Cumartesi “Hep Dilek Taşı’yla başlarım, birkaç defa söyletirler”

“Hep Dilek Taşı’yla başlarım, birkaç defa söyletirler”

27.03.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Rock, caz ve elektronik müzik konserleriyle bilinen kulüp Ghetto’da bu akşam bir dönemin arabesk kraliçesi Gülden Karaböcek sahnede: “Bir amatör şarkıcı kadar heyecanlıyım, Allah mahcup etmesin”

“Hep Dilek Taşı’yla başlarım, birkaç defa söyletirler”

Hüzünlü demek az gelir; buruk, titrek, düpedüz acılı bir sesti Gülden Karaböcek’inki. Bizim kuşak küçük yaşta “Dilek Taşı” ile tanıdı onu: “Efkarım birikti, sığmaz içime / Bin sitem etsem de azdır kadere / Gülmeyi unutan yaşlı gözlere / Mutluluktan haber ver dilek taşı”...
Sene 1978’di,
10 senelik bir kariyerin doruk noktasındaydı Gülden Karaböcek. O güne kadar daha çok türküler söylemiş, hatta ilk kırbeşliklerini “Gülden Göktürk” adıyla yapmış, daha sonra “Orta Şarkın Altın Bülbülü” unvanına sahip Neşe Karaböcek’in kardeşi olduğu için basın tarafından Gülden Karaböcek olarak anılmaya başlamış, öyle kalmıştı.
Ama başrolünü oynadığı filmin de adı olan “Dilek Taşı” ile besteci olarak da tanındı, sonra da başta “Sürünüyorum” olmak üzere pek çok hit şarkıya imza attı. Kendisi aktif müzikten çekildiğinde bile şarkıları dinlenmeye devam etti, hayranları onu hiç unutmadı.
Gülden Karaböcek ismi karşımıza Beyoğlu’ndaki Ghetto’nun programında çıktı neden sonra. Kulübün “Meyhane” gecesinin bu ayki konuğuydu. Ghetto kitlesine ne kadar tanıdık gelir bilinmez ama Gülden Karaböcek hayranları için çok özel bir gece olacağı muhakkak.
Bu akşam gerçekleşecek konserden birkaç gün önce Ghetto’da buluştuk Gülden Karaböcek ile. Neredeyse hiç değişmemiş; aynı hüzünlü gülüş, aynı genç ve iç burkan ses. Fakat çok tedirgin ve endişeliydi. Çünkü ablası Neşe Karaböcek’in kocası olan Atilla Alpsakarya ile olan evliliği aradan geçen 30 yıla rağmen hâlâ en çok merak edilen konulardan biriydi. Evlilik çoktan bitmiş, oğlu Alpay’ın da babası olan Alpsakarya bu dünyadan göçmüş ama Gülden Karaböcek “eniştesiyle evlenen baldız” olarak kalmıştı zihinlerde.
İlk cümlesi “O konuya girecekseniz kalkıp giderim” oldu. Biz de adını bile anmadığı “o konuya” girmedik. Yıllar sonra çok farklı bir kitlenin karşısına çıkacak olan Gülden Karaböcek’le dünden, bugünden ve gelecekten konuştuk. Bu gece 22.30’da da sıra müziğin olacak. Arabeskin hüzünlü kraliçesi Ghetto’da hayranlarıyla buluşacak...


“Sesim insanın içine işlermiş, herkes bana öyle söylüyor”
Sizin çok efsanevi bir yeriniz var hayranlarınızın gözünde, ortada görünmeseniz de unutmuyorlar... Bunu neye bağlıyorsunuz?
Ben sesimin çok beğenildiğini düşünüyorum acizane. Çünkü hayranlarım olsun, eşim dostum olsun, insanlar benimle konuşurken “Senin sesin” diyorlar, “Bir başka. İnsanın içine işliyor”. Buna bağlıyorum ben.

