Cumartesi “Gönlümde yatan şey tiyatro”

“Gönlümde yatan şey tiyatro”

09.07.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

“Rengarenk” dizisinde izleyeceğimiz Merve Oflaz: “O tiyatronun içinde bulunayım, arkada durayım, bir replik söyleyeyim hiç fark etmez. Ben o ambiyansın içinde bulunmak, o havayı solumak istiyorum çünkü gerçekten gönlümde yatan bir şey tiyatro”

“Gönlümde yatan şey tiyatro”

Hani hep oyuncuların gerçek hayatını merak ederiz ya; “Neye güler, neye ağlarlar? Neyi sever, neyden şikayet ederler?” diye. İşte dün atv’de bu soruların cevabını bulabileceğiniz bir dizi başladı, adı “Rengarenk”. Yapımcısından yönetmenine, oyuncusundan senaristine merak ettiğimiz dünyanın içine girme imkanı bulacağız belki de. Dizi içinde dizi gibi olan bu yapımın hırslı menajeri Saadet’i de Merve Oflaz canlandırıyor. “Her insanın kendinden bir şey bulabileceği adı gibi rengarenk bir dizi” diyen Oflaz’la hem diziyi hem neler yaptığını konuştuk.

Haberin Devamı

- “Rengarenk” başladı, bol reytingli olsun. Nasıl dahil oldunuz diziye?

“Eve Dönüş” bittikten sonra tam yaz dizilerine hazırlık zamanıydı. Bir şeyler ya olacaktı ya da olmayacaktı. Ben de karar aşamasındaydım. İzmir dediler, ben de “Yazın İzmir’de olmak güzel olur” diye düşündüm. Sonra kadroyu duydum, yönetmenlerimiz çok değerli yönetmenler. NTC ile çok çalışmak istedim ve kabul ettim. Saadet rolü de beni heyecanlandırdı.

- Nasıl biri Saadet?

Bugüne kadar oynadığım karakterlerin dışında bir karakter. Kötü de diyemeyiz, iyi de... Aslında tamamen çıkarcı biri. Renk (Selin Şekerci) için her şeyi yapabilecek bir kadın çünkü Renk’le beraber yükseleceğini düşünüyor. Renk onun için büyük bir şans. Saadet, Renk’in menajeri bu arada. Onun dışında gayet güçlü, tuttuğunu koparan, her ne kadar çıkarcı desem de aslında bir yandan Renk’i hem iş hem özel hayatında gerçekten düşünen ve destekleyen hem bir arkadaş hem de bir iş ortağı. Ama onun da herkes gibi kırılgan olduğu bir nokta var, onu da göreceğiz. Şimdilik o sürpriz olsun.

Haberin Devamı

“Bir televizyon filmi çektim”

- Dizi İzmir’de çekiliyor. Zor oluyor mu?

İzmir’de yaşama fırsatım olacağı için çok heyecanlandım ama zor olduğu zamanlar da oluyor çünkü evde kedilerim, köpeklerim var... Ayrıca erkek arkadaşım da dahil herkes, ailem burada, dolayısıyla özlem giriyor araya. Ama işimi çok sevdiğim için beni bir çöküntüye sokmuyor bu durum. Gayet mutlu gidiyorum sete.

- Sizi hep dizilerde gördük ama sinema da yapmak ister misiniz?

Evet, çok istiyorum. Hatta sinema değil ama bir tane televizyon filmi çektim ve ilk defa başrolüm. Partnerim Kemal Uçar. Karadeniz’de ve İstanbul’da çektik. Romantik bir aşk filmi. Sinemadan birkaç teklif geldi ama diziyle beraber olamayacağı için rafa kalktı. Bir sinemada var olmak çok istiyorum yani ama ondan önce tiyatro.

“Bülent Emin Yarar ile oynamak isterim”

- Tiyatro biraz iddialı değil mi?

Evet ama artık olmalı, sahnede olmalıyım, kendimi göstermeliyim çünkü gerçekten gönlümde yatan bir şey tiyatro.

