Cumartesi "Damsız" girilmeyen parti

"Damsız" girilmeyen parti

02.01.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

İKSV'nin yılbaşı partisinde bu yılki tema "Eşini de al gel" idi. Normal maskeli balolardan farklı olarak bu partiye katılan çiftler birbirlerini tamamlayan kostümler giydi

Damsız girilmeyen parti

malphan@milliyet.com.tr Geçen yıl İKSV'nin yılbaşı partisini kaçırmıştım ama etrafımda o kadar çok anlatıp durdular ki bu yıl kaçırmama konusunda kararlıydım. Geçen yılki bildiğiniz maskeli baloydu ancak bu yıl vakfın basın ilişkilerini yürüten Ayşe (Bulutgil) daha yaratıcı bir fikir atmış ortaya: Herkes çift olarak gelecek ve bu çiftler birbirlerini tamamlayan kostümler giyecek. Tarihten iki karakter de olabilirsiniz, ketçapla mayonez de...Ben konsepti duyduğumda bayağı heyecanlandım. Hemen kafamda meşhur ikilileri sıraladım, gecenin bir yarısı Yaprak'ı (Aras Şahinbaş-Sabah'ın eklerinde yazıyor kendisi) aradım ve "Bu partiye birlikte gidiyoruz. Jackie O'nun kuzeni 'Küçük Edie' ve onun annesi 'Büyük Edie' olacağız" dedim. Yaprak da "Tabii, kolay. Süveterleri kafamıza geçiririz, olur biter" dedi.Tabii bu konuşma bir ay öncesinde falan oluyor. Aradan birkaç hafta geçti ve ben partiyi unuttum. Ta ki Ayşe telefon açıp "Geliyorsun, değil mi!" diyene kadar. Yaprak'ın işi çıktı ve ben yeni bir eş arayışına girdim. Bizim gazeteden İpek'e (Yezdani) derdimi anlatıyordum ki, "Aaa, bizim evde annemin 70'li yıllardan kalan torbalar dolusu kıyafeti var. Gel çiçek çocuklar olalım" dedi. Gittik, torbalar içindeki kıyafetlerin birini giyip diğerini çıkardık ve en sonunda kendimize uygun birer kıyafet bulduk. Ben daha hippi kılıklıyken, İpek 70'lerin dizisi "Tatlı Cadı"nın setinden fırlamış gibiydi.Gelelim partiye... Çok iyi kostümler vardı. Ama itiraf etmeliyim İKSV personeli çok başarılıydı. Yılbaşına bir-iki hafta kala etraf partiden geçilmiyor. O şirketin, bu kurumun, şu vakfın, bizim gazetenin vs... 40 gün 40 gecedir, yeni yılı kutluyorum anlayacağınız. Bu partilerin hepsinde ufak tefek sürprizler, çekilişler oluyor ama bu konuda en yaratıcı olanlar arasında İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın (İKSV) bulunduğunu söyleyebilirim. Gecenin yıldızı hiç şüphesiz bu değerli müessesenin genel müdürü Görgün Taner'di. Kostüm seçiminde popüler kültür vardı, güncellik vardı, espri vardı. Görgün bey kafasında kasket, göğsünde bir Angelina Jolie fotoğrafı, kucağında ve omuzlarında siyahi ve sarışın oyuncak bebeklerle geldi. Anladınız mı kim? Evet, Brad Pitt. Şimdi Görgün bey sarı peruk taksa, dudaklarını şişirse benzeyecek mi Brad Pitt'e? Hadi plastik makyaj yaptırdı ve benzedi diyelim; peki bu kadar komik olacak mıydı? Hayır. Gerçekten çok komikti. Tabii bütün gece çocukları omzunda taşıyacak hali yok; arada bir onları attı koltuğun üstüne, soranlara da "Eee Brad Pitt'le Angelina da böyle yapıyor. Arada çocukları sırtlarına alıp pozlar veriyor, sonra bırakıyorlar bir