Cumartesi 'Başarımın tesadüf olmadığını kanıtladım'

'Başarımın tesadüf olmadığını kanıtladım'

29.09.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

“Altın avcısı” milli tekvandocu İrem Yaman, ”Esas kötü olan başarısızlık değil; hayallerimize sınır koymak, yapamazsın diyenlere inanmak ve sahip olduğumuz gücü asla keşfedememek” diyor.

Başarımın tesadüf olmadığını kanıtladım

Milli tekvandocu İrem Yaman, soyadını hakkını vererek taşıyanlardan. “Altın avcısı” olarak anılması boşuna değil: 23 yaşındaki sporcu, Dünya ve Avrupa şampiyonlukları da dahil, şimdiden 30 altın madalya toplamış durumda. Bu yıl katıldığı 8 uluslararası turnuvanın tamamından altın madalya ile döndü. Rusya’nın ardından geçen hafta Tayvan’da düzenlenen Grand Prix müsabakalarında da avcılığını gösterdi ve üst üste iki Grand Prix altın madalyası kazanan ilk Türk tekvandocu oldu. Başarısının sırrını özgüven, cesaret ve adanmışlıkla açıklayan Yaman, “Sporda başarının cinsiyetten bağımsız olduğunu deneyimlediğinizde, hayatta da hiçbir bariyere takılmıyorsunuz” diyor.

Haberin Devamı

- Üst üste iki Grand Prix’den altın madalyayla dönerek Türkiye spor tarihinde bir ilke imza attınız. Neler hissettiriyor böyle bir başarı?

Hissettiğim şeyin tam karşılığı olan kelime huzur. Emeğimin karşılığını almanın, başarımın tesadüf olmadığını kanıtlamanın ve bana güvenenleri hayal kırıklığına uğratmamanın huzuru. Tekvandoya başladığım ilk günden itibaren uluslararası bir turnuvada altın madalya kazanmayı hayal ediyordum, bu hayalime tam 10 yıl sonra ulaştım. Çok zor bir dönemdi, çok üzüldüm, kendimi çok sorguladım, defalarca pes etme noktasına geldim ama yılmadım. Başarıyı elde etmenin bu kadar zor olduğunu bilen biri olarak, şunu söylemeliyim ki; başarıyı sürdürmek elde etmekten daha zor. O nedenle, ilk altın madalyalarımda çılgınca bir mutluluk yaşarken, artık gurur, huzur gibi duyguları daha çok hisseder oldum. Tayvan’da kazandığım altın, Türk spor tarihindeki değeri kadar, benim Olimpiyat favoriliğimi sürdürmem, rakiplerime gözdağı verebilmem için de çok önemliydi.

Başarımın tesadüf olmadığını kanıtladım

Haberin Devamı

- Tekvandoya yönelmenizde ailenizin ağırlıklı etkisi olmuş...

Doğduğumda babam profesyonel tekvando kariyerini sonlandırmış, hakemlik yapıyordu. Annem, ablamı ve beni gizlice bir tekvando kursuna kaydettirdi. Babam durumu öğrenince hakemliği bıraktı ve antrenörlüğümüzü yapmaya başladı. Ablam devam etmedi. Ben ise bırakmayı hiç düşünmedim. O günden beri de babamla çalışıyoruz. Annem de ben altın madalya aldıkça ekran karşısında mutluluk gözyaşları döküyor.

- Sizce başarıya ulaşmada babanızın size aşıladığı en önemli özellik ne oldu?

Babam hep “Adanmışlık olmadan başarı kalıcı olmaz” der. Bu nasihatla büyüdüğüm için, kendimi yeterince adadığımı hissediyorsam ve elimden geleni yaptığıma inanıyorsam, altının geleceğinden şüphe duymuyorum.

- Siz özel olarak bu spor dalının en çok nesini seviyorsunuz?

Kariyerimin bir döneminde kick boks da yaptım hatta Avrupa ve Dünya Şampiyonası’nda dereceler elde ettim ama tekvandoya geri döndüm çünkü tekvandonun felsefesini daha çok sevdiğimi fark ettim. Tekvandonun ilk kuralı saygıdır. Beden kadar ruhu da eğiten bir spordur. Ve aşırı disiplin, konsantrasyon ve psikolojik güç gerektirir. Elbette tekvandonun olimpik bir spor olması ve çocukluğumdan beri en büyük hayalimin olimpiyat madalyası kazanmak olmasının da payı büyük.