- İstediğiniz bir tarz, bir oyun var mı?

Haberin Devamı

Yok. O tiyatronun içinde bulunayım, arkada durayım, bir replik söyleyeyim, ikinci yarıda gireyim hiç fark etmez. Ben o ambiyansın içinde bulunmak, o havayı solumak istiyorum.

- Beraber oynamak istediğiniz birileri var mı?

Oralara girersek çıkamayız ama Bülent Emin Yarar ile Yetkin Dikinciler’in “Profesyonel” diye bir oyunları vardı. Onları o sahnede görünce anladım; “Ben de o sahneye çıkıp bir şey söyleyip içeri girsem tamam” dedim. Bir de Bülent Emin Yarar ile “Kalbim Dört Mevsim”de çalışmıştık, kızını oynamıştım. O yüzden Bülent Emin Yarar’la keşke aynı sahneyi paylaşsam da böyle bir gururlansam.

“İnsanlar hâlâ Survivor’ı merak ediyor”

- Spor akademisi mezunusunuz. Hiç aklınıza gelir miydi bir gün oyuncu olacağınız? Küçükken var mıydı böyle hayalleriniz?

Vardı ama herkesin yok mudur zaten eline annesinin tarağını alıp ayna karşısında şarkı söylediği zamanlar. Hatta kimse bilmez, ufak tefek bu işe girmişliğim de vardı. Lisedeyken hosteslik yapıyordum, otoşovlarda çalışıyordum. O zaman bir ajansa kayıt olmuştum, birkaç klip çekimi falan olmuştu.

Haberin Devamı

- Hâlâ Merve Oflaz denince akla ilk “Survivor” geliyor. Bu sizi rahatsız ediyor mu?

Yok etmiyor. Rahatsız olacağım bir şey değil. Tek kadın kazanan olmanın verdiği ayrı bir durum da var tabii. Ama ben başka bir yolda kendimi kanıtladığımı düşünüyorum. Bu noktada elimden geldiğince, insanlar beni görmek istediği sürece bu yolda ilerleyeceğim. “Survivor” da benim için güzel bir anı olarak kalacak.

- İlk yarışmadan bugüne kaç sene geçti hâlâ çok izleniyor. İçinde bulunmuş biri olarak sizce sebebi ne?

Çünkü çok gerçek. İnsanlar merak ediyor, altı sene geçti hâlâ “Aç mısınız?” diye soruyorlar. Evet açız! Yemek yesek zaten o kadar kilo veremeyiz. Ayrıca yemek verseler o kadar kavgalar da olmaz. Kavganın başı yemek ve sen ne kadar açsan olaylar o kadar köpürüyor. Böyle düşününce de mantıken verilmemesi lazım. Yarışmanın olayı zaten o, yemek verseler adı “Survivor” olmaz! Bir de çocuk izleyicisinin çok olması da bir etken bence.

Haberin Devamı

“Hedefim kiteboard yarışlarına katılmak”

“Gönlümde yatan şey tiyatro”

- Bu ara İzmir-İstanbul arası mekik dokuyorsunuz belli ki. Onun dışında nasıl geçiyor günleriniz?

Sette aram olduğunda araba kiralayıp Akyaka’ya gidiyorum. Kiteboard yapıyorum, çok da sevdim. İlk geçen yıl “Survivor All Star”dan elendiğim zaman Dominik’te başladım. Bu sene de devam ediyorum. Hedefim yarışlara katılmak,
çok istiyorum.

- Bir de sokak hayvanlarına karşı bir hassaslığınız var galiba...

Evet, sokak hayvanları benim için çok önemli. İnsanlar barınakları ziyaret etsinler, mama yollasınlar. Satın almasınlar, barınaklardan sahiplensinler. Milyonlarca hayvan var terk edilmiş, yuva arayan, yuva bekleyen. Benim de dört tane kedim, iki tane köpeğim var sokaktan aldığım. Nasıl ki kimsesiz çocuklara, birçok derneğe elimizden geldiğince destek olmamız gerekiyorsa hayvanlara da olalım, onları da unutmayalım. -