Cumartesi “En çok eleştirdiğim kişi Ecem”

“En çok eleştirdiğim kişi Ecem”

18.05.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

“Kim Daha Mutlu?” adlı filmle izleyici karşısına çıkan Ecem Özkaya Üstündağ, “Mutluluk sadece bir ilişkinin başarısı ya da başarısızlığıyla kısıtlanamayacak kadar geniş bir durum. Gerçek özgürlük içinde yaşayanlar ve eğlenmeyi bilenler hep daha mutlu” diyor.

“En çok eleştirdiğim kişi Ecem”

Zengin Kız Fakir Oğlan” ve “Hayat Şarkısı” dizileriyle adını geniş kitlelere duyuran Ecem Özkaya Üstündağ, “Kim Daha Mutlu?” ile izleyici karşısında. BSK yapım imzalı, yönetmen ve senaristliğini Hakan Haksun’un üstlendiği filmde, mutluluğu başka hayatlarda veya internetteki “öykü”lerde arayanların hikayesi anlatılıyor. Filmde, çoğunluğun ‘mutlu’ diye tabir ettiği evli ve iki çocuk sahibi Aylin’i canlandıran oyuncu, mutluluğu ilişkilerdeki başarı ya da başarısızlıkla kısıtlanmayacak kadar geniş bir durum olarak görüyor. 2010 yılında birlikte rol aldığı dizideki rol arkadaşı Mustafa Üstündağ’la evlenip, 2013’te de anne olan oyuncuyla, mutluluğa dair konuştuk.

Haberin Devamı

“Kim Daha Mutlu?”yla izliyoruz sizi. Sahi, kim daha mutlu? Bu soru size neler düşündürdü?

Öncelikle hikayenin kendisi beni çok etkiledi. Senaryoyu okumayı bitirdiğimde bu naif sorunun herkesi ilgilendirdğini en azından çevremden biliyordum. Dahil olmak istedim. Benim için hayatını sağlıklı, sevdiklerine yakın, güvende, gerçek özgürlük kavramı içinde yaşayanlar ve eğlenmeyi bilenler hep daha mutlu. Ama bu durum herkese göre değişebilir tabii...

Filmde ‘mükemmel’ olarak adlandırılan bir aileye ve evliliğe sahip Aylin’i oynuyorsunuz. Siz nasıl anlatırsınız Aylin’i, hayatını?

Aylin de tıpkı herkes gibi aslında. Onun da bir geçmişi var ve oralardaki bir travmasını şimdiki zamanında mutluluğa çevirmiş. Gerçekten mutlu ama burası filmin özeline giriyor. Filmle alakalı şunu söyleyebilirim; neden seyirci bizi izlesin? İçinde vurdu kırdı yok, küfür, kıyamet yok. Var olanlar naiflik, duyguların sadeliği ve sahiciliği, mahallemizin eğlencesi... Hedeflediğimiz izleyici kitlesi de anneanne, babaanne, dede ile torun kadar geniş.

Haberin Devamı

Size göre mutluluğun tarifi nedir?

Bunu biliyorum desem çok büyük konuşmuş olurum. Şu yaşımda edindiğim tecrübelerimle konuşacak olursam, kendi sağlığımla beraber tüm sevdiklerimin sağlıkları da yerindeyse, güvendiğim insanlar, sevdiğim dostluklar varsa ve işim gücüm de yolundaysa ben mutluyum demektir. Mutluluk sadece bir evlilikle, ikili ilişkinin başarısı ya da başarısızlığıyla kısıtlanmayacak kadar geniş bir durum aslında... Birbirlerini seven insanlar, bu sevgiden mutlularsa ve aşklarını sonsuza kadar yaşatmak istiyorlarsa evlensinler. Buradan doğacak her bebek, daha başka köklenir dünyada.

Sosyal medyanın hayatımızın bu kadar içinde olmasıyla, bir yandan başkalarının hayatının çok içinde olurken bir yandan da yaşamadığımız bir hayatı gösterir olduk. Siz bunu nasıl gözlemliyorsunuz?

Ben sosyal medyayı çok aktif kullananlardan olamadım hiç. Bir paylaşım yaparken binlerce filtreden geçirmem gerekiyor onu “Ecem’ce”. Standartlar parmak izi gibi, paylaşırken başkasına sunarken, kimin ne durumda olduğuyla ilgilenme halimden kullanamıyorum şu mereti. Ama görüyorum ki herkes mutlu!

Haberin Devamı

Oyunculukla gerçek anlamda ilk tanışma... Sahne tozunu ilk yutma... O günlere döndüğünüzde nasıl hisler kaplıyor içinizi?

Küçükmüşüm... O toyluk ve hayatı anlama arzusu mesleğe tabii ki yansıyor. Ve sizinle beraber büyüyor. Ekstra hata yapmama, algıları açık tutma hallerimi, çabalarımı hatırlıyorum ki onlar hâlâ devam ediyor. O gün ile bugün arasında değişmeyen tek şey heyecanım.

Bir süredir ekranda yoksunuz. Setleri özleniz mi?

