Cumartesi “Birini sevmek için ısrarcı olmalı”

“Birini sevmek için ısrarcı olmalı”

01.04.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

“Aşk ve Gurur” dizisinin başrollerinden Damla Sönmez: “Bir insanı tanımak ve sevmek için ısrarcı olmalı. Ama değiştirmek için değil, kabul etmek için... Kabulden geçiyor pek çok şeyin yolu. Kendini tanımak ve birini tanımaya, sevmeye karar vermek önemli”

“Birini sevmek için ısrarcı olmalı”

how TV’de yayınlanan “Aşk ve Gurur” dizisinin Zeynep’i olarak ekranda Damla Sönmez. Konservatuvardan arkadaşı Alper Saldıran ve “Hep çalışmak istiyorduk” dediği Mert Fırat’la birlikte rol aldığı dizideki enerjiden çok memnun. Bir taraftan da dört oyuncu birlikte kurdukları yeni tiyatro Hemzemin’in heyecanını yaşıyor.

Haberin Devamı

Deneysel yemekler yapmayı seviyor; ara ara piyano başına oturup, melodiler uyduruyor... Önümüzdeki sezonda da onu “Taksim Hold’Em” ve “Ayla” filmleriyle beyazperdede izleyeceğiz.

- Oyunculuk erken yaşta çelmiş aklınızı.

Başka hiçbir meslek yapmak istemedim. Galiba biraz her meslekten yapıyor olmak için de oyunculuğu seçiyoruz. Çalışan bir annenin büyüttüğü bir kızım. Hafta sonu birlikte geçireceğimiz zamanı beni tiyatrolara götürmek için kullandı hep. İlkokulda Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin kurslarına başladım. Sonra St. Joseph’in tiyatro kolundaydım hep. Üniversitede de Paris Sorbonne’dan kabulüm geldi. Orası daha teorik, dramaturji üzerine bir bölüm, o yüzden bir sene kaldıktan sonra döndüm. Yeditepe Üniversitesi’nde okudum. Londra’da, New York’ta çalışmalar yaptım, sürekli geliştirmeye çalışıyorum kendimi.

Haberin Devamı

- “Aşk ve Gurur” bir dünya klasiği, nasıl bir yorum sunuyor seyirciye dizi hali?

Jane Austen’ın çok özgür, kendi adına karar alabilen kadın karakterleri var romanlarında. Romanından ne yönüyle uyarlanmıştır bu dizi derseniz, söyleyeceğim ilk şey karakter özellikleri olarak olur. “Mr. Darcy ve Elizabeth’i 21. yüzyılda İstanbul’a koysaydık, bu kadın evlilik yoluyla toplumda yer alacak bir kadın değil de mesleğini eline almış biri; Mr. Darcy de belirli önyargıları olan ama daha yüksek sınıfa mensup olsaydı nasıl olurdu?” gibi bir soruyla yola çıkılmış bir iş. Sınıf yok deniliyor artık ama bence sınıflar içinde yaşıyoruz, hatta en şiddetli şekilde gördüğümüz dönemlerden biri...

- Set ortamınız nasıl?

Kamera arkası önceden birlikte çalışmış bir ekip, herkes birbirinin temposuna alışkın. Cast’ta da ya herkes birbirinin sınıf arkadaşı ya da birlikte çalışmış, çalışmayı istemiş insanlar. Bir araya gelip bir proje yapalım deseydik bu kadar olurdu diyoruz.

- Yeni kurduğunuz tiyatronun oyunu, dizideki partneriniz Mert Fırat’ın kurucularından olduğu Das Das’ta olacak.

Mert Fırat, Didem Balçın, Harun Tekin, Muzaffer Yıldırım ve Koray Candemir Das Das’ı açarken biz de Hemzemin diye bir tiyatro kurduk. Kolektif bir yapı; Ushan Çakır, Süreyya Güzel, Ahmet Rıfat Şungar ve ben varız. Mekan ararken Mert Das Das’ı anlatıp bizde prömiyer yapın dedi. İki doğum bir arada oldu yani. İkimize de “Aşk ve Gurur” gelince ekipler entegre olmuş oldu.

Haberin Devamı

- Zeynep’in kalbini çarptıran aşk oluyor. Sizin mutlu uyanmanızı sağlayan nedir?

