25.05.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
Atmosferden geçerek dünyaya yayılan ve gözle görülemeyen ultraviyole ışınları, cilde değdiğinde en derin katmanlara dek nüfüz ederek cilt tabakasının koyulaşmasına neden oluyor. Aynı zamanda cildin koruyucu tabakası olan epidermisteki Langerhans hücrelerini de tahrip ediyor. Zararlı güneş ışınları cildi sıkı tutan ve genç görünmesini sağlayan proteini üreten kolajen maddesini de etkiliyor, cildin neminin tükenmesine, kuru, kırışmış ve pul pul görünmesine neden oluyor. Doğal gençlik kaynağı olan glutatyon, UV radyasyonuna maruz kaldığında cilt, erken yaşlanma ve oksidatif strese karşı çok daha hassas hale geliyor.
Güneşin en zararlı etkilerinden biri de hücre DNA’sı üzerinde yapmış olduğu tahribat. Özellikle ben oluşumu gibi pek çok tehlikeyi beraberinde getiren bu tehlikeye karşı DNA koruması sağlayan içerikler barındıran ürün kullanımıyla güneşten maksimum düzeyde korunmak mümkün.
Cilt tipine göre önlem
Güneşe maruz kalma cilt tipine göre de önem taşıyor. Koyu tene sahip kişiler, bu konuda açık tenlilere göre biraz daha şanslı kabul ediliyor. Açık tenli olup çok sayıda beni, çilleri veya ailesinde cilt kanseri geçmişi olanlara ise mutlaka daha dikkatli olmaları öneriliyor.
Güneş koruyucuların ciltte temel tutunma süresinin iki saat olduğu belirtiliyor. İki saatten sonra emilimin yanı sıra ter gibi faktörler nedeniyle etkinliklerini kaybetmeye başlıyorlar.
Bu nedenle yoğun güneşe maruz kalınan süre boyunca, kullanılan koruyucunun her iki saatte bir yenilenmesi tavsiye ediliyor.