Cumartesi "Biz mi çağırdık?"

"Biz mi çağırdık?"

28.01.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Biz mi çağırdık

Şikayetimiz var! Geçen hafta sonu Balans Music&Performance Hall'daki Duman konserine gittik. Kalabalık olacağını tahmin ediyorduk ancak mekanın kapasitesinin birkaç katının üzerinde bilet satacağını düşünmemiştik. Bir yangın çıksa hepimizin yanıp kül olacağını konuşurken havasızlık, sigara dumanı ve itiş kakış yüzünden düşüp bayıldım. Aşağı inmek hiç de kolay olmadı. Kalabalık yüzünden 15 dakika süren aşağı iniş maceramız sırasında birkaç kez daha bayıldım. Mekanın işletmesi bu gibi durumlar için bir doktor bulundurmadığı gibi "Niçin bu kadar insan aldınız içeriye?" sorularımızı da "Biz mi çağırdık ki!" diye yanıtladı! Mekanın işletmecisi olduğu iddia edilen bir şahıs, kendi aldığı alkolün etkisiyle bize de "sarhoş muhabbeti" yaptı ve Balans'ın ne kadar önemli bir kulüp olduğundan, polisle ilişkilerinin ne denli iyi olduğundan dem vurdu. Kapıda duran görevli kadının bize bağırmasını ise hatırlamak bile istemiyorum. Bu sırada kapıda hâlâ bilet satılıyordu! Bizim gibi bayılanlar, arkadaşını kaybedenler, fenalaşanlar, bu rezaletle ilgili konuşmak için bir "yetkili" isteyenler... İçeride yangın çıkışı olmadığını fark eden bir mimar, mekana dava açacağını söyleyince durumun vahametini anladım. Böyle bir durumda Balans işletmesi herhalde "Biz mi çağırdık bu insanları buraya?" diyerek kendisini savunacaktı. Uzun bir süre sonra Mecidiyeköy Profilo alışveriş merkezinde sinemaya gittim. Bileti alıp salona girdikten sonra neden uzun süredir burada film izlemediğimi de hatırladım. "Organize İşler" filmiydi. 18.40'ta başlaması gerekiyordu. Önce reklamlar girdi. Saat 19.10'a kadar devam etti. Sonra bir 10-15 dakika da fragmanlar... 19.20 civarında film başladı. Benim bildiğim seans vaktinden 5-10 dakika önce salona girilir, o sırada da reklamlar oynatılır. Söz verdiğin saatte filmi başlatmak zorundasın. Kimsenin kimseyi 50 dakika karanlık bir salonda bekletmeye hakkı yok. 50 dakikada yapabileceklerinizi düşündüğünüzde... Açtım, yemek yerdim. Alışveriş... Dışarıda bir arkadaşla buluşma... İşyerinde bir işi daha halletme... Bir diziyi baştan sona izleme...Bu arada sinir krizleri içinde seyrettiğim ilk yarıdan sonra verilen 10 dakika ara bitince salona girildi. Ve evet, ikinci yarı başlamadan önce de 15 dakika reklam filmi oynatıldı. Kendi kendime isyan ettim. Başımı çevirdim, gözlerimi kapattım ve hiçbir reklamı izlemedim. İki saatlik filme bir saatlik reklam "Larousse Gastronomique"ten ŞİKAYETİMİZ VAR. Hem İngilizce ve Fransızca baskısından hem de yeni çıkan Türkçesinden. Bu ansiklopedinin bin bir yararından söz edilebilir ve yemekle ilgilenen herkese de hararetle tavsiye edilebilir. Ama, "ama"larının sayısı da oldukça kabarık. Her üç baskısındaki farklı hatalar hazmedilir gibi değil. Arak Ortadoğu'da içilen Yunanistan'da da "raki" olarak anılan bir içki olarak geçiyor İngilizce baskısında. Türkçe baskısında ise Türklerin ordövr olarak soğuk yediği, zeytinyağı ile yapılan kuzu etli dolmalar mı istersiniz yoksa "jöle halinde koyun paçası" mı? Türklerin en çok sevdiği balıklar arasında "çoğu zaman buğulaması yapılan, patlıcanlı ve ballı sosla sunulan yılan balığı" varmış. Aynı Türkler günde ortalama 10 bardak kahve içermiş. Biz bu Türklerle pek tanışmıyoruz! Bu Türklerle tanışmıyoruz! Cumartesi günü bir şeyler atıştırmak için Şaşkınbakkal'daki Kızılkayalar'a girdik. Her zamanki gibi kalabalıktı, masalar dolup dolup boşalıyordu. Siparişimizi verdik. O sırada karşımıza iki kadın gelip oturdu ve hemen sigara yaktılar. Birçok mekanda olduğu gibi fast food tarzı çalışan küçücük bir yer, kalabalık ve yüzünüze üflenen sigara dumanı... Kalkıp siparişimizi iptal ettirdik. Garsona burada sigara içilmemesi gerektiğini söylediğimizde bir şey yapamayacaklarını belirtti. Seçimini uygun olmayan bir ortamda sigara içen müşterilerinden yana yapan bu işletme gözümüzden düştü. Burada bir daha hamburger yiyeceğimizi sanmıyorum. Sigara içenler tercih ediliyor Caddebostan Kültür Merkezi'nde sinemaya gidenlerin merkezin içinde oturup bir şeyler yiyip içebilecekleri şimdilik tek yer Hayal Kahvesi. Hani şu yılların Hayal Kahvesi... Şık, kendi çapında lüks, fiyatları pek de ucuz olmayan Hayal Kahvesi. Biralarımız şişe yanında bardakla geldi. Bardağım sıcaktı, soğuk bardak istedim, "Bunu da herhalde en iyi sizin bilmeniz lazım" dedim. Sanırım aynı bardak geri geldi. Bu sefer su içindeydi. Sağ olsun, garson bey ya soğuk suya tutarak ya da içinde buz gezdirerek işi halletmişti. Böylece 10 YTL verdiğim birayı sulu bir şekilde içtim. Yıllardır bira satan bir kuruma sesleniyorum: Soğuk bira, soğuk bardakla servis edilir. Sulu bardakta bira Güzel şeyler neden devam etmez ki? Sakıp Sabancı Müzesi'nde Toyota Yaris Cts Konserleri sona eriyor bu hafta. Konser üstü Picasso sergisi, onun da üstüne Changa'da keyifli bir yemek (bu biraz tuzlu). Bundan da güzel bir cumartesi nasıl olur ki? Acayip de rağbet görüyordu konserler. Neden devam etmiyor ki? ŞİKAYETİMİZ BU. Konserler devam etsin