Cumartesi ‘En çok merak edilen konular ağrılarla ilgili’

‘En çok merak edilen konular ağrılarla ilgili’

21.01.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Kolankaya: “En sevilen doktorlardan Cihan hoca Doktorum programına teşekkür ediyorum, biz doktorların anlaşılmasını sağladınız’ dedi. Eskiden de doktorlar programlara çıkıyordu ama iki şarkı arasında üç-beş dakika sadece. Şimdi burada söz onların.”

‘En çok merak edilen konular ağrılarla ilgili’

Dr. Aytuğ Kolankaya ve Zahide Yetiş’in sunduğu “Doktorum” programı çarşamba günü 500’üncü programıyla Kanal D ekranlardaydı. Her gün 3 bine yakın mesaj ve telefon alan bir program olarak üç sezondur konu bulmakta zorlanmadıklarını söylüyorlar. Doktor konukların dışında, ilginç izleyicileri de sık sık stüdyoda ağırlıyorlar. Biz stüdyoya gittiğimizde ise günde 60 bardak kıtlama çay içen Erzurumlu teyze vardı programda. Canlı yayın sonrasında sohbetimize başlıyoruz. Bir televizyon programı olarak değil, sosyal sorumluluk projesi olarak gördükleri “Doktorum”u konuşurken Dr. Kolankaya ve Yetiş’in bilinmeyen yönlerini de öğreniyoruz.

Haberin Devamı

* 500 programdır en çok merak edilen nedir?

İkisi birlikte: Ağrı
Aytuğ Kolankaya: Karın ağrısı, eklem ağrısı... Ağrı.
Zahide Yetiş: Ağrısı neredeyse insanın canı oradaymış. Bitmeyen bir ağrı insanı hayattan bezdiriyor, hiçbir şey yapamaz hale getiriyor. Bize doktor doktor dolaşmış ağrısına çözüm bulamamış ne olur yardım edin intihar etmek üzereyim diyen insanlar geliyor. Kemik hastalıkları, romatizmal hastalıklar da çok fazla soruluyor.


* Sizi artık doktor zannedenler oluyordur...

Zahide Y.: Çok. Söylüyorum ben doktor değilim diye. Hiç umrunda olmayıp derdini anlatanlar var. İnsanlar derdini anlatmak, yönlendirilmek istiyor. Anladım ki dokunup sarılmak en büyük ihtiyaç.

* Tabii ekranda beyaz önlükle de görünce sizi doktor sanmaları normal...

Zahide Y.: O benim en hassas olduğum konu aslında. Ne desem ki...
Aytuğ K.: O format icabı giyildi ve kaldı üzerinde. Aslında Zahide onu hiçbir zaman istemedi. Ama ekrandaki o tıbbi havayı yaratmak için giydi.

* Aytuğ bey, sizi yolda durdurup şikayetlerini anlatanlar vardır muhakkak...

Aytuğ K.: Severseniz bu sizi rahatsız etmiyor. Benim zaten yıllardır gece gündüz telefonum çalar. Yolda insanlar “Siz her gün bizim evimizin misafiri gibisiniz, oğlumuzsunuz” diye çeviriyor. Güzel bir sohbet oluyor, insanı besliyor. En son pazar günü
75 yaşında felsefe öğretmeni bir hanım geldi yanımıza kahvaltı yaparken. Gözlerinde öyle bir ışık görüyorsunuz ki... Benim hekimliğe başlama sebebim de odur zaten. Ben öğrenciyken 1. sınıfın yaz tatilinde bir hastanede staj yaptım. Biraz da şüphelerim vardı, tıp okumaya başlamıştım ama yine de çok emin değildim. Cerrahi servisindeki bir hastanın bütün işleriyle ben ilgilenmiştim. Onun bana bir teşekkür edişi vardır, gözünde bir minnet vardır. En büyük ödüldür bu
hayatta. Bu beni doktor yaptı.

