Erkeklere açık davet

Erkeklere açık davet
Başlığımız meydan okuma olarak da algılanabilir! Ankaralı sinemasever beyler, geçen yıl hiç icabet etmedikleri halde bu yıl yeniden Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’ne davetli
ALİN TAŞÇIYAN

5. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali yöneticileri cüretimi affetsin, sinemayı erkeklikle sınırlayanlara onların adına açık davette bulunuyorum. Geçen yıl sinema yazarı ve sinemacı birkaç arkadaşımız dışında Ankaralı erkekler salonlara ayak basmamış ve pek çok iyi filmi, bu arada önemli klasikleri göz ardı etmişti! Elbette bu festivalde meydan kadınların ama bu kadar da maço duyarsızlığı fazla olmuyor mu? "Erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır" deyişini hep duyardım da hiç uygulamasına tanık olmamıştım. "Kadın sürücüler trafiği yavaşlatıyor" diye dırdırlanan makasçı, bodoslamacı bıçkın sürücü tavrı başkentin politize beylerine yakışmıyor doğrusu. Umarım bu yıl salonlarda karma bir izleyici topluluğu bulunur... İnanın o süpürgelerle sadece uçuluyor kimsenin kovalandığı görülmedi!

Arjantin’in yükselişi Yazının kalanını kadın-erkek ayırt etmeden tüm okurlara ithaf ediyorum, çünkü Uçan Süpürge programı herkese hitap edecek şekilde hazırlandı.
5. Kadın Filmleri Festivali’ne damgalarını vuran yönetmenler kuşkusuz Leni Riefenstahl ve Margarethe von Trotta. Biri Hitler döneminin gözdesi, faşist estetiğin yaratıcısı; diğeri Alman solunun sinemadaki en etkin temsilcisi, Avrupa feminizminin altmışlardaki öncülerinden biri. Filmleri de izlememiş olanlar için "elzem". Riefenstahl toplu gösterisi ülkemizde ilk kez gerçekleştirileceği için tarihi önem taşıyor. Hepsini izleyemeyecek olanlara "İradenin Zaferi" ve "Olympia"yı hararetle öneririz. Bir de bu çizgi ötesi kadını tanımak için "Leni Riefenstahl’ın Muhteşem, Korkunç Yaşamı" belgeselini izlemelerini! Von Trotta’nın "Kurşun Yıllar"ı ve "Rosa Luxembourg"u da siyasi sinemanın başyapıtları arasında yer alır.
Festival’in belkemiği sayılacak olan "Her Biri Ayrı Renk" bölümü adına uygun şekilde, dokuz ülkeden on üç filmlik bir gökkuşağı oluşturuyor.
Son birkaç yıldır dünyanın tüm önde gelen film festivallerinde git gide artan sayıda Latin Amerika yapımı gösteriliyor ve beğeniliyor. Arjantin sinemasındaki yükselişin başını da kadınlar çekiyor! "Taksi, Karşılaşma" ile Gabriela David ve "Miras" ile Paula Hernandez bu ülkeden Uçan Süpürge’ye binen iki temsilci. David, Buenos Aires’in karanlık yüzünü, suçluları ve kurbanları bize "kirli" bir sinematografiyle aktarıyor. Hernandez ise geleneksel yaşam biçimini ve büyük kentin kıyısında dostluk ve dayanışmanın verdiği enerjiyle hayatta kalanları anlatıyor. Meksikalı Maria Navaro da Arjantinli meslektaşlarına 2001 Sundance Film Festivali’nde Latin Amerika Sineması Ödülü kazanan ve iki kadın kaçağın serüvenini konu alan "İz Bırakmadan" ile eşlik ediyor. "Kısa Olmazsa Olmaz" bölümünde de bir başka Meksikalı yönetmenin Busi Cortes’in altı filmi toplu halde izlenebilir.
Kadın yönetmenlerin etkin olabildiği bir ülke de İran. Ülkemize daha önce de konuk olan Rahşan Bani-Etemad "Şehrin Derisi Altında" adlı yeni filmiyle yine karşımızda. İran’da işçi sınıfının yaşadığı zorlukları bir ailenin sorunları çerçevesinde ele alan Bani-Etemad yalın biçemiyle her tür sinema zevkinin üstüne çıkmayı başarıyor. Bani-Etemad, festivalin "Kısa Olmazsa Olmaz" bölümü için özel bir program da hazırladı. İranlı kadın yönetmenlerin imzasını taşıyan 16 mm. ve 35 mm. formatlarında 15 kısa film ve belgesel "Rahşan’ın Seçtikleri" başlığı altında gösterilecek.
Bu bölümde yer alan "Vaatler" ise izleyiciyi sarsıp gelecek konusunda uyaran bir belgesel. ABD’li Justine Shapiro, İsrailli ve Filistinli çocuklar arasında ekilen nefret tohumlarının büyümesini onların dilinden aktarıyor.
9-13 yaşları arasındaki yedi çocuk yetişkinler gibi otosansür uygulamadan düşlerini anlatıyor.




CUMARTESİ