Dinlenmek iyi geldi ama özledim tabii... İnşallah “Hayat Şarkısı” enerjisinde yeni bir işle tekrar dönerim. Şu dönemde izlenirliği sağlamak ve sürdürmek çok zor ama imkansız değil. Umarım en kısa zamanda içinde kendimi iyi hissedeceğim bir projeyle karşılaşırım.

Zamanla, yaş ilerledikçe, tecrübelerle karakterimiz otursa da sizi bugünkü siz yapan belli başlı olaylar yaşadınız mı?

Tabii... Geriye dönüp baktığımda bugünüme imzası olan günleri anlatsam, buraya sığdıramam ama şunu söylemek isterim; varlıklarına binlerce şükürler olsun ailem her zaman en büyük şansım oldu. Onların bir sırtımı sıvazlayışları 10 adım attırdı bana.

Haberin Devamı

“Kendimi acımasızca eleştiririm”

10 sene sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?

İleriye dönük söyleyebileceğim, yaptığım işlerin üzerine pozitif anlamda değer katarak devam etmek istediğim. Başarı, azim ve merakla ilişkili sonuçta. Ama yinede bir 10 yılın sonunu söylemem mümkün değil bu düzende.

Günümüzde ünlü olmanın nasıl bir şey olduğunu düşünüyorsunuz?

Benim bakışıma göre ünlü olmak bir başarının sonucu gibi geliyor. Bu durumda meslek ne olursa olsun. Ama bunu suistimal etmek günümüzde çok rastlanır bir durum oldu. Her başarı ün sağlamıyor, her ün de bir başarının sonucu gibi olmuyor maalesef.

Bu zamanda, bu dönemde, huzur veren, keyifli, en önemlisi de kendisiyle barışık bir kadın olabilmenin sırrı ne?

Ordan bakınca öyle mi görünüyor bilemiyorum ama bir sırrı yok bence. Arada keyfimiz kaçıyor tabii... Toplumsal olaylara, ailesel meselelere... Dünyevi tuzaklara düşüyorum. En çok eleştirdiğim kişi Ecem’dir. Hem de bayâ acımasızca. Bir yandan farkındalığın peşinde olduğum bir gerçek.

Haberin Devamı

Çoğumuz uzaklaşıp sakin bir yere yerleşmek, çocuğumuzu doğada büyütmek gibi hayaller kuruyoruz. Sizin var mı böyle düşünceleriniz?

Arada bir düşünüyorum ama galiba uzunca bir süre olamayacak böyle bir şey. Çok radikal bir karar haliyle. Bir evladım var ve ben de şehirde doğmuş, büyümüş bir insanım. Bu yaşantıyı biliyorum ve onu da bildiğimden başka bir yerde büyütmek uzak geliyor. İşimiz gereği de şehre dokunmak zorundayız.

“Tiyatro, tekrardan yürümeyi öğrenmek gibi”

Baba Sahne’nin dikkat çeken oyunlarından “Kanlı Komedya” da izliyoruz sizi öte yandan. Üç sezondur devam eden, baskıcı liderlere yönelik ibretlik bir hikaye...

Benim profesyonel olarak yaptığım ilk tiyatro. Kıymeti ve anlamı çok büyük. Tekrardan yürümeyi öğrenmek gibiydi heyecanı... Şevket abim( Çoruh) teksti gönderip, “Hayırlı olsun” dediğinde tüylerim diken diken olmuştu. Hatta “Bak görürsün, bununla ödül alacaksın” demişti. Ben de “Abi müsaadenle ben sahnede iki bacağımın üzerinde bir durayım da...” demiştim ve onun dediği oldu. Prova süreci her anlamda benim için okul oldu. Yönetmenimiz Ragıp Yavuz’a ustalarım Levend Öktem ve Ahmet Saraçoğlu’na, canım Pınar Coşkun’a, koreografımız Yasemin Gezgin’e ve tüm Baba Sahne ekibine teşekkür etmek isterim. Sözü, zamanı ve dünyası çok geniş “Kanlı Komedya”nın. Sezon bitmeden de herkesi bekleriz.

“En çok eleştirdiğim kişi Ecem”

“Mustafa’yı seyretmekten keyif alıyorum”

Bir yandan da annesiniz. Oğlunuzun hayatınıza getirdiklerini nasıl ifade edersiniz?

Kocaman bir annelik kimliği getirdi. Onu ilk gördüğüm an itibarıyla yepyeni bir hayat inşa olmaya başladı istemsiz. Merkeze bir bebeği ve onun sevgisini alınca tüm bildiklerini, ezberlediklerini sorgulamaya başlıyorsun. Birey yetiştirmek için her bildiğinin sağlamasını almak istiyorsun.

Eşiniz Mustafa Üstündağ da sizin gibi oyuncu. Çift olarak aynı mesleği yapıyor olmanın sizin üzerinizdeki etkileri nasıl oluyor?

Yeni bir projeye hazırlanırken herkesin kendince bir metodu oluyor. Meslektaş olduğumuz için bu sürece izin verebiliyoruz, anlıyoruz. Aynı zamanda bir evladımız var, onun sorumluluklarını paylaşmakta haliyle daha hassas oluyoruz. İnanın, eşim diye demiyorum ama Mustafa seyretmekten çok keyif aldığım bir aktör. Kimbilir, bir gün aynı projede yer de alırız, neden olmasın?