* Bir gününüz nasıl geçiyor? Siz şimdi burdan çıkıp hastaneye mi gidiceksiniz mesela?

Aytuğ K.: Evet. Ameliyatlar, tüp bebek, poliklinik derken akşamı ediyorum. Eve gidince, eşimle biraz sohbet, yemek sonra da insan oturup biraz kitap okumak istiyor. Cumartesileri konferans veriyorum. Pazar günlerini de eşim ve kızımla geçiririyorum.
Zahide Y.: Ben 12’de yatıyorum, 5.30’da kalkıyorum. Program için hazırlanıyorum. Programdan sonra ertesi gün için doktorlarımızla toplantılarımız oluyor saat 2’ye kadar. Sonrasında bir şeyler yazıyorum. Bunun dışında haftanın üç günü spor yapıyorum eğitmenimle birlikte.

‘5 dakikayı 5 saate çıkarıyoruz’

* Çocukluğunuz sanayide geçmiş...

Zahide Y.: Arabaları çok severim ben. Babamın bir sözü vardır: “Her türlü arabayı alabilirsin ama lastiğini değiştiremeyeceğin bir arabanın gerçekten sahibi olamazsın. Babamın bu araba merakı bizim hayatımıza da girdi. Babamla arabamızın bütün tamiratıyla uğraşmışızdır. Motorun, balataların, diferansiyelin nasıl çalıştığını bilirim. Jantı mesela çok uzak mesafeden sorardı babam “Bu kaç?” diye, bilirdim. Lastik değiştirmeyi de orada öğrendim.
Aytuğ K.: Bizim arabaların bakımını Zahide yapıyor (gülüyor).

* Siz neler yapıyorsunuz doktorluk dışında?

Aytuğ K.: Ben sosyal antropoloji doktorası yaptım. Sosyal bilimler konusunda çalışmalarım oldu, bu konuda da konferanslar veriyorum. Evrimsel psikoloji, sinir bilimi, dünyanın varoluşu, fizik... Eskiden briç oynardım, yıllar önce hem Türkiye şampiyonu hem de milli oldum. Ama şimdi vakit bulamıyorum. Onun dışında spor çok uzun yıllardır hayatımda, belki de bu tempoya dayanabilmemin nedeni budur.

* Programa konuk olarak gelen doktorları nasıl seçiyorsunuz?

Aytuğ K.: Bunların birçoğu öğretim üyesi olan doktorlar. Ekip olarak konusunda en deneyimli, en çok konferans vermiş, dünya çapında tanınmış çalışmaları olanları seçiyoruz. Bütün bunların yanında konuyu nasıl anlattığına da bakıyoruz. Bilmekle anlatmak aynı şey değil çünkü.
Zahide Y.: Genelde hastanede hasta geliyor, beş dakikada derdini anlatamadan ayrılıyor. Kafasında soru işaretleri kalıyor. Biz bu programda o beş dakikayı beş saate çıkararak anlatıyoruz.

Haberin Devamı

“Artık eşimle günde 10 kere birlikte olamıyorum”

Haberin Devamı

* Aldığınız en ilginç soru hangisi?

Zahide Y.: Bir hanımefendi mail göndermiş: “üç haftadır geçmeyen hıçkırığım var, hamile olabilir miyim?” diye. Aytuğ’a da gösterdim hatta.
Aytuğ K.: Canlı yayında şöyle bir soru gelmişti bir beyefendiden: “Günde 10 kere eşimle birlikte oluyorum, fakat son zamanlarda tansiyonum çıktığı için bu sayı 5’e düştü. Ne yapmalıyım?”

* Siz ne dediniz?

Aytuğ K.: Uzmanlar vardı, onlara sorduk. Bir de eşini istedim telefona sizin durumunuz nedir, hayatınızdan memnun musunuz?” dedim. “Valla bu iş bir sefer olursa memnunum ama diğerlerinde hiç de mutlu değilim” dedi.