Cumartesi “Filmi izlediğimde ‘Bu hikayeden iyi bir dizi olur’ dedim”

“Filmi izlediğimde ‘Bu hikayeden iyi bir dizi olur’ dedim”

11.10.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Sinema filmi “Dinle Neyden”in başrol oyuncularından Ahu Türkpençe, “Karamel” dizisiyle de ekrana çıkmaya hazırlanıyor. Türkpençe: “Caramel adlı Lübnan filmini izledikten sonra kendi kendime bu hikayeden güzel bir dizi çıkar demiştim. O sırada beni yapım şirketi aradı. Onlara bu fikrimden bahsettim ve bir anda dizi planım gerçek olmaya başladı”

“Filmi izlediğimde ‘Bu hikayeden iyi bir dizi olur’ dedim”

Önce “Bir İstanbul Masalı”nın Esma’sı, ardından da “Şöhret”in Gülşen’i olarak tanıdığımız Ahu Türkpençe şimdi de Show TV’de yayımlanacak olan “Karamel”in ağdacı Zehra’sı olarak karşımıza çıkmaya hazırlanıyor.
Vizyona yeni giren “Dinle Neyden” adlı filmde de rol alan Türkpençe’yi filminden daha çok heyecanlandıran bir şey varsa o da yeni dizisi. Bu nedenle daha çok “Karamel”den bahsetmek istiyor ve yeni dizisinden bahsederken adeta gözlerinin içi gülüyor. Sessiz ve sakin biri olarak tanınan Türkpençe oyuncu olmadan önce oldukça sinirli ve inatçı bir yapıya sahip olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Oyunculuk hayata bakış açımı genişletti ve önyargılarımı kırdı.” 


Yeni sinema filminiz “Dinle Neyden” nasıl bir yapım?
III. Selim zamanında geçen bir dönem filmi. Yönetmenin hikayeyi anlatma tarzı ve öyküde yer alan karakterler çok naif. Ben Sultan’ın (Lale Mansur) kalfasını oynuyorum. Benim yer aldığım hikaye, bu kalfa ile saraya gelen tabip (Alican Yücesoy) arasında yaşanan platonik aşk hikayesi. Genel olarak Mevlana’nın felsefesinin anlatıldığı, olayların o felsefe açısından değerlendirildiği bir film...

Yeni diziniz “Karamel” bir filmden uyarlandı, değil mi?
“Caramel” 27. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin açılış filmiydi. Ben orada seyrettim ve bayıldım. 1,5 senedir de televizyonda iş yapmıyordum çünkü gelen teklifler birbirine fazlasıyla benziyordu.
Bu filmi  izledikten sonra kendi kendime bu hikayeden güzel bir dizi çıkar demiştim. Tam bu sırada beni Pastel Yapım’dan aradılar ve dizide oynamak isteyip istemeyeceğimi sordular. Onlara farklı işler yapmak istediğimi söyleyince de bana “Siz nasıl bir proje düşünüyorsunuz?” diye sordular. Ben de “Caramel”den bahsettim ve bir anda dizi planım gerçek olmaya başladı. 

Fikir sizden çıktı yani. Senaryoda da parmağınız var mı?
Fikir annesi olduğumu söyleyebilirim. Senaryoda payım yok, kocaman bir ekip var. Tabii sadece oyuncu olarak değil, başka bir şekilde de bu projeye katkıda bulunmuş olmak harika.


“Karamel adına herkes alıştı biz de değiştirmedik”


Neden farklı bir isim koymadınız? 
Esasında biz dizinin isminin ne olacağına karar vermemiştik. Sadece soranlara “Caramel’den esinlenerek bir dizi yapıyoruz” dedik. Basın diziyi de “Karamel” olarak geçirince insanlar bu isme alıştı. Biz de değiştirmedik. “Karamel” farklı bir proje, yani bir anlamda risk alarak yaptığımız bir iş. İsminin ona şans getirmesini diliyorum. 

Risk almaktan bahsediyorsunuz, bu reytingleri etkilemez mi?
Etkiler ama ben çalıştığım ekiple o kadar mutluyum ki. Sanki bir aile gibiyiz, 10 gündür beraberiz ama sette kendimi yıllardır tanıdığım insanlarla berabermişim gibi hissediyorum. Tüm ekip aynı amaç için uğraşıyoruz ve işimizi severek yapıyoruz. Bunun projeye yansıyacağından eminim. 


