Cumartesi Evi sanki tren istasyonu

Evi sanki tren istasyonu

27.07.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Evi sanki tren istasyonu

Evi sanki tren istasyonu



Evi sanki tren istasyonu


Çocukluk günlerinin en güzel oyuncaklarıydı trenler. Kara lokomotife eklenen bol sandıklı yük vagonları, kirli sarı istasyon duvarları, dağ yollarından geçen raylarıyla odaya "kurulan" bir masal ülkesiydi sanki...
Devlet Demiryolları’nda 40 yıl görev yaptıktan sonra gar müdürlüğünden emekli olan
Mete Tekyıldız’ın evi çocukluk günlerinin o odalarına götürdü beni. Zira bir müzeyi andıran evin her köşesi lokomotifler, maketlerle doluydu. Ve çanlar, kampanalar, makas kutuları, şapkalarla... Kısacası hayatı boyunca demiryolu ile ilgili ne bulduysa toplayan Tekyıldız’ın 1200 parçalık koleksiyonu vardı
ve demiryolu kültürünün az bulunur vesikalarından biri olan bu koleksiyon imkansızlıklar nedeniyle bir müzeye taşınamıyordu.
İki kuşaktır ailesinin hemen hemen bütün fertleri TCDD’de görev yapan, izne çıkan vatmanın tramvayla şehri dolaşması gibi emekli olduktan sonra garlardan, tren hurdalıklarından ayrılmayan Tekyıldız’la demiryollarını, koleksiyonunu, başka bir deyişle hayatını konuştuk:

Aileniz iki kuşaktır demiryollarına yaptığı hizmetle tanınıyor. Sizin meslek kariyeriniz de bu geleneğinin bir sonucu mu?
Evet, demiryolculuk bana ailemden kalan bir miras. Bugüne kadar birçok aile büyüğüm demiryollarının çeşitli kademelerinde hizmet verdi. Babam, amcam, dayım, eşim
şu anda TCDD emeklisi, kayınpederimle eşimin dayıları da demiryolcu. 40 yıldır da bu bayrağı ben taşımaya çalışıyorum. Sadece ailede oğlum bu mesleği seçmedi.

O neden istemedi?
Aslında ilk zamanlar istemedi ama o da karayoluyla ilgileniyor şimdi. Hobi olarak da demiryoluyla uğraşıyor. Mesela geçen hafta trenlerle ilgili 4 kitap bulmuş bana.

Sizin aynı zamanda önemli bir demiryolu koleksiyonunuz var. Nasıl başladınız bu koleksiyonu oluşturmaya?
Demiryolculuk dervişlik gibi bir şey. Zor bir meslek olduğu için de sevmeden yapmak mümkün değil. Ayrıca garları, istasyonları, kostümleriyle kendine özgü bir kültürü, estetiği var. Tabii bir de benim merakım. Önemli bir parça gördüm mü kayıtsız kalamıyorum. Bu koleksiyonu da bugüne kadar memur maaşımla, ailemin rızkından keserek oluşturdum.

Neler var koleksiyonunuzda?
Koleksiyonum 1200 parçalık iki ayrı gruptan oluşuyor. Birinci grupta TCDD’de kullanılan bilumum şapkalar, kestane fişekleri, yaka apoletleri, tren şeklindeki kalemler, tablolar, sigaralıklar, lokomotif motifli kravatlar, kampanalar, telefonlar, gaz lambaları, muhtelif ülkelere ait demiryolcu fenerleri, demiryol düğmeleri, elbiseler, eski biletler, tren şefi düdükleri, lokomotif işlemeli cep saatleri gibi antika parçalar var. İkinci grupta da minyatür tren setlerim ve iletişim cihazları yer alıyor. Bunlar içinde de özellikle Maklin marka buharlı lokomotifli trenimle tren haberleşmesini sağlayan kuru maniple ve mors telgraf makineleri çok önemli.

Ailenizden kalan parçalar da var mı?
Evet, demiryolcu olan babamın Serkisof marka lokomotif amblemli gümüş saati, 39 sene önce giydiğim hareket memuru şapkam ve 28 yıldır teklemeden çalışan yine babamın armağanı olan oyuncak buharlı trenin manevi değeri çok yüksek benim için.

Burası bir evden çok bir müzeyi andırıyor. Bir müze açmayı düşünüyor musunuz?
Tek amacım bu. Sponsorluğumu üstlenen bir firma olursa bütün bu objeleri bir müzede sergilemek istiyorum. Yakın zamanda da elimdeki belgeleri sergilemek istiyorum. Bu konuda Yapı Kredi Kültür Merkezi’nin de bir teklifi oldu.

"40 yıllık meslek hayatımda ister kız ister erkek olsun çocukların hiç bıkmadan trenlerle oynadığını, trenlerin en yaramaz çocukları bile sakinleştirdiğini fark ettim. Çünkü trenler kadar insan ruhunu dinlendiren çok az oyuncak var. Ben bile bu yaşımda gece tren setlerimi kurup oynayarak günlük hayatın sıkıntılarından kurtuluyorum."

• 1941 yılında Ankara’da doğan Mete Akyıldız demiryolculuğa 1961 yılında hareket memuru olarak başladı.
• 1974-94 yılları arasında Haydarpaşa Garı Müdür Yardımcısı, ardından da Söğütlüçeşme Gar Müdürü olarak çalıştı.
• 2001 yılında TCDD’den emekli olan Tekyıldız, Dünya Buharlı Lokomotif Sevenler Birliği’nin tek Türk üyesi.

"Bir gün Devlet Demiryolları’nın Yedikule’deki deposunu dolaşırken Sultan Abdülaziz’e ait olduğu bilinen meşhur saltanat vagonunu gördüm. Vagon atıl durumda ve çürümek üzereydi. Ardından bu konuyu Rahmi Koç’la görüştüm ve Rahmi bey gerekli izinleri aldıktan sonra İngiltere’den planlarını getirtip vagonu tamir etti. Sedef kakmalı, tamponları ahşap geçme, merdivenleri el mekaniği olan bu saltanat vagonu Rahmi beyin ülkemize en büyük hizmetlerinden biridir."

Fotoğraflar: GARBİS ÖZATAY