Cumartesi “Gazetelerdeki halimiz paralel evrendeki hayatımız gibi”

“Gazetelerdeki halimiz paralel evrendeki hayatımız gibi”

21.03.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Berrak Tüzünataç’ın hakkında çıkan magazin haberleriyle başa çıkmak için çok yaratıcı ve ilginç bir yöntemi var: “O gazetedeki kişiye başkası gözüyle bakmak, araya mesafe koymak gerekiyor. Paralel evrendeki hayatımız gibi... ”

“Gazetelerdeki halimiz paralel evrendeki hayatımız gibi”

Bir süredir ekrandan uzak olan Berrak Tüzünataç ünlü olduğu günden beri magazinin ilgisini çeken isimlerden. Öyle herhangi bir şey yapmasına da gerek yok bunun için. “Berrak Tüzünataç yürüyüş yaptı”, “Berrak Tüzünataç elinde alışveriş torbalarıyla görüntülendi”... Sizin, benim her gün yaptığımız “normal” şeyler yani. Ama o rutin hayatına devam ederken bile magazin haberlerine konu olabiliyor. Üstelik hakkında çıkan haberler de her zaman doğru olmayabiliyor...

Haberin Devamı

Şimdi ne mi yapıyor? Dizilerde rol almadığı bu sürede boş durmamış, bir filmin çekimlerini bitirmiş, ikincisi de yolda... Şu sıralar dizi çektiği günlere göre daha rahat, kendine zaman ayırabiliyor ve yeni başladığı 30’larının tadını çıkarıyor.

Ekranda görünmeyince sorulur ya “nerelerdesiniz” diye. Ben de sorayım: Nerelerdesiniz?

Bu yıl değişik bir sezon geçiriyor televizyon. Bir geçiş süreci yaşanıyor. Ben de okuduğum televizyon işleri içinde kendimi göremedim gibi. Bu sene böyle geçiyor.

Ama bu arada bir film çekiyorsunuz değil mi?

Evet bir tane çektim, bir tanede çekeceğim gibi görünüyor. Film ihtimallerini değerlendiriyorum.

“Kürtçeyle ilgili neredeyse hiçbir fikrim olmadığını fark ettim”

Mardin’de çekimleri yapılan, İranlı yönetmen Shahram Alidi’nin filmi bitti mi?

Haberin Devamı

Evet. 40 günden fazla Mardin’de kaldım çekimlerim için. Çoğunlukla Kürtçe konuşuldu. Benim için yeni bir tecrübeydi. Sinema dili, çalışma biçimi çok farklı bir yönetmen Shahram. Sürekli algılarımızın açık, alarm durumunda olmamız gereken bir setti. Ben de daha izlemediğim için merakla bekliyorum.

Siz de Kürtçe mi oynadınız?

Evet.

Ders aldınız mı bunun için?

Tabii. Sette de bir koç vardı. Her şey çok hızlıydı ama. Temel Kürtçe eğitimi gibi bir şey için vakit yoktu. Senaryo üstünden öğrendim, laflarımı söyleyebilmek için.

İnsanın anadili dışında oyunculuk yapması zordur, değil mi?

Tabii. Türkçe ve Kürtçe benzeyen diller de değil. Maalesef Kürtçeye bir kulak aşinalığım da yoktu. Çevremde çok duyduğum bir dil değildi, o da işimi biraz zorlaştırdı. Ne acayip
değil mi? Anadili Kürtçe olan bu kadar insan olmasına rağmen bu ülkede... Kürtçeyle ilgili hemen hemen hiçbir fikrim olmadığını bu filmle birlikte fark ettim ben de.

“Bir şeyden uzaklaşmak zor değil benim için”

Hazır uzun set saatleri yokken kendize zaman ayırma şansınız da olmuştur. Neler yaptınız bu sürede?

Sigarayı bıraktım. Gerçekten boş bir zamanda yapılması gereken bir şey bence. O büyük bir kazanç oldu bu dönemde bana. Spora ağırlık verdim. Kendimle uğraşıyorum yani. Kendimle uğraşıyorum derken illa güzellik anlamında değil; spiritüel, mental... Sigarayı bırakmak, spor da bu paketin içinde.

Haberin Devamı

Sigarayı bırakma kararını nasıl aldınız? Zor oldu mu?

Çok spor yaptığım için sigara içen biri olmak beni tıkamaya başladı, rahatsızlık hissettim. Bir şeyden uzaklaşmak çok zor değil benim için. Karar vermem yeterli. 30’uncu doğum günümden sonra bırakacağım diye karar verdim, öyle de yaptım.

“Berrak Tüzünataç yine yürüyüşteydi” diye çıkıyor haberler. Yürüyüş mü yapıyorsunuz genelde?

Sadece yürüyüş değil. Bir de dans hocam var. Antigravity yoga, pilates yapıyorum. Bazen kick boks... Sürekli aynı şeyi yapmaktan sıkılıyor insan, o yüzden arada yeni şeyler deniyorum.

Siz hep magazinin ilgisini çekiyorsunuz. Adım atsanızhaber oluyor neredeyse. Bu neden sizce?

Siz neye bağlıyorsunuz?

Bazı insanların öyle bir enerjisi vardır ya. Bir ortama girince herkes döner bakar. Ondan mı acaba?

