Cumartesi "Film yapmak bana çok iyi geliyor"

"Film yapmak bana çok iyi geliyor"

01.05.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hüseyin Çağlayan kendisinin tasarladığı ve bir Londra-İstanbul yolculuğunu anlatan filmini sergisinde gösteriyor. Tasarımcı bundan sonra bir kısa film daha çekecek

Film yapmak  bana çok iyi geliyor

Bunlar tanıdık sahneler çünkü Çağlayanla yaklaşık bir yıl önce yine Türkiyedeki sergisinin açılış günü röportaj yapmıştım ve kafası yine çok meşgul, kendisi de bir o kadar yorgundu.Çağlayanın gösterisi için Proje 4Lnin alt katına beş büyük perde yerleştirildi. Bu perdelerde bir kadının (Bennu Gerede) uzay aracına benzeyen bir kapsülle Londradan İstanbula yolculuğunun filmi gösteriliyor. Her perdede filme farklı bir kamera açısından izlemek mümkün. Film boyunca da piyanodan, bu sergiye özel bestelenmiş bir müzik geliyor. Üst katta ise dört ayrı perdede Çağlayanın son iki sezonda yaptığı defileleri sergileniyor. Proje 4Lye gittiğimizde yoğun bir telaş var. Çünkü akşama Hüseyin Çağlayanın Place to Passage (Mekandan Yolculuğa) sergisinin açılışı yapılacak. Çağlayan röportajdan kalkıyor, gidip ses düzenini kuran ekibe yardım ediyor. Ya da oturduğu yerden çalışanlara komutlar veriyor. Bu arada herkes koşuşturup duruyor. Bu projenin sponsoru Honda Racing Team olduğundan, içinde "sürat" temasının olması gerekiyordu. Bir araçta hız yaşama duygusu benim de ilgimi çeken bir konu. İnsanın süratle bir mekan yaratması, yalnızlık duygusu, ait olamama hissi... Bu projeniz bir yol hikayesi mi? Tam olarak neyi anlatıyorsunuz bu filmde? "Hazırlıklar yedi ay sürdü 140tan fazla kişi çalıştı" Çünkü hayatımın çoğu İngilterede geçti. Tamam, Kıbrıs da çok önemli. Orada büyüdüm, ailem orada. Ama benim karakterim İngilterede oluştu. Hayatım, ofisim, işim İngilterede benim. Neden Kıbrısta başlatmadınız filmi? Yedi ay sürdü ve 140tan fazla kişi çalıştı. Kapsülü sıfırdan yarattık. İçindeki şekiller film boyunca değiştirildi. Bütün fikir, tasarımlar bana ait. Ama yardım da aldım; arkadaki mekanları mimari animasyon yapan bir şirket yarattı. Hazırlıklar ne kadar sürdü? Bennu burada bazı dergiler için fotoğraflarımı çekmişti. Bu sayede tanıştık ve arkadaş olduk. Onun oyunculuk geçmişi olduğunu duydum. İkna etmek için çok uğraştım. Çok direndi aslında. Oyuncu olarak neden Bennu Geredeyi seçtiniz? "Bennu mayoyu giymemek için uzun süre direndi" "Mayoya benzer bir şey giyeceksin" dedim. O da giymek istemedi. Oraya oyunculuk yapmış birini istedim çünkü belirli hareketler yapmak gerekiyor. Tabii ki Bennunun tipi de önemliydi. Çok androjen bir surat ifadesi var. Neden? Androjen oluşu önemli değil. Bence çok da feminen bir film bu. Defilelerde kızlara "Ciddi ve kendinize güvenerek yürüyün" diyorum. Kızların güvenli ifadeleri bu. Son iki sezonki işlerimde kızlar daha farklı. Saçları daha normal. Önceden makyaj yapmıyorduk. Şimdi azda olsa yapıyoruz. Androjenlik sizin için neden önemli? Defilelerinizdeki mankenlerde de bu hava var. Bildiğim mankenlerle çalışıyorum. Bu kızlar bizim işlerimizi az çok tanıyor. Benzer, neredeyse birbirinin aynı modelleri kullanıyorum. Çalışma 5 Hazirana kadar Proje 4L Galerisinde sergilenecek. Tel: (0212) 281 51 50 Mankenlerinizi neye göre seçersiniz? "Markası için kıyafetlerimi alanlara üzülüyorum" Buradaki izleyiciden memnunum. İlgimi çeken, dinamik, genç bir nesil var. O gençler beni gerçekten çok heyecanlandırıyor. Sizin tasarımlarınız