Cumartesi "Her binişimde attan düşerdim ama iyi yetiştirici oldum"

"Her binişimde attan düşerdim ama iyi yetiştirici oldum"

02.07.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Her binişimde attan düşerdim ama iyi yetiştirici oldum

liyeşil ailesi, Gazi Koşusu'nu tam 18 yıl aradan sonra atları Popular Demand ile kazandı. Atın sahiplerinden Sadık Eliyeşil, "Çocukluğumdan beri atları severim ama binmek ayrı, yarışçılık ayrı. Bunun için ayrı bir kabiliyet gerekiyor, bu bende yoktu" diyor oguven@milliyet.com.tr Bir dönem Gazi koşularına ambargo koyan, atları 12 kez birinci gelen Eliyeşil ailesi için bu yarış önemliydi. Çünkü en son 18 yıl önce Hafız adlı atlarıyla bu kupayı kazanmışlardı. Özlemleri geçen pazar günü, 79'uncu Gazi Koşusu'nda sona erdi: Halis Karataş'ın bindiği Popular Demand, 21 atı geride bırakarak birinci oldu. Koşu öncesi yarış otoritelerinin büyük favori diye gösterdiği Popular Demand böylece sahibi Gülsüm ve Sadık Eliyeşil çiftine kupanın yanı sıra toplam 584 bin YTL kazandırdı. Bu yarış çok büyüktü... Herhalde yarış öncesinde çok heyecanlanmışsınızdır" diye söze giriyorum. Sadık Eliyeşil "Hayır" diyor. Heyecan sıfırmış. Ama röportaj bittikten sonra oğlu Necmettin Eliyeşil kulağıma eğilip fısıldıyor: "Aslında babam o gece sabaha kadar uyuyamadı." "Bizim at finişi geçtiğinde bir kupa maçında gol atmışım gibi sevindim" Yarışta atımız favoriler arasındaydı. Ben yine de yarıştan önce veya yarış sırasında bir aksilik olmasından korkuyordum. Popular Demand'ın yarışı kazanacağını biliyor muydunuz? Atlar atlet gibidir. Maratoncu gibi yarışa hazırlanır. Ama üzerine titrediğiniz o atletin başına bir sürü şey gelir. Hazırlık sırasında yerdeki küçük bir taş veya yarış sırasında önündeki bir atın düşmesi onun hayatını bitirir. Oysa kötü ata asfaltta bile koşsa bir şey olmaz. Ben de 22 atın koştuğu o gün Popular Demand'ın başına böyle bir şey gelmesinden korkuyordum. Nasıl bir aksilik? Evet, doğru. Hatta görüntüleri sonradan seyrettiğimde gördüm ki, bir ara ağzım açık şekilde koşuyu takip etmişim. Yarış sırasında dürbünle baktığımda bizim at diğerlerinden dört-beş boy gerilerdeydi. Artık kazanamayız diye düşünürken birden kalabalıktan çıktığını gördüm. Finişi geçtiğinde üzerimden büyük bir yük kalktı sanki. O anda bir kupa maçında gol atmışım gibi sevindim. "Benim altı, karımın altı, oğlumun da dört atı var" Ekranda heyecanlı görünmüyordunuz ama... Benim üzerime altı, oğlumun üzerine dört, karımın üzerine altı yarışan at kayıtlı. Konya Ereğlisi ve Tarsus Çamtepe'deki iki çiftliğimizde yetiştirdiğimiz 48 atımız daha var. Kaç tane atınız var? 1973'te Gazi Koşusu'nu kazanan Karayel'i tek geçerim. O, bir görenin aşık olduğu, anormal bir attı. Kimse unutamaz o atı. Hayatında 17 yarış koştu ve hiç geçilmedi. Kazandığı başarılarla Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi. Bir gün bir baktık ki topallıyor, ayağı kırılmış. Onu sonra haraya götürdük. Bu yarışı kazanan Popular Demand de Karayel'in torunudur zaten. En sevdiğiniz at hangisi oldu? 1945'te. Bir Arap atımız vardı. Tarsus'ta onu mahalli yarışlara soktuk. Sonra Adana'daki davullu zurnalı mahalli yarışlarda boy gösterdi. Orada da yarışlar kazandı. Sonra dedemin, amcam Şadi Eliyeşil'in çok atı vardı. Onlardan beri devam ediyor bu macera. Aileniz at yetiştiriciliğine nasıl başladı? Amcam zamanında çok Arap atı yetiştirirdi. Ama hem İngiliz atı hem Arap atı yetiştirmeye kalktığınızda dedikodulara neden oluyordu. Eliyeşil ailesinin bütün atları İngiliz atıymış. Neden Arap atı yetiştirmiyorsunuz? Amaç bu camiada iyi at çıkarmaktır. Ama iyi bir at çıkardığınızda acaba bu İngiliz mi, karışık mı diye sorular oluşuyor kafalarda. Çünkü Arap atları İngiliz atları kadar hızlı koşamıyor. Elbette bu dedikodular önemli değil ama insan kazansa da bu tür dedikoduları duymak istemiyor. Amcam bu yüzden Arap değil İngiliz atlarını tercih etti. Biz de buna devam ettik. Niye? "Kaybetmeyi bilmeyen kazanmasını bilemez" Bir dönem İngiltere'de yaşadım. 