Bizim işimiz oyun oynamak; bir oyun kuruyoruz, sen şusun ben buyum diyoruz. Bir çocuğu herhalde yataktan en mutlu kaldıracak şey oyun oynamak, parka gitmektir. O yüzden kafa yorduğum, eğlenebildiğim bir proje varsa çok daha hızlı akıyor zaman. Bir de doğa çarptırıyor kalbimi. Bir yerde bir arazi alıp yavaş yavaş çitle çevirmek, prefabrike ev yaptırmak, toprağa dokunmak istiyorum.

- Planlı mı spontane mi ilerlersiniz?

Liseden beri ajandayla geziyorum, kütüphanemde 2004’ten 2017’ye kadar ajandalarım var. Kağıt kalem insanıyım, telefonlardaki ajandalara da alışamadım bir türlü. Planlı olmaya çalışıyorum ama pratikte hep öyle olmuyor. John Lennon’ın dediği gibi “Hayat siz planlar yaparken sizin başınıza gelenlerdir”. Benim mantığım, planla ama yolda karşılaştıklarını da kabul et...

Haberin Devamı

“Hayalim seramik atölyesi”

“Birini sevmek için ısrarcı olmalı”

- Rahatlamak için neler yaparsınız?

Bir gün bir seramik atölyesi açmayı çok istiyorum. Ders de aldım. Bir de deli gibi puzzle yaparım. En yoğun dönemleri, birçok yas sürecini puzzle’la geçirmişliğim var.

- En son “Parçacıklar”da oynadınız. Tiyatro olmazsa olmazınız mı?

Tiyatro nefes alma alanı hakikaten. Oyuna hazırlanırken size çok büyük bir özgürlük sunuluyor. Esas oyun alanım, parkım o. İki saat içinde sizinle birlikte 200 kişiyi o ana ortak ederek sahnede bir şey yaratmak çok büyülü bir durum. Her şey gerçek sahnede, hatanız da, iyi yaptıklarınız da. “Settesin, bir de tiyatro yapıyorsun” diyorlar. O iki saatlik tiyatro benim beslenme saatim gibi, yaptıkça enerjinizi yükseltiyor tiyatro.

- Erkek arkadaşınız Ushan Çakır’la dizileriniz aynı gün. Rakip olmak nasıl?

Şakasını yapıyoruz biz de. Kumanda savaşları başlayacak, ben onun dizisini izleyeceğim, o benimkini izleyecek herhalde.

Haberin Devamı

“İnşallah 80 yaşında da sahnede olurum”

“Birini sevmek için ısrarcı olmalı”

- “Bi Parça Plastik”te oyuncu değil proje koordinatörüsünüz.

Evet kolektif bir ekip olduk. Birlikte üretelim, yaratalım diye bir araya geldik. Herkes her işin ucundan tutuyor. Bu sefer prodüksiyon kısmındayım bir sonraki projemizde belki ben oynayacağım, diğer işleri yine hep beraber yapacağız. Ortak hareket edilen bir ekip olduk.

- Birçok ödülünüz var genç yaşınızda. Kendinize koyduğunuz hedefler neler?

En doğal, en gerçek şeyler siz amatör ruhla kaldığınızda çıkıyor. Çok gurur verici ödüller tabii ama ödül hedeflemek şirketin dönem sonu şu miktar kâr bekliyoruz demesi gibi geliyor. İnşallah 80 yaşında da hem beyazperdede hem sahnede oynuyor olurum.

“Artık emek vermiyoruz ilişkilere”

- Siz aşkı nasıl görüyorsunuz?


Hayatınızda bir durumla ilgili başka olmak istediğiniz hiçbir yer yoksa o aşk bence. Artık hiç emek harcamıyoruz ilişkilerimize. “Bana uygun değil” deyip devam ediyoruz. Sadece ikili ilişkilerde değil birçok konuda da bir şeyi/insanı tanımak, sevmek için ısrarcı olmalı. Ama değiştirmek için değil, kabul etmek için ısrarcı olmalı. Kabulden geçiyor galiba pek çok şeyin yolu. Kendini tanımak ve birini tanımaya, sevmeye karar vermek önemli. İki kişi bir masaya oturuyorsunuz ve birbirinize yemekler pişireceksiniz. “Ben makarnadan hiç hoşlanmıyorum, bana pilav pişir” deme lüksünüz yok. Ben o makarnaya alışabiliyor muyum, bununla kendimi iyi hissedebiliyor muyum diyebilirsiniz. Ya yaptığı yemeklere alışacaksınız ya da alışamayacağınız durumda oradan kalkacaksınız.