Haberin Devamı

- Hazırlık sürecinde sizi en çok ne motive ediyor?

Senede 10-11 tane uluslararası turnuvaya katılıyorum, yani neredeyse her ay bir tane. Bu da yılın 350 gününü Konya’da milli takım kampında hazırlık yaparak geçirmeme neden oluyor. Kamptayken günde iki defa tekvando antrenmanı, gün aşırı fitness antrenmanı yapıyorum. Çok sıkı diyette oluyorum. Bir yandan da okulumu aksatmamaya çalışıyorum. Yani aşırı disiplinli bir hayat sürdürmek zorundayım. Tüm bunların üstesinden gelirken beni en çok motive eden şey, altın madalyanın hayali ve sevdiklerimin kayıtsız şartsız desteği oluyor.

- “Gold Hunter” olarak anılıyorsunuz, başarı odaklısınız. Başarısızlık ne ifade ediyor sizin için?

Başarısız olmaktan korkmayın, korkarsanız gelir sizi bulur. Aksine başarısızlıkları başarıya giden yolda birer tecrübe olarak görmek lazım. Başarısız olmak kötü değil, bir kere her şeyden önce denemeye cesaret ettiğinizi gösterir. Esas kötü olan, hayallerimize sınır koymak, yapamazsın diyenlere inanmak ve sahip olduğumuz gücü asla keşfedememek.

Haberin Devamı

- Bir kadının profesyonel sporcu olmasının saha dışındaki avantajları neler sizce?

Sporda başarının cinsiyetten bağımsız olduğunu deneyimlediğinizde, hayatta da hiçbir bariyere takılmıyorsunuz. Erkek sporu olarak algılanan bir branşta bir kadın olarak başarılı olduğunuzda da, hayatın herhangi bir alanında karşınıza çıkacak önyargıları kırmanın hiç de zor olmadığını anlıyorsunuz. Yani özgürleşiyorsunuz. Elbette özgüvenli bir birey olmanız kadar, disiplinli bir hayat yaşamanız da fiziksel ve mental olarak sürekli zinde kalmanızı sağlıyor.

“Favoriyim dediğim an kaybettiğim andır”

Başarımın tesadüf olmadığını kanıtladım

- Önceki röportajlarınızda iki Grand Prix hedefinizden bahsediyordunuz, ona ulaştınız. Sırada ne var?

Bu sene içindeki en büyük hedefim; aralık ayında tekvando tarihinde ikincisi düzenlenecek olan Grand Slam turnuvasından altın madalya ile dönmek. Grand Slam dünyanın en iyi 12 sporcusunun davet edildiği, çok prestijli bir turnuva. Olimpiyatların provası olarak gösteriliyor. Geçen sene ilki Çin’de düzenlendi, turnuva tarihinin ilk şampiyonu benim. Bu sene ünvanımı korumak için gideceğim, üst üste iki şampiyonluk harika olur! Öncesinde, bu yıl içinde iki Grand Prix turnuvası daha var. Onlardan da altın madalya alabilirsem, seneyi 11’de 11 yaparak kapatmış olacağım ki, bu da egale edilmesi oldukça zor bir rekor olacak.

Haberin Devamı

- 2020 Olimpiyatları’nda altın madalya favorisi olarak gösteriliyorsunuz, siz de kendinizi favori görüyor musunuz?

Hedefim, 2020’de Tokyo’dan altın madalya ile dönmek ve olimpiyatlarda tekvando branşında altın madalya kazanan ilk Türk kadın sporcu olarak spor tarihine geçmek. Büyüyünce ne olacaksın sorusuna “Olimpiyatlarda altın madalya alacağım” cevabı veren bir çocuktum ben. Ama kendini favori görüyor musun sorusuna “Evet” dediğim an, madalyayı kaybettiğim andır. O madalyayı kazandığım ana kadar kendimi asla favori olarak görmeyeceğim.

Yazarlar