dünyanın her tarafında sergileniyor. Türk izleyicisiyle dünya izleyicisi arasında ne gibi farklar var? (Düşünüyor) Açıkçası burada ne kadar tanındığımı bilmiyorum. Bence yerli modacılar kadar bile tanınmış değilim. Zor bir soru. Benim yaptığım iş çok belirli bir zevke hitap ediyor. Onun izleyicisi dünyada bile çok yaygın değil. Buradaki yerli tasarımcılar basın oyununu iyi oynuyorlar. Tanıdıkları gazeteciler var, onlarla Şamdana eğlenmeye gidiyorlar. İngilterede de o tür ortamlara karışmıyorum çünkü zaten ünlü olmak için yapmıyorum bu işi. Üzülerek söylüyorum ki birçok tasarımcı ünlü olmayı seviyor. Çok iyi bir örnek verdin. Mesela Gaultiernin amacı ünlü olup iyi işler yapmaktı. Moda dünyasında benim için parlak bir isimdir. Ben de davet edildiğim her moda partisine gitsem, onun gibi pop klibi yapsam farklı durumda olurdum. Türkiyede yeteri kadar tanındığınızı düşünüyor musunuz? Buradaki eserleriniz genel olarak çok beğenilerek izleniyor ama belki mesela Gaultier kadar ünlü olsaydınız bu sergide sokaklara kadar kuyruk olacaktı. Moda sektöründekiler işlerimi iyi biliyor. Yurtdışında daha mı çok tanınıyorsunuz? Türkiyede bir defile yapmayı, eğer burada bir pazarımız olursa doğru buluyorum. Burada satış yapmadan böyle bir şeye kalkmam. Ama istiyorum. Sonuçta buradaki basınla da bir ilişkim var ve onlar beni destekliyor. Beymenle bir ilişkimiz var, umarım önümüzdeki sezondan sonra başlayacağız. Videolardan veya sergilerden değil de kanlı canlı, gerçek bir Hüseyin Çağlayan defilesini ne zaman izleyeceğiz Türkiyede? Genelde tasarıma ilgi duyan, mimari ya da mobilya tasarımlarını sevenler... Wallpaper gibi tasarım dergilerini okuyorlar. Bazen alakasız insanlarda da görebiliyorum kıyafetlerimi. Erkek koleksiyonumda daha az sayıda parça olmasına rağmen ikisi de çok iyi gidiyor. Sizin kıyafetlerinizi kimler giyiyor? Kesinlikle. Çoğu günlük hayat için zaten. Günlük hayatta giyilebilir şeyler mi? İsmimi sevip de alanlara çok üzülüyorum. Tasarımımı sevmelerini, beğenerek almalarını tercih ederim. Bir Gucciye sahip olmak için gidip parayı bastırarak Gucci alanlar var. Sizin de sırf isminiz için kıyafetlerinizi alanlar var mı? "Hayat kalitem düştü, ben de çalışmayı azalttım" Kesinlikle. Yine bir kısa film fikrim var. Bu konuya çok açığım. Bununla "Tasarımcılığı bırakıp film yönetmeni olacağım" demiyorum. Ama film yapmak bana çok iyi geliyor. Bu benim dünyamın bir parçası. Film, fotoğraf, koleksiyonun sunuluşu bağlantılı zaten. Görsel sanatların devamı gelecek mi? Kıyafet tasarım açısından bana en kolay gelen. Çizmesi kolay ama yapması zor. Fikir açısından da film çok zor ama çok tatmin edici. Hangisiyle kendinizi daha rahat ifade ediyorsunuz? Evet ama son iki yıldır bunu değiştirmeye çabalıyorum. Çünkü hayat kalitem gerçekten çok düşmeye başladı. Hiç dışarıdan göründüğü gibi zevkli değil. Çok seyahat ediyorsun. Seyahat etmek hiç renkli değil bence. Son iki yıldır biraz daha ısrarcı davranıp en azından geceleri bir şey yapmamaya çalışıyorum. Bir arkadaşımı görüyorum veya evde oturuyorum. Sizin çok çalışmanız bir efsane gibi anlatılır. Her şeyiniz dakikalık programlar halinde neredeyse. Gerçekten bu kadar çok mu çalışıyorsunuz? Sosyal hayatımı etkiledi tabii. Beni arayanlarla görüşemiyordum. İnsanlarla vakit geçirmek de kendi başına bir proje zaten. Bazen arada küçük teneffüsler almaya çalışıyorum. Altı aydır sağlığım etkilendi çünkü. Etrafınızdakiler ne diyor bu konuda?