Cumartesi "Haydi bayanlar eller havaya!"

"Haydi bayanlar eller havaya!"

08.05.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bak Nihat, Seda'yla ilişkiniz kuaförü yumrukladın diye bitmemiştir... Peki, o zaman neden bitmiştir?

Haydi bayanlar eller havaya

www.ilhanuckan.com Faks: (0212) 505 63 88 başka bir alemdi..." Levent Yüksel'in "Kadın Şarkıları"nı dinliyorum bangır bangır. Yeni evime alışmaya çalışıyorum bir yandan. Albümün adı bir tuhaf.Taşınmanın en sevdiğim yanı kitapların tekrar yerleşmesi... Kitaplar yerleşirken eski defterlerim de çıkıyor karşıma. Tam 21 tane defterim olmuş. Çizimlerim, eski yazılarım, notlarım... Kocacığım elinde defterlerimle okuya okuya peşimde dolanıp benimle dalga geçiyor. Her şeyi yazmışım bazı zamanlarda. "Doktora gittim, giderken takside onun gözüne benim röntgenim girdi, göz doktoruna gittik, retinasını çizmişiz, doktor gözüne bant yapıştırdı, çok sevimli oldu..." Sargılar ve yara bantları benim için fetiştir de... Adamın gözü çıkıyormuş ama bana sevimli geliyor işte, ondan yani...Bir insanı kısa yoldan tanımak isterseniz yazdığı özel bir iki şeyi okuyuverin... Kısa yoldan ritmine ve düşünce formülüne ulaşırsınız.Yeni evde ikinci gün: Şimdi şarkı değişti; "Bugünün bir de yarını var, mutluyduk belki, bugüne kadar ya sonra, ne yaparım senden sonra... Yola çıkar pişmanlıklar... Al, sevgini de al, gidiyorum ben, sen hoşçakal..."Evdeki tesisatçıdan bunalmış vaziyette, rahatlamak için yüksek sesli müziğe avaz avaz katılarak tatil hayalleri kuruyorum. Şarkının "Ne yaparım senden sonra" kısmı tesisatçıyı evden kovarsam ne yaparım anlamında...Tamam, eve alıştım. Artık üçüncü gün... Müzik değişti. "60, 70 ve 80'lerin Unutulmayan Aşk Şarkıları" çalarken evdeki ustaların daha iyi çalıştığını fark ettim. Hep beraber "Haydi bayanlar, eller havaya!" modundayız. "Haykıracak nefesim kalmasa bile, ellerim uzanır olduğun yere, gözlerim görmese ben, bulurum yine..."Ustalarla sıraya dizilip delirme dansı yapıyoruz: "Haykıracak nefesim kalmasa bile..." Tesisatçı bana acıdı, eksik parçalar uydurup ekstra para kazanmayı bıraktı... Açtım aşk defterini, hatırladım sevdiklerimi... Her birisi Nihat Doğan basın toplantısı düzenleyip Seda Sayan'la ayrılığı hakkında "Benim için 'Kuaförden özür dilerse barışırım' demiş. Kuaföre yaptığım hareket için insanlığımdan özür diliyorum. Başka da bir şey için özür dilemem. İlişkimizin böyle bir nedenden dolayı bitmesi beni çok üzdü" falan filan dedi ya... İlişkilerinin neden bittiğini tam anlayamamış tabii güzelim.Bak Nihat, Seda'yla ilişkiniz kuaförü yumrukladın diye bitmemiştir. Olsa olsa gelecekteki icraatlarınla ilgili verdiğin işaretler yüzünden bitmiştir. Taşınma telaşım arasında seni de bilgilendirmeden duramadım, değerimi bil yani. İşte Bilirkişi olarak yazıyorum: Levent Yüksel'in albümü için elinde papatyalarla çektirdiği fotoğrafları içimi daralttı! Öyle poz vermek kolay! Öyle çiçek miçek veriyormuş gibi yapmak da kolay! Peki bu adam hadi kuaförlerden geçtim ama tesisatçılarla çekinmeden kavga edebilir mi? Yaaa... Haydi bayanlar, eller havaya! İyi oyunlar herkese... Bugünkü yazımın ana fikri şu: Erkek köşesi! Sevdiğiniz kadın sinirlenip kendi kaybetti diyelim, aman ha ağzınızdan tek kelime çıkmasın! Hemen elinizin altında zaten hazır bulundurmanız gereken eski pop müzik albümlerinden birini çalmaya başlayın; "Şiribim, şiribom" gibi parçalar ideal mesela... İnsan sinirlenince ritmi hızlanır. O hızlı ritmi bozmadan, vites değiştirebileceği başka bir ritme doğru yönlendirmek birini sakinleştirmenin en kolay yoludur. Üstelik sadece sakinleşmez, keyfi yerine gelip kahkahalar atmaya bile başlayabilir... Benden söylemesi... Çıldırmış bir kadın nasıl sakinleştirilir! Hande Ataizi'nin sevgilisi dizi çekimleri için Bursa'da olan Hande'yi pek özlemiş ve duyguları sel olup akmış, onun için şiir yazmış... Hande Ataizi ne yapmış, almış besteletmiş, yıllardır çıkaracağı söylenen albümüne koymaya karar vermiş... Şimdi biz de Hande'nin sevgilisinin yazdığı şiir acaba nasıl şarkı oldu, Hande nasıl söyledi diye merak edip albüm çıktığında koşup alacak mıyız? Of of! Öpelim de sevgililer özenip abidik gubidik şiirler yazmasınlar. Neden ben bu kadar şiir düşmanıyım orası da ayrı mesele... Öptüm sizi ÇEKİNMEYİN, SORUN! DAHA İYİSİNİ BİLENİNİZ VARSA DA ANLATSIN! Mutlu evlilik kampanyamız devam ediyor... Gelen mektuplarınızdan güzel bir "Mutlu Evlilik Kılavuzu" hazırlayabilirim doğrusu... Eşimle sekiz yıllık inişli çıkışlı bir evliliğimiz var. Bazen ekonomik sorunlarımız oluyor ve ister istemez aramızdaki iletişim de bozuluyor. Ama net olarak şunu söyleyebilirim ki ne olursa olsun bana bugün evlenme teklif etmiş olsaydı onunla gene evlenirdim. Hayat her zaman güle oynaya geçmiyor. Mutluluk inişli çıkışlı bir şey. Kocamı çook seviyorum ve adım gibi eminim ki o da beni çok seviyor. Hayatta her şeyin üstesinden gelebileceğimiz bir sevgi bu... Yasemin UYSAL* * * "Kocamı çook seviyorum!" Biz evleneli daha bir ay olmadı... Sevdiğim kadınla, yani karımla iki yıldır birlikte yaşıyorduk. Ona tam dört defa evlenme teklif ettim ama hep geçiştirdi. Ta ki hamile kaldı, işte o zaman hem baba olmanın hem de onun "Evet" cevabının mutluluğunu aynı anda yaşadım. Eşimin anne ve babası çok sorunlu bir evliliğin ardından o daha 6 yaşındayken boşanmışlar ve kavgaları da bir türlü bitmemiş. Bir anneyle, bir babayla yaşamak zorunda kalmış eşim. Evlilikten çok korkuyordu, bir türlü "evet" dememesinin sebebi de o yüzdendi... Şimdi dört aylık bir anne adayı ve bizim evliliğimizin anne ve babasınınkine hiç benzemeyeceğini kabullenmeye başladı... Önümüzde mutlu bir hayat var... Bize umut veren yazılarınız için çok teşekkür ederiz... "Önümüzde mutlu bir hayat var!"