Cumartesi “Bu noktaya gelmem sürpriz olmadı”

“Bu noktaya gelmem sürpriz olmadı”

14.10.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

“Fazilet Hanım ve Kızları”nın Ece Egemen’i Afra Saraçoğlu şu anki konumu için “Sürpriz olmadı” diyor: “Hedefimdi ve ulaşacağımı hissediyordum. İçimde bir his, bir inanç vardı bu noktaya geleceğime dair. Daha iyisi olacağına da inanıyorum”

“Bu noktaya gelmem  sürpriz olmadı”

Star TV’de yayınlanan “Fazilet Hanım ve Kızları” dizisinin Ece’si bu sezon büyük bir dönüşüm yaşadı. Mahallenin “vur ensesine al ekmeğini” diye tabir edilebilecek, masum kızı Ece Çamkıran’ı gitti; yalının sahibi Hazım Bey’le evlenip yalının hanımı olan Ece Egemen geliverdi ekranlara... Ece’ye hayat veren Afra Saraçoğlu’yla bir araya geldik. “Uzun zamandır tutkum” dediği oyunculukla ilgili hayalleri çok... Bir aksiyon projesinde yer almayı, tiyatro ve sinema projelerinde var olmayı, oyunculuk yaparak yaşlanmayı istiyor. Hedeflerini gerçekleştirmeye kararlı, azimli bir genç oyuncu buldum karşımda...

Haberin Devamı

Sizin hayatınızda da Ece’yle paralellikler varmış, oyuncu seçmelerine gidiyormuşsunuz. Hatta anneniz ulaşmış Özcan Deniz’e...

Çocukluğumdan beri bir hayaldi benim için oyunculuk. İlkokul arkadaşlarımın hakkımda düşündüklerini yazdıkları bir yazı okudum geçen; benim için esprili, taklitçi bir kız demişler. Hayatım boyunca öyleydim. Küçükken karakterler yaratıyor, senaryolar yazıp iki farklı karakter olup oynuyordum. Eskişehir’de üniversiteye başladığım ilk yılımda annem Özcan Deniz’le iletişime geçmiş benim için, oyuncu olma isteğimle ilgili. Çok sever, işlerini takip ederdi. Ben istemesem asla öyle bir şey yapmazdı, benim çok büyük tutkumdu, annem de bana destek çıktı. O sırada da “İkinci Şans” filminin seçmeleri yapılıyormuş. O güne kadar çok gelmiştim İstanbul’a seçmelere. Ama biraz da küçük gözüktüğüm için istenen o feminen rollere olmuyordum bir türlü. “İkinci Şans”ın audition’ına gittim, tam bana uygun bir roldü ve oldu. Kesinlikle kadere inanıyorum, hiçbir şey tesadüf değil bence.

Haberin Devamı

“Kırılma noktam dedemin vefatı oldu”

Ezik, sessiz mahalle kızını gömüp küllerinden Ece Egemen olarak doğdu karakteriniz. Siz sevdiniz mi yeni Ece’yi?

Oynaması çok zevkli. Ece’nin dönüşümü bir günde olmuş bir şey değil, o kadar çok geçmişi var ki… Hiçbir dayanağı yok, yalnız, hamile… Annesinden, ablasından yardım istiyor, olmuyor. Yasin zaten gururunda…Sadece hatırlanmak, önemsenmek istiyor. En son doğumgününü de kimse hatırlanmayınca onun kırılma noktası oluyor. Daha çok Ece Egemen’i sevdim diyebilirim. Ama iki karakterle de empati yapıyor, ikisini de çok iyi anlıyorum.

Sizin de Ece gibi hayatınızda bir kırılma noktanız oldu mu?

Galiba iki sene önce dedem vefat ettiğinde çok büyük bir kırılma noktası yaşadım. Çünkü babasız büyüyen bir kız olduğum için annemle beraberdik ve başımızda bir erkek yoktu. Benim dayanağım dedemdi. Hatta bazı dönemler dedem benim saçlarımı taradı, bana kahvaltı hazırladı, okula götürdü... Bir erkek, bir abi, bir baba olarak çok yol gösteriyordu, arkamda duruyor, koruyup kolluyordu dedem. Onun vefatından sonra hem olgunlaştım
hem de hayatımda artık daha önemli, ciddi kararlar almaya başladım.

