketi gibi görünüyor, renkler de çok çiçeksi. Bu sezon favori ayakkabı modelim ise kesinlikle ayağımdakiler, çok giyiyorum bu aralar.

* Bu koleksiyonu hazırlarken âşık mıydınız?
O zaman değildim (gülüyor). Sanırım tek düşündüğüm sadece romantizmdi ve tatlı düşlere dalıyordum. Hayal kurmak en iyi ilham kaynağımdır.