1950'lerde Türkiye'ye dönüp amcamın yanında atlarla ilgilenmeye başladım. Gazi koşularının gediklisiydik. Amcam beş, ben dört, karım da dördünü kazandı. Yani Eliyeşil ailesi olarak toplam 13 yarış kazandık. Siz ne zaman başladınız bu işe? Öyle oldu. Bu işler kolay değil artık. Bu biraz da şans işi. Evet biz bu işte tecrübeliyiz ama devamlı kazanacağız diye bir şey yok. Kaybetmeyi bilmeyen kazanmasını bilemez. En son bu yarışmadan 18 yıl önce Gazi Koşusu'nu kazandınız. Güzel bir çiftliğimiz vardı ve şansımız da bize çok yardım etmişti. Bir çeşit hakimiyet kurduk. Şimdi ise çok değişik bir ortam var. Düşünün sadece geçen yıl 2 yaşında 1277 İngiliz tayı geldi Türkiye'ye. Belki 100'den fazla hara var. Eskisi kadar kolay değil artık yarış kazanmak. Bütün bir yıl boyunca hiç yarış kazanmadığım oldu, hayal kırıklığına uğradığım anlar... Bunu oyunun kuralı olarak görüyorum. Altılı ganyan oynayanlar eskiden büyük koşularda Eliyeşil ailesine ait bir at gördüğünde onu tek geçermiş. Eski dönemleri özlüyor musunuz? Ben hiçbir zaman binemedim ki. Çünkü beceremedim hiç. Çocukluğumdan beri atları severim ama binmek ayrı, yetiştiricilik ayrı. Bunun için ayrı bir kabiliyet gerekiyor, bu bende yoktu. Her binişimde attan düşerdim ama iyi yetiştirici oldum. At binmeyi özlüyor musunuz? "Ata acı çektirerek yarış kazanmak bize bir şey ifade etmiyor" Atı ve atçılığı sevenler gibi biz de vurulmasını istemeyiz. Ata acı çektirilerek yarış kazanmak bize bir şey ifade etmiyor. At sevgisi bir hastalıktır. Bir çocuğunuz gibi düşünüyorsunuz o atı. O çocuk üç senede gelişiyor. Nasıl ki çocuğunuz büyüyüp üniversiteden diploma alıyorsa, yarışa hazır hale gelen atın yarış kazanması da böyle bir şey. Atımıza en iyi şekilde davranacak, onu yarıştıracak jokeyleri seçiyoruz. Bazı jokeyler sert biner ata. Biz mümkün olduğunca bundan kaçınırız. Eliyeşiller ata kamçı vurulmasını istemeyen aile olarak bilinirmiş, bu doğru mu? Onlara isim bulmak için çok uğraşıyoruz. At çok olunca eski isimleri tekrar etmek istemiyoruz. Evdeki herkes yeni bir atı olduğunda ne isim koyacağını kara kara düşünür. Genellikle bu durumda çocuklar devreye girer. Popular Demand'e adını Amerika'daki yeğenim koydu. Bir tane de Hafız adında atımız vardı. Onun babası Royal Shiraz'dı. Onunla alakalı ne koyalım dedik. Hafız olsun dedik. Meşhur şair Şirazlı Hafız'dan dolayı. Atların isimlerini nasıl buluyorsunuz? 3 yaşında. İyi bir at olduğunu ilk koşusunda anladık. Kısa mesafelerden sıkılan bir at. Mesafe biraz uzun olunca tuhaf bir stili ortaya çıkıyor. Gidiyor, gidiyor yarışı bitiremez, kaybetti bu at dediğiniz anda birdenbire sanki vites büyütüyormuş gibi atağa geçiyor. İlk gördüğümüz zaman çok şaşırdık tabii. Biz onun iyi olduğunu anlamıştık. Hatta jokey Halis Karataş'ın bile gözüne girmişti. Gazi'ye kadar üç yarışa katıldı, bunun dışında onu fazla yormadık. Halis'i ele geçirmek çok kolay bir iş değildi. Herkes onu istiyordu. "Bu at Gazi için ümit veriyor" dedi. Sonra bütün gelenlere "Ben Eliyeşillerin atına bineceğim" dedi. "Popular Demand kısa mesafelerden sıkılan bir at"