Herhalde ilginç mi geliyorum onlara, bilmiyorum... Sadece ben böyle değilim bu arada. Böyle birçok insan var. Ama ellerinde sadece bir fotoğraf olması yetiyor. Sonra onun altına istenilen şey yazılabiliyor: “Huysuzdu”, “neşeliydi”, “kızdı”... Doğru veya yanlış... Bazen çok doğru da yazılabiliyor tabii. Magazin ilaveleri dolacak bir şekilde,
onları da anlıyorum ama... Bir de hep çok yüksek duygular yaşıyormuşuz gibi: “İsyan etti!”, “şok oldu!”, “eğlencede kendinden geçti”... Hiçbir şeyi normal yapmayan insanlarmışız gibi. Paralel bir evrende çok mutlu, hiçbir derdi olmayan, her şeyi çok yüksek yaşayan, genelde de huysuz insanlarmışız gibi yansıtılıyoruz.

Haberin Devamı

Nasıl başa çıkmayı öğrendiniz peki bütün bunlarla?

Öğreniyorsun yoksa sinir hastası olursun. Bu kadar ruh halini etkiler halde tutmamamak, mesafe koymak gerekiyor. O gazetedeki kişiye başkası gözüyle bakmamız gerekiyor.

Gazeteye bakıp “Berrak bugün ne yapmış?” demek gibi mi?

Evet. Paralel evrendeki hayatımız gibi. Onu çok benimsememek gerek.

“20’lerini dolu dolu yaşamış biri olarak...”

30 yaş nasılmış, beklediğiniz, hayal ettiğiniz gibi mi? İnsan küçükken hayal eder ya “vay be 30 diye”...

Haberin Devamı

Major bir değişiklik yok şu anda. 20’lerini dolu dolu yaşamış biri olarak artık bir dönem kapansın, bir başlangıç olsun istiyordum. Bir ayraç gözüyle bakıyorum. Ama belki aradan bir beş yıl geçince dönüp baktığımda daha rahat cevaplayabilirim bu soruyu.

10 sene önceki bir röportajınıza denk geldim. “Nasıl tanımlıyorsunuz kendinizi?” sorusuna “Henüz tanımlamıyorum. 20 yaşında bir oyuncu adayıyım. İddialı açıklamalarda bulunacak değilim” demişsiniz. Şimdi sorsam bu soruyu...

Şimdi de aşağı yukarı böyle bir cevap verirdim. İnsan kendini tanımlamaz da başkaları tarafından tanımlanır gibi geliyor. O tanımlamayı beğenirsin, beğenmezsin o ayrı.

Eminim o günkü modunuz, yapan kişi, sorular çok etkilidir ama o röportajda daha sert cevaplar verdiğinizi gördüm. Bugün de “acaba sert birini mi bulacağım karşımda” diye düşündüm ama öyle değil.

İnsanın hayatı sırf bir röportaj ve ona verdiği tepkiden ibaret değil. Bir de
bir insan sert görünüyorsa aslında savunmadadır.
Demek ki savunmadaymışım. Hani “Wall-e” filminde robot korktuğunda kutucuk oluyor ya, öyle bir haldeymişim daha çok. Şimdi o kadar kaygılı değilim. Herhangi bir şey beni öyle korkutmuyor. O zaman daha kırılgandım, kaygılıydım.

Gelecekte kendinizi bu mesleği yaparak ve mutlu mu hayal ediyorsunuz?

Bu alanın farklı kolunda mesai harcayan insanlarla vakit geçirdikçe hayal kurmaya başlıyorsunuz. Bir şey yazmak isteyebiliyorsunuz mesela. Bu toplumda “o ne anlar” anlayışıyla yaklaşılıyor insanlara. Eskiden buna çok takılıp kendimi limitliyordum. Yine kırılma korkusundan. Şimdi keyif aldığım ne varsa yapmak istiyorum hayatımda.

Akdenizli cesur kadın Berrak

Park Bravo’nun yüzüsünüz bu sezonda da. Akdenizli cesur kadın stilini yansıtıyormuş yeni koleksiyon. Akdenizli cesur kadın denince siz aklıma gelirsiniz
benim de. Tam Akdenizli cesur kadın tipi var sizde...

Teşekkürler. Herhalde sizinle hemfikirdiler ki onlar da konsepte beni uygun buldular.

Sizin nasıl modayla aranız?

Bunu meslek edinmiş insanlar kadar olmasa da tabii ki takip ediyorum modayı. Giyinmeyi seviyorum çok. Gerektiğinde tabii... Günlük hayatta daha
konfor odaklıyım.

Alışveriş seven kadınlardan mısınız? Uzun uzun alışveriş
yapar mısınız?

Biraz sabır sorunum var; sadece alışverişte değil, hayatın her alanında. O yüzden genelde hedef odaklı alışveriş yapıyorum. Belli yerlere gidip alırım. Çok
opsiyonum olunca bunalıp hiçbir şey almayıp çıkabiliyorum.

Davetlerde giydikleriniz de dikkat çekiyor mutlaka. Onları da siz mi seçiyorsunuz yoksa bir stil danışmanıyla çalışıyor musunuz?

Kendim belirliyorum. Zaten ziyadesiyle kendi işini kendi yapmayı seven biriyim. Çok kolay kolay bırakamıyorum kararları başkasına.