Cumartesi "Bundan sonra Lady Macbeth'i oynayacağım"

"Bundan sonra Lady Macbeth'i oynayacağım"

17.03.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yeni oyunu "Tak Tak Takıntı"da takıntılı bir Ermeni kadını oynayan Ali Poyrazoğlu: "Kadın rolünü oynamak hoşuma gitti. Bütün kadın oyuncular; Yıldız Kenter, Gülriz Sururi, Derya Alabora, Ayten Gökçer korksunlar artık benden. Bundan sonra Lady Macbeth'i oynayacağım"

Bundan sonra Lady Macbethi oynayacağım

axcum011.jpg Ali Poyrazoğlu'nun tiyatrosunun 35'inci yılını kutlamak için seçtiği "Tak Tak Takıntı" oyununda üçü biraz önce saydıklarımdan, diğerleri de küfretme, her şeyi sayma ve laflarını iki kez tekrar etme takıntılarından mustarip altı hasta, geciken psikiyatrı beklemek üzere buluştukları muayenehanede iki saat geçiriyor. Poyrazoğlu'nun oynadığı rol sürekli evde elektriği, gazı, suyu açık unuttuğuna inanan, rüzgar sert esse bekaretinin bozulacağından korkan, geçkin yaşlarda bir Ermeni kadını: Madam Arşaluz. İlk perdede tek tek tanıdığımız karakterler, ikinci perdede gerçek yüzleriyle ortaya çıktıkça Arşaluz'un trajedisini de öğreniyoruz. Kuliste oyun öncesi ojelerini sürerken konuştuğumuz Poyrazoğlu, rolünü çok sevmiş. "İyi aktör, içindeki kadın oyuncuyu keşfeden aktördür" düsturundan yola çıkarak Türkiye'de ilk kez oynamaya karar verdiği Arşaluz ile tiyatromuzun kadın oyuncularına meydan okuyor. Kapıdan çıkarken ocağı 10 kere, ütüyü 20 kere kontrol eder misiniz? Yoldaki çizgilere basmamak için yolunuzu değiştirmek ya da her beş dakikada bir ellerinizi yıkamak gibi huylarınız var mı? Cevabınız "evet" ise siz de takıntılısınız. Benim dünyanın bazı kentlerinde uğurlu tiyatrolarım vardır. Bunlardan biri de Paris'teki Palais Royal. Orada "Toc Toc" diye bir oyun başladı. Bu isim "Tedavisi olanaksız çatlaklık"ın baş harfleri. Oyunu önce gazetelerde okudum. Bu yıl tiyatromun 35'inci yılı, tiyatro da benim baş takıntım olduğu için, şu oyunla bir ilgileneyim dedim. Yeni yıla bu oyunu seyrederek girmeye karar verdim. Oyun başladıktan 15 dakika sonra "Tamam, bu oyunu yapıyorum" dedim. Ama yeniden yazmam gerekiyordu çünkü bazı şeyler bize "Fransız"dı. Bu oyunu nasıl seçtiniz? Hayır. Önce şu anda Bülent Kayabaş'ın oynadığı rolü oynamayı düşündüm.Fakat bunca yılda kral oynadım, dilenci, travesti oynadım. Farklı bir şekilde kendimi sınayacak bir şey arıyordum. Ve kadın rolünü oynamaya karar verdim. Bir kadın için yazılmış bu rol. Ben oturdum, o rolü yeni baştan yazdım. Kadın rolünü oynamaya da seyrederken mi karar verdiniz? "Kadın olmak çok zor" Rolün ipuçları onu gerektirdi. Dini itikatı sağlam bir Hıristiyan olması gerekiyordu, bu yanını değiştiremezdim. Adını da Arşaluz koydum çünkü yıllarca Karaca Tiyatro'da oynarken gözümün önünde hep Muammer Karaca'nın oynadığı Madam Arşaluz Çıtırpıtıryan'ın resmi durdu. Benimkinin soyadı Taşaklıyan, yani taş beyazlatan anlamında. Yanlış anlayan herkes kötü niyetli, ben ne yapayım? Muammer beyin anısına karakterin adını Arşaluz koydum. Peki orijinalinde değilken burada kadın neden Ermeni? Şunları sordum: Bir kadın nasıl bakıyor, duygu dünyasında erkekten farklı yanı ne? Zihninden neler geçiyor? Bir kadın nasıl dinler, nasıl tepki verir? Çok farklıyız çünkü. Kadınlarla erkeklerin bakış açıları çok farklı! Bunun üzerine provaya kadın oyuncu arkadaşlarımı davet ettim. Çıkın oynayın dedim -ki böylece nasıl yaklaştıklarını göreyim. Rolü nasıl çıkardınız, nasıl hazırlandınız? Oldu tabii. Kadın olmak çok zor. Her gün bu makyajları yap, çıkar... Çıkarmak daha zor, kremler dünyanın parası! Yüzümü silmekten estetik yaptıracak hale geleceğim en sonunda!Önce takma tırnak denedim ama olmadı. Şimdi her oyundan önce oje sürüp sonra çıkarıyorum.Kostümlerimi Figen Özdenak yaptı, çok şık. Şahane bir gardırobum var. Ayaklarım 42 numara, bir türlü ayakkabı bulamadık. Avrupa'dan getirttim, olmadı. En sonunda burada bir ayakkabıcı ben yaparım dedi. İşte bu havalı ayakkabılar geldi. "Kadın olmak" zor olmadı mı? "Kadın oyuncular benden korksun" Ben o kırılmaz, üzülmez, fiyakası bozulmaz starlardan değilim. Hep şeffaf olmaya çalıştım, fikirlerimi paylaştım ve söylemezsem ölürüm diye düşündüm. Ayrıca gönül işlerinde çok kolay darbe alırım ama belli etmem. Bir aşk sevincinin de, bir gönül kırgınlığının da içinden geçerken, kendimi inceleyip bana neler olduğunu düşünürken, her zaman benimle bunu paylaşan insana da neler olduğunu merak ederim. Yanlış yaptığım zaman da gereğini yerine getiririm çünkü ben hatalarımın üniversitesinden mezun oldum. Pozitif bir insan olduğunuzu söylediniz. Merak ediyorum, bu madalyonun öbür yüzünde ne var? Yıllardır tiyatro patronuyum, çoğunlukla içinde istediğim rol olan projeleri seçiyorum. Genelde içimde kalmış bir rol yok. Ama kadın rolünü oynamak hoşuma gitti. Bütün kadın oyuncular, Yıldız Kenter, Gülriz Sururi, Derya Alabora, Ayten Gökçer korksunlar artık benden. Bundan sonra Lady Macbeth oynayacağım, arkasından da Medea ile Elektra! Yapabilecekleri tek şey kaldı: Erkek rolünü oynamak! Bunca yılda içinizde kalan bir rol oldu mu?