Cumartesi Her daim serseri

Her daim serseri

15.07.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Her daim serseri

malphan@milliyet.com.tr Bu hafta Türkiye'de de vizyona giren "Karayip Korsanları: Ölü Adamın Sandığı"nın yıldızı Johnny Depp her zaman kendi tarzını yaratan biri oldu. Belki de onu sevenler bu yüzden seviyor; insanların beklentilerini karşılamak ya da olmasını istedikleri kişi olmak Depp'in umurunda bile değil. İstediğini giyiyor, saçını ister kesiyor ister uzatıyor, istediği zaman tıraş oluyor ve dayatılan değil, istediği rolleri kabul ediyor. Depp'in herkes gibi giyinmemesinin sırrı biraz da kendini 2000'li yıllarla kısıtlamamasında: İpek kravatlar, kuyruklu paltolar, 1920'lerin çift renkli ayakkabıları, çizgili takım elbiseler, geniş sivri yakalar, 30'ların kahverengi gangster şapkaları, bol paçalı pantolonlar, cep mendilleri ve 40'ların pantolon askıları... Marilyn Manson'ı saymazsak, ödül törenlerinin ve davetlerin en tuhaf giyinen adamı kuşkusuz Johnny Depp. İnsanları bu noktada ikiye ayırabiliriz: Johnny Depp'i sevenler ve sevmeyenler. Kimileri onun bu kendi kendine yarattığı "ortaya karışık nostaljik, serseri, retro, punk, Çingene" tarzını takdir ediyor. Diğerlerinin ise bu dağınıklık karşısında midesi bulanıyor. Gıcır gıcır takım elbiselerin üzerindeki ince açık renk çizgiler her daim moda; modern erkeklerin küçümsediği şapkalar ise takana karakter kazandırıyor. Çikolata rengi takım elbise, kravat ve parlak ipek şeritli şapkalar Johnny Depp gibi esmer erkeklerde kötü durmuyor. Depp bebek yüzlü oyunculardan biri. Saçlarını uzatmasının, sakal ve bıyık bırakmasının nedeni belki de bebek yüzündeki masumiyeti örtme isteği. Saçları da asla yerli yerinde durmuyor, sürüden ayrılmak isteyen birkaç tel hep yerinden fışkırıyor, perçemler yüzüne düşüyor. Saçlarını taramadığı çok açık, belli ki eliyle şekil veriyor. Depp incik boncuksuz da dışarı çıkmıyor. "Karayip Korsanları"nın devam filminin galasında etnik takılarının yanına bir de kızı Lily-Rose'un yaptığı bir plastik kolye, onun ismini taşıyan bir madalyon ve 1