Cumartesi Eve gidince mesai biter

Eve gidince mesai biter

25.01.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Niye çalışır ki bir insan gönlünce yaşamak için zaman satın alamıyorsa?

Eve gidince mesai biter

Çalış çabala uğraş didin, sonuç? Hiç vaktim yok, seks almayayım! Var mı böyle bir model? Yani niye çalışır bir insan? Bir kadın diyelim, evde pembe dizi izlemek dururken niye işe gider? Erkekle eşit olmak, böylece kısıtlamalardan yırtıp daha özgür olmak için değil miydi bunca çaba? Peki hiçbir şeye vakit kalmıyorsa; istediklerini söyledikleri halde sekse bile vakit bulamıyorlarsa... Niye çalışır ki insan seks yapacak kadar bile boş vakit satın alamıyorsa? İnsanlar bunun için çalıştıklarını, yaşamak için çalıştıklarını unutuyor olabilirler mi gerçekten? Bir araştırma kadınların artık daha az seks yaptığını söylüyor (20 Ocak, Pazartesi -BBC). Daha az seks. Sebep? Vakit kalmıyormuş sekse. Sekiz saat çalış, sekiz saat satın al, sekiz saat uyu İlk sekiz saat mecburi işlere ve ilişkilere ayrılıyor. Neyse yapmak zorunda olduğum şeyler; çalışmak, yazı yazmak, patrona gülümsemekten tutun da fatura yatırmaya kadar... Benim özgür irademle seçmediğim; bir çıkar, diyelim para karşılığı yaptığım işler ve ilişkiler alanı. Sekiz saat!Sonraki sekiz saat benim "hayat" dediğim zaman dilimi. Yalnızca konuşmak istediklerimle konuştuğum, gülümsemek istediğimde gülümsediğim, esnemek istediğimde ağzımı kocaman açtığım ve dans ettiğim ve film izlediğim ve kibarlık yapmadığım ve beni kabalık yapmaya zorlayan insanlardan uzak durduğum... Gönüllü hayatım. Sekiz saat! Sekiz saat çalış, bununla sekiz saat satın al ve kalan sekiz saatte de uyu. Elbette iç içe geçiyor gönüllü ve zorunlu alanlar. Elbette bazen günde 16 saat mecburiyetler bana göz açtırmıyor. Ama sonra bir boşluk oluyor, diyelim bir hafta sonu, tamamen hayatın hanesine yazıyor.Ve ne olursa olsun, 3 x 8 beni hayatı unutmaktan alıkoyuyor. Böylece yaşama amacı ile yaşamak için -ne yazık ki- gereken çalışma aracı kafamda katiyen birbirine karışmıyor.Eve gidiyorum ya, eve gidiyorum ben o zaman. Mecburi alandan gönüllü adacığıma geçiyorum. Mesaim bitiyor. Gerçekten bitiyor. Elimde kağıt, kalem, not alacağım, yazı yazacağım diye açık oturumdan magazin programına, oradan reklamlara, derken dizilere, yani her şeye, her şeye yetişmek için oradan oraya koştur koştur panik ataklar geçirmiyorum.Bir kitapla ilgili yazı yazdığımda o kitabı hakikaten okumuş, beğenmiş oluyorum; öyle ortadan rasgele iki sayfa seçip eleştiri yazmıyorum.Mesela bir diziyle ilgili bir şey yazdığımda, o diziyi yazı yazacağım diye değil de hakikaten izlediğim için yazıyorum, yalap şap izleyip uydurmuyorum. Ben üniversitedeyken çevremde öyle çok amaçla aracı birbirine karıştıran, hayatı unutan hırstan küpler gördüm ki bir plan yaptım: 3 x 8 planı. Hâlâ ona uyarım. Sizin de işinize yarar belki. Hayatı koştur koştur iş yetiştir sananların karikatürü Bir kere dizideki mahkeme sahnelerinde kadınlar da kapanış konuşması yapıyorlar. Ölen Billy karısından daha az iyi bir avukattı ve daha az para kazanıyordu mesela. Billynin "şovenist domuz"a dönüştüğü bölümler de "erkek penceresinden bakış"a en iyi cevaptı zaten. Allynin sakarlığı, halüsinasyonları nedeniyle profesyonel hayatta barındırılmayacağı muhakkak doğru bir tespit. Fakat o dizideki hangi karakter, erkekler de