Haberin Devamı

“Ece’nin dönüşümünü iyi yansıttığımı düşünüyorum”

Yalıda Ece Egemen rüzgarı esmeye devam edecek gibi görünüyor. Ece’nin bu dönüşümüyle ilgili çekinceleriniz oldu mu?

Ece Egemen sinsi ve kurnaz değil, saf bir kız. Güçlü görünen ama çok güçlü olmayan biri. İçindeki kırılgan Ece’yi barındırıyor. Zaten karakteri dönüştürürken yönetmenimizle çok konuştuk. Bu kadar saf, iyi niyetliyken aniden Ece Egemen olması seyirciye itici gelebilir, “Nasıl bu kadar dönüşebilir?” diyebilirlerdi. Sevmezlerse diye bir çekincem oldu ama sebeplerini ve
o duygusal dönüşümleri de gösteriyoruz, ben de iyi yansıttığımı düşünüyorum. O yüzden sevdi
insanlar Ece’yi, empati yapabildiler.

“Bu noktaya gelmem  sürpriz olmadı”

Yorumlar nasıl?

Çok güzel yorumlar aldım. Genelde Aşk-ı Memnu’yla karşılaştırmışlar onlar komik; Ece Egemen’e yeni Bihter gibi demişler falan...

19 yaşındasınız, kariyerinizin başındasınız. Hedefleriniz neler?

Haberin Devamı

Önemli olan benim için 40-50 yaşından sonra da oyunculuk yapabilmek. Sürekli üstüne bir şeyler koyarak kendimi geliştirmek, hedeflerimi yüksek tutmak, daha donanımlı olmak benim için hedef. Yeniliklere açık olmak, kendimi yenilemek, sanatın diğer dallarında da bir şeyler yapmak istiyorum.

“Her şeyimi annemle ve defterimle paylaşıyorum”

Aşk peki?

Ben hiç aşık olmadım. Ama ne olursa olsun huzurdur aşk bence. “Sakın aşık olma, çok üzülürsün” falan diyorlar çevremden, bence de olacaksa da huzurlu olsun, özgürlük olsun…

Neler yapıyorsunuz kendinize ayırdığınız zamanda?

Müzikle besleniyorum. Sahnenin duygu yoğunluğu çok fazlaysa mesela duygusal şarkılar dinliyorum öncesinde. Eğlenceliyse sabah o modla uyanıp öyle müzikler dinliyorum. Müzik hayatımın her alanında var diyebilirim. Onun dışında hep bir anı defterim vardır. Düşündüklerimi, o gün beni etkileyenleri yazarım. Beni çok rahatlatıyor. Annemle kesin olarak her akşam günün değerlendirmesini yaparım. Aile benim için fikir almak, paylaşmaktır. Hem defterimle, hem annemle her şeyimi paylaşıyorum. Onun diziyle ilgili olumlu yorumları da beni çok motive ediyor.

Haberin Devamı

Futbola da meraklısınız, Fenerbahçelisiniz.

Evet, fanatik. Geçen derbi vardı; biletleri de almıştım ama setteydim, gidemedim çok üzüldüm. Annem Fenerbahçeli yaptı beni, küçüklükten gelen bir tutku. Maç izlerdim, kaybedince ağlardım. O derece hırslıydım. Maça çok gittim, bayağı tutkuluyum Fenerbahçe’ye.

“Bazen ‘Vay be’ diyorum, buraya kadar gelmem güzel bir şey”

Ünlü olma durumuna alıştınız mı?

Hayatımda bir şey değişmedi, hâlâ aynıyım. Sadece insanların biraz daha saygısı artıyor sanırım size. Tabii ki alışıyorsunuz insanların tepkilerinin değişmesine ama bazen “Vay be” diyorum. Bir, bir buçuk sene oldu. Oturup, dışarıdan bakıp kendimi değerlendiriyorum. Buraya kadar gelmem güzel bir şey, mutlu oluyorum bu konumda olduğum için.

Bekliyor muydunuz peki bu konumda olacağınızı, bir dizide oynayacağınıza?

Hep hayal ettim. Sürpriz olmadı. Hedefimdi ve ulaşacağımı hissediyordum. Çevremden de çok duyardım ama içimde bir his, bir inanç vardı bu noktaya geleceğime dair. Daha iyisi olacağına da inanıyorum.