kenara" dedi. Bir de sigara içenleri "Çocuklara dokunuyor" diyerek yanından uzaklaştırdı. Zayıf olduğu noktalar da vardı kuşkusuz. Mesela, çocukların hepsinin ismini sayamıyordu.Kurumsal İletişim Direktörü İdil Kartal ise "Kurbağa Prens" masalından fırlamıştı. Yeşil tuvaleti ve tacıyla prenses olmuş, prensi olan kurbağayı ise omzuna takmıştı. Kurbağının tacı da başından eksik değildi. İdil bütün gece kurbağayı öpüp durdu ama nafile, kurbağa prense dönüşmedi.Akşam'ın genel yayın koordinatörü Mehveş Evin pasta kılığındaydı, mumunu da elinde taşıyordu. Gece boyunca biri gelip mumu üflemedi ama sık sık sigarasını yakmak için muma ilişenler oldu. Ntvmsnbc.com'un yazı işleri müdürü Ebru Çapa ise partiden önceki birkaç gün "Partiye tek başıma hıyar olarak geleceğim; orada mutlaka tuzumu bulurum" diyormuş ama hıyar olarak gelmedi. Kahverengi sweatshirt'ü ve elinden düşürmediği sigarası ile kahve-sigara ikilisini oluşturdu. Brad Pitt'e can kurban Caz Festivali Direktörü Pelin Okçin ile kocası DJ Style-ist geceye "Brokeback Dağı" filminin iki kovboy karakteri Ennis del Mar ve Jack Twist olarak katıldı. Okçin'in yeni terlemiş görünümlü bıyıkları ve kovboy duruşu epey övgü aldı.Sinema yazarı Cem Altınsaray yer gösterici kılığına girmişti. Yeleğini Emek Sineması'ndaki yer göstericiden almış, fenerini de unutmamış tabii. Bir ara Şakir Eczacıbaşı'nın yanına gidip "Yanlış yere oturmuşsunuz" diye espri yapacaktı ama tırstı galiba.Üçnoktabir grubunun solisti Melis Danişmend elinde kendisine tıpatıp benzeyen müzisyen kız biblosuyla gelmişti. Kendisi de büyük güneş gözlükleriyle kızın cool ama beceriksiz menajeri kılığındaydı. Bunlar dışında tuzluk ve karabiberlikler, kör ve topal, melek ve şeytan ikilisi vardı. Biri Galatasaray, diğeri Fenerbahçe kostümleri içinde bir çift gelmişti. Başka bir çift Andy Warhol ve onun ilham perisi Edie Sedgwick karakterine bürünmüştü. Diğer bir çift İngilizlerin fırlama aşçısı Jamie Oliver, namı diğer "Naked Chef" (Çıplak Şef) olmuş ve üzerinde çıplak erkek vücudunun resmi olan mutfak önlükleri giymişlerdi.Yine İKSV'den Deniz Mumcuoğlu boynuzları ve kocaman kırmızı burnuyla Noel Baba'nın geyiği olmuştu. Eşi Noel Baba'yı da kulağında küpe olarak taşıyordu. Dört kadından oluşan gruplar da vardı. Spice Girls (Baharat Kızlar) mesela... Müzik grubunu yorumlama şekilleri farklıydı yalnız. Biri boynuna kırmızı biberlerden, ikincisi karanfilden, üçüncüsü ise tarçından yapılmış kolyeler takmıştı, dördüncüsünün başını da kekikten bir taç süslüyordu. Diğer dörtlü grup oyun kartları olmuşlardı: Karo As, Kupa As, Sinek As ve Maça As... Tek tabancalar da vardı tabii. Örn. Karl Lagerfeld...Oturup burada kostümleri eleştirmeyeceğim. Kostümlerin hepsi güzeldi bence. Ama hiç çaba göstermeden, günlük giysileriyle gelenleri de kınıyorum. İlle de şaşaalı kostümler giymeniz gerekmiyor, ufacık ama zekice bir fikre bakıyor iş. Tüm büyük şeyler bir fikirle başlıyor, unutmamak lazım. Dörtlü gruplar da vardı