Cumartesi Bayülgen ve Ergenin genleri

Bayülgen ve Ergenin genleri

02.04.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Bayülgen ve  Ergenin genleri

Program başladı, Gülben bir cin... İlgilendiği tek şey, harfi bulayım, puanlarım yükselsin, hediyeyi alayım. Okan ise her zamanki muhteşem üslubuyla, harfi bilse bile, yanlışını söylüyor ki sıra Gülbenden fırsat kalmayan Taşkın kardeşimize geçsin. Ve siz bu hengameyi izlerken şunu düşünüyorsunuz: Başarıya giden yol böylesi hırslı bir kişilik mi gerektirir? Değil ise Okan neden bu kadar başarılı? Bu arada arkadaşlar, bir şey daha fark ediyorum. Bu sanatçıların bazıları, resmen kendilerini bizlere Tanrının bir ihsanı, bir lütfu olarak görüyorlar. Söz konusu Okan, M. Ali gibileri ise tüm kalbimle katılırım tabii de, ya diğer binlercesi... Öf kafamı yoramayacağım. Kendi aralarında ikiye ayrılsınlar işte: Vizyonu buna müsait olanlar ve olmayanlar. Mehmet Ali Erbil nereye ben oraya. Peşinde ekran ekran geziyorum ve çok da eğleniyorum. Geçen gün "Çarkıfelek"te, Erbilin konukları Taşkın Sabah, Okan Bayülgen ve Gülben Ergendi. Adları "gen"le biten iki ünlümüz, oraya sırf kafiye oluştursunlar diye mi yan yana konuldu, yoksa "kızımızın güzelliği annesine, zekası babasına" mantığı ile mi bu kombinasyon oluşturuldu pek anlayamadım. Ama ikisinin arasındaki diyaloğa bayıldım. Yine dönelim "Çarkıfelek"teki Gülbene. Tabii yanılmıyoruz, beklediğimiz gibi tüm soruları biliyor ve puanları kapıyor. Mehmet Ali ile eşya seçmeye çıkıyorlar. M. Ali diyor ki, "Bu annene, bu yardımcılarına, bu sana..." Okanla içimizden dua ediyoruz. "Hayır onlara ben alırım, bunları salondaki izleyiciler için seçiyorum" desin ama o demiyor, ben ekran karşısında yerin dibine batıyorum utancımdan. Okana bakıyorum, Gülbene daha yakın olduğu için dayanamıyor, kızın elinden hediyeleri kapıp izleyicilere dağıtıyor. Okana çok kızıyorum, "Niçin biraz sabredemedi, sanatçımızı orada mahcup etti" diye. Olan oluyor, Gülben bu mahcubiyeti daha fazla taşıyamıyor ve koşarak -pardon uçarak- şarkısını söylemeye gidiyor.O şarkısını söyleyedursun, az önce Gülbenin yardımcı hikayesine kafayı öyle bir takmışım ki, aklım yıllar önce yaşadığım bir başka "yardımcı" vakasına gidiyor. Hemen belirteyim, iki olayın kahramanlarını asla kıyaslamıyorum. Çünkü anlatacağım bir hırsızlık hadisesi. Olay Maslak Pabetland alışveriş merkezinde geçiyor. Bir gün bir arkadaşımla gitmeye karar veriyoruz. Yan apartmanda oturan bir hanım da bizimle gelmek istiyor. Çok zengin ve ünlü bir ailenin gelini olduğunu biliyorum o kadar. Üzerinde mantosu, eline de küçük bir cüzdan almış, takılıyor peşimize. Mağazada arkadaşım ve ben deli danalar gibi alışverişimizi yapıyoruz. Ama bu yan komşu sadece dolanıyor. Bir ara "Ver paketlerinin bir kısmını, ben taşıyayım" diyor (Allahtan vermemişim). Bir süre sonra gitmeye karar veriyor, paraları ödüyor ve kapıdan çıkıyoruz. Hayır çıkamıyoruz çünkü alarm zilleri çalmaya başlıyor. Nereden çıktıysa 10 tane güvenlikçi sarıyor etrafımızı. Herkes durup bizi izliyor. Elimizdeki torbaları alıp bizi yeniden geçiriyorlar kapıdan. Bakıyoruz bizim zengin komşu ortalıkta yok. Neyse, yukarı kata kaçmış, getiriyorlar. Mantosunun içinden bir-iki gömlek çıkıyor poşetleriyle. Garson boy. Yani kendi bedenine olmayacak gömlekler. Sonra itiraf ediyor, "yanında çalışan 15 yaşındaki köylü kız giysin" diye almış.Oysa istese mağazayı satın alabilirdi bu hanım. Sakın kleptomani demeyin. Hatta sıradan bir hırsızlık bile değildi. Bir insanın kendi nefsi için kolayca harcayabildiği o değerli parasını, başkası için feda edemeyecek kadar sevmesiydi. O kadar...Anlattığım bu örneğin, Gülben Ergenle hiçbir ilgisi yoktur. Olamaz da. Bana garip gelen mülkiyet telaşının dışında, sanatçımız bu konularda son derece sağlam biridir. Eski olayı bana hatırlatan ise "sadece ve sadece" her ikisinde de geçen "yardımcılar" sözcüğüdür. Bir de bu yardımcılar için göze alınacak fedakarlıklar... nNot: Ben biliyorum, siz şimdi Pabetland olayının sonunu da merak edersiniz. Kadının fotoğraflarını çekmek için aşağı götürdüler. Yufka yürekli arkadaşım, benim torpil yapmamı ve onu bu rezillikten kurtarmamı önerdi. Şiddetle reddettim. Ve dedim ki, "Koynunda sevgilisi ile yakalansaydı, kocasına O adam benim sevgilimdi derdim. Ama böyle şeylerde ben yokum." Yazara e-mail İzlerken yerin dibine girdim