Cumartesi Bayıldım ben bu yıla

Bayıldım ben bu yıla

14.01.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yoksa "hassas ruhlu ve kırılgan bir genç hanım" mıyım?

Bayıldım ben bu yıla

tubakyol@yahoo.com Çocukken hep bayılmak isterdim. Filmlerde, kitaplarda falan olan bir şeydi. "Zarif bir şekilde yere yığılan hassas ruhlu, kırılgan genç kadınlar..." Çok havalı değil mi? Ben bayıldım. Bayağı bayıldım. 2008'in ilk gününde. Düşmüşüm. Hemen de ayılmışım. Ayıldım yani. Büyüyünce bayılmak o kadar da havalı gelmiyor insana. Geçen hafta da yazabilirdim bayıldığımı, yazamadım mesela. Önce bir anlayayım istedim. Dur bakalım bundan sonra ne olacak, zırt pırt ayılıp bayılacak mıyım; ay ne fena.Benim "hassas ruhlu ve kırılgan" olduğuma kim inanır? Üstelik zarif bir şekilde düştüğümden de hiç emin değilim!Olay şöyle gelişti: Kendimi tuhaf hissettim. Oturuyordum, kalktım. Banyoya gidiyordum, banyo kapısında gözlerim karardı. Duvara döndüm, iki elimi duvara yasladım, öyle manasız bir pozisyonda duruyordum. Komik görünüyor olmalıyım, sevgilim gülerek "Ne yapıyorsun orada?" dedi. "Kötüyüm" dedim. Ve...Bana sorarsanız bayılacağım yoktu. Sevgilimi görünce, nasılsa yardım geldi diye kendimi bırakmış olmalıyım. Pat!Acayip panik olmuş tabii çocuk. O öyle bayılsa, ben de herhalde yanına düşer bayılırım. Neyse o bayılmamış. Ben de zaten hemen ayılmışım. Hah, yardım geldi; pat! Ayıldım yani.Nasıl da iyi ayıldım. Nasıl mutlu. Nasıl dinç. Şu hayatta beni en iyi tarif eden kelimelerden biri "bayık"tır. Bu yüzden kime "Ben bayıldım" desem, ilk anda anlamıyor, her zamanki bayıklığımdan bahsediyorum zannediyor. "Dinç" yani, benim şahsen bünyemde idrak ettiğim bir sözcük olmamıştı hiç. Ta ki bayılıp ayılana kadar. Dinç yetmez hatta ayıldığım andaki halimi tarife. Şöyle söyleyeyim: Dipdinç!Sevgilim durdurmasa, zıplayarak kalkabilir, seksek oynamaya başlayabilirdim. Sevgilim durdurunca şaşırdım, "Bir yerimi mi çarptım?" dedim. Yo, hiçbir yerim ağrımıyor. Heeey, yoksa zarif bir şekilde mi düştüm?"Hastaneye gidelim" dedi sevgilim. Onu çok korkuttuğumu fark ettim ama elimde değil, kikirdiyorum. "Tuhaf bir şey var" dedim. Zaten bayılmışım; bakalım bunun üstüne ne gibi bir tuhaflık yumurtlayacağım?"Hastaneye gitmeye üşenmiyorum" dedim. Sevgilim bile güldü. Dinç... Yok, dipdinç Oksijen mi azalıyor, kan mı gelmiyor ne, öyle bir tehlike sinyali almış beynim, korunmak için beni bayıltmış.Buna galiba "senkop" deniyormuş.Benim teorime göre bayılma sebebim ev kadınlığı hevesim. Yılbaşı yemeklerini ben pişirmeye karar vermiştim. Bu havadis tabii kimseyi memnun etmedi. Başka bir zaman olsa, "Yazık heves etti kız" denir. Ama yılbaşı gecesi? Benim yemek yapacağımı duyan, düşünceli bir şekilde "hım"ladı. Ben de gıcık oldum. Biraz da panik oldum. Kahvaltı bile etmeden mutfağa girdim. Ne zaman yemek yapsam, koku ve buharla doyuyorum, sonra bir şey yiyemiyorum. Yine yiyemedim. Açlık, yorgunluk, e biraz da içki; ertesi gün yine yiyemedim, yine biraz içki...Bayıldım.Bu budur. Bayılma mevzuunu daha fazla deşmemeye karar verdim. Mekanizmayı öğrenirsem, ha bire kendimi dinlemeye başlarım. Zart oksijen azalıyor, zurt kan dolaşımım yavaşlıyor diye feyk endişelerle, yerli yersiz bayılmayayım... Gerçi bünyeyi ayda bir bayılmaya ayar etsem, şu dipdinçlik hadisesini daha sık tatsam da demiyor değilim. Enteresan bir tecrübeydi. Aktif, dinamik, heyecanlı insanlar kendilerini hep, benim ayıldıktan sonra hissettiğim gibi mi hissediyorlar? Vaaay, iyiymiş... Enerji reçetesi: Ayda bir senkop Bilgisayarları kapatıp açarlar ya... Kapatıp açılan bilgisayar gerçekten kendini toparlar mı? Beynim de beni bayıltarak bünyemi "restart" etmiş olabilir mi?Bu şahane enerjiyi İstanbul'da harcamayayım bari. Haftaya da manik olur muyum bilemiyorum ama, depresyonda olmayacağıma eminim; tatildeyim! manik depresif köşe