dahil, profesyonel hayatta barınabilir ki? Burnu öten Bisküvi mi, yaşlı kadın hakimlerin sarkık gıdılarını elleyerek uyarılan Richard mı?Bu bir dizi altı üstü. Avukatlıkla falan dalga geçen, bütün o politik doğruculuğu tersine çevirerek gülen bir dizi. Görünen görünmeyen tüm insani hastalıkları teşhir eden bir dizi. Herkesin başarılı ve yine de mutsuz olduğu bir dizi. Tıpkı hayatı sadece koştur koştur iş yetiştir zannedenlerin hayatlarının karikatürü gibi... Ama işte yine de dizi. Abartmamak lazım, değil mi? Ben eve gidiyorum şimdi.Mesaim bitti. * Ve şimdi "Ally McBeal" dizisiyle ilgili yazılanların neresini düzelteceğimi bilemiyorum, zira ancak bu kadar üst üste, hem de maddi hatalarla dolu olabilir yazılanlar. 1977de İngiliz bir kadın müzedeki bir resmi öptü. Kadının rujunu resimden temizlemek müzeye 1260 dolara mal oldu. Kadın "Onu neşelendirmek için öptüm, çok soğuk görünüyordu" dedi. (Salaklık Tarihi-Bob Fenster) Cebren ve hile ile damadı ele geçirmeye çalışan kim? İki insan evlenmeye karar veriyor, nikah memuru falan işte, "evet" diyecekler, fakat anne ve baba beğenmiyor gelini, aileye layık bulmuyor, gidip düğünü basıyorlar. Ve bu durum her nasılsa hoş bir tat bırakıyor birtakım kişilerin genzinde, suratlarında müstehzi bir ifade, ben de olsam aynısını yapardım diyebilecek kadar o anne- baba ile dayanışma hali...Yeşim Salkım damadı silah zoruyla oturtmadı herhalde nikah masasına ya da hamile kalıp evliliğe mecbur etmedi, yani cebren ve hile ile damadı ele geçirmedi. Bilakis anne ve baba cebren ve hile ile düğüne girip oğullarını ele geçirmeye çalıştı, ki o çocuk kim bilir ne utanmıştır!Hem biz hâlâ evir-çevir, ağlaya zırlaya, zengin ailenin kabul etmediği şarkıcı kızların hazin hikayesini anlatan o acıklı Türk filmlerini izlemiyor muyuz? O zaman niye Yeşim Salkıma kızıyoruz? "Yine zengin koca buldu" diye... Evet, buldu ve gayet de mutlu. Buna kızmak çok acayip değil mi? Yeşim Salkımın evliliğine damadın anne-babasının vetosu, protestosu, neyse adı osu, niye insanlara "kabul edilebilir" ya da en azından "anlaşılabilir" geldi? Zar mı önemli, ilk cinsel ilişki mi? Fakat işte 22 yaşındaki Yusuf Sertelin 14 yaşındaki B.Ö.yü kaçırıp hamile bırakmasının ardından öğreniyoruz ki mesele sadece zar! B.Ö.nün kızlık zarı yırtılmamış. Ama hamile. Doğuracak. Doğum şekline göre zar ya yırtılacak, ya yırtılmayacak.Yasa diyor ki 15 yaşını bitirmemiş bir kızın ırzına geçildiğinde fail 5 yıl ceza alır. Ama bu fiil mağdurun sıhhatinde büyük bir eksiklik yaratırsa fail 7 buçuk yıla mahkum olur.Bana göre bir kadının ilk cinsel ilişkisini ırzına geçilerek yaşaması sıhhatinde büyük bir eksiklik yaratır.Zar yırtılmış olsun ya da olmasın.Esas olan bunun ilk cinsel ilişki olmasıdır.Fakat hayır, yorum bu değil:Yusuf Sertel, B.Ö. normal doğum yaparsa 5 yıl; sezaryenle doğurursa 7 buçuk yıl ceza alacak. (Hürriyet, 22 Ocak 2003)Neden? Çünkü mesele zar, ilk cinsel ilişki değil; o zar duruyor mu, durmuyor mu, mesele bu. Zar yırtılırsa bir kayıp var, yırtılmazsa yok. Bu kadar basit yani. Ayıp yani! tubakyol@yahoo.com Kızlık zarı ne demektir? Ne zaman yırtılır? Bir kadın ilk kez cinsel ilişkiye girdiğinde değil mi? Ama bazıları da yırtılmaz. Esnektir, carttır, curttur. Fakat ne değişir? O zar yırtılmasa bile bir kadın ilk kez cinsel ilişkiye girdiğinde, ilk kez cinsel ilişkiye girmiş demektir.