“Filmi izlediğimde ‘Bu hikayeden iyi bir dizi olur’ dedim”



“Oynadığım karakter sanılmam hoşuma gidiyor”

“Bir İstanbul Masalı”nda canlandırdığınız Esma karakteri üzerinize fazlasıyla yapışmıştı. Ardından “Şöhret”te canlandırdığınız Gülşen geldi. Hangisi daha ağır basıyordu? Esma’dan kurtulabildiniz mi?
Tabii ki kurtuldum. Hem insanların beni oynadığım karakter sanması hoşuma gidiyor çünkü bu benim yaptığım işi doğru yaptığımı gösteriyor. Mesela “Şöhret”teki Gülşen daha hırçın bir karakterdi. İnsanlar yolda beni durdurup “Sen değiştin, pek hırçınlaştın!” diyorlardı. Şimdi de “Karamel”le birlikte Zehra oluyorum. Bence bir oyuncu her defasında mümkün olduğu kadar farklı karakterleri canlandırmalı.


“Öyle ahım şahım bir güzelliğim yok ama çirkin de değilim”


Zehra nasıl biri? Sessiz ve sakin mi?
Yok, pek değil. İşveli, cilveli, tüm dertlerine rağmen hayata pozitif bakabilen ve erkeklerden çok fazla ilgi gören bir kız. En büyük derdi ise annesine kendini sevdirmek. Zehra’nın seyirciyi şaşırtacak bir karakter olduğunu söyleyebilirim. 

Şimdi de sizi sokakta Zehra diye çevirecekler.
Başarılıysam evet çevirecekler. Benim işim
insanları bir başkası olduğuma ikna etmek. Ben bunu ne kadar inandırıcı yapabilirsem işimde o kadar iyiyim demektir. Bence seyircinin gerçek Ahu ile ilgili pek bir fikri olmaması da benim için büyük avantaj.

Bu nedenle mi hiç ortalıkta yoksunuz?
Evet, bu benim tercihim. Basının gittiği yerlere gitmemeye çalışıyorum. Zaten o tarz mekanlarda olmaktan da hoşlanmıyorum. Yoksa benim de herkes gibi bir hayatım var. Dışarı çıkıyorum, sinemaya gidiyorum, sahilde bisiklete biniyorum ve arkadaşlarımla eğleniyorum.

Özel hayatınıza dair fotoğraflarınız da basında yer almıyor...
Ben malzeme vermediğim için basının ilgisini üzerime çekmiyorum yoksa benim senden hiçbir farkım yok. Herkes gibiyim ve herkes gibi olmak hoşuma gidiyor çünkü doğal olan bu.

Oyunculuk hep yüksek ego ile bağdaştırılır. Sizin bu mütevazı haliniz biraz garipseniyor olabilir mi?
Benim garipsediğim şey insanların benim bu normal olma halimden rahatsız olmaları. Ben normalim, yani bunda şaşıracak hiçbir şey yok. Bu yüzden de bu soruların bana sorulmasını bile garipsiyorum. Bir insan oyuncu diye diğerlerinden farklı haklara sahip olamaz ki. Ben doğal kişisel özgürlüklerime sahip çıkıyorum o kadar. Oyuncuların kaprisli, sivri ve marjinal olduklarının düşünülmesi bana saçma geliyor. 

Kendinizi beğenir misiniz? Sizce güzel bir kadın mısınız?
Bir insanın güzel olup olmadığına karar verirken sadece fiziksel özelliklerine bakmak yeterli değil. Oyuncu olarak bir estetik kaygım tabii ki var, öyle ahım şahım bir güzelliğim yok ama çirkin de değilim. 



“Kabinde iki kıyafet denesem sıkıntı basıyor, alışverişe ayda iki kere çıkarım”

Bakımlı bir kadın mısınız? Nerelerden alışveriş yaparsınız?
Hiç değilim esasında. Yani tabii ki temizim. Setlerde makyaja ve saça o kadar doydum ki normal hayatımda hep rahat olmaya çalışıyorum. Alışverişe gelince ben alışveriş yapmaktan sıkılıyorum. Kabinde iki kıyafet denesem sıkıntı basıyor. Ayda iki kere falan gerekince bir şeyler alıyorum.

Kadınlar alışverişe bayılır derler.
Genellemelere karşıyım. Kadınların hepsi öyle değildir. Hem benim alışveriş yapmaya bayılan erkek arkadaşlarım var.  

Şu sıralar televizyonda hangi dizileri takip ediyorsunuz?
“Avrupa Yakası”nın sıkı bir hayranıyım.
O dizi adaptasyon olmadığı halde bu kadar uzun süre kendini yenileyerek devam edebildiği için önemli bir proje. Ayrıca “Yaprak Dökümü”nü de takip ediyorum çünkü Bennu Yıldırımlar en beğendiğim tiyatroculardan biri.

Misafir oyuncu olarak yer almak ister misiniz peki?
Tabii ki isterim. O ekipte yer almak çok eğlenceli bir deneyim olacaktır. Daha önce “Elveda Rumeli”de iki bölüm misafir oyunculuk yaptım. O işten de çok keyif almıştım.