Hüzünlü bir sesiniz var. Öyle bir insan mısınızdır?
Tam tersi, çok neşeliyimdir. Pozitif bakmak diyorlar ya, elimden geldiği kadar öyle yapıyorum.
Hem kendi şarkıları hem “piyasadan”...

Gülden Karaböcek deyince akla hüzünlü bir imaj geliyor.
Ben biliyorum sizin nereye gelmek istediğinizi...

Yok, o konuya girmeyeceğim. Sadece hakkınızda çıkan birçok eski yazıda “Çok acılar çekti” gibi cümleler var...
İşte o ailevi meseleyi söylüyorlardır, geçmişteki konular.

Ghetto konserinde neler söyleyeceksiniz?
Tabii “Dilek Taşı” başta, “Sürünüyorum”, “Kırılsın Ellerim”, “Ağlıyorsam Yaşıyorum”, “Ben Olmalıydım”, “Sen Evlisin”, vesaire. Piyasadan da şarkılar var. Mesela “İmkansız”, “Berivan”, “Sorma”, “Keskin Bıçak”, “Aşkın Kanunu”, “Bir Taş Attım Pencereye Tık Dedi”, “Kara Tren”, böyle karışık bir şeyler yapacağız.

“Tarzımı beğenmeyen zaten gelmeyecektir”

Hitlerinizi sona mı sakladınız başta mı söyleyeceksiniz?
Hep başta çıkarım ben “Dilek Taşı”yla. Ondan sonra da birkaç kere okuturlar.

Ghetto genç kitleye hitap eden bir kulüp, bu gece gençler de gelecektir tahminen. “Ya şarkılarımı bilmiyorlarsa” gibi bir endişeniz var mı?
Yok, beni sevenler gelecektir diye düşünüyorum. Benim tarzımı beğenmiyorsa zaten gelmez. Biz beni sevenlere hitap edeceğiz burada. Allah inşallah mahcup etmez, yanıltmaz.

Heyecanlı mısınız?
Vallahi heyecanlıyım, amatör gibi. Her zaman heyecanlıyım ben zaten. Ne zaman sahne alacak olsam içimi bir şey kaplar, aman bir aksilik olmasın, sesim iyi çıksın, saz iyi çalsın...

“Dilek Taşı için 500 şarkı sözü geldi”

Kariyerinizin dönüm noktası ilk besteniz olan “Dilek Taşı” oldu...
Tabii. “Dilek Taşı” filmdi önce. Hulki Saner dedi ki “Buna bir müzik yaptıralım.” Söz yazarlarına haber verdik, belki 500 tane “Dilek Taşı” sözü geldi, keşke atmasaydım onları. Daha başta, altıncı yedincide bunu gördüm. “Gözümde canlanır koskoca mazim” deyince, orada bir şok. Hemen aldım gitarı, sanki bir şey yönlendiriyor, Allah’ın bir lütfu işte. Hemen kaydettim. Hulki abiyle yönetmenimiz Orhan Elmas’a dinlettim. Hulki abi “Ben bu işi biliyorsam bu Türkiye’yi sallayacak” dedi. “Kimin bu?” dedi, “Benim” dedim. Öyle başladı bestecilik işte.

“Neşe Karaböcek’in bana hiçbir katkısı olmadı”
Piyasaya ilk Göktürk soyadıyla çıkmışsınız, nasıl Gülden Karaböcek’e dönüştü isminiz sonra?
Nedense o günün gazeteleri Göktürk’ü bir-iki kez kullandıktan sonra vazgeçtiler, Karaböcek daha çok dikkat çeker diye herhalde. Hep “Neşe Karaböcek’in kız kardeşi” olarak söz ettiler. Ben aslında öyle bahsedilsin istemiyordum. Tamam kardeşiyim de, o kadar. Müzikte onun bana hiçbir katkısı olmadı. Ben hep kendi çabalarımla, annemin yol göstermesiyle, babamın başımda olmasıyla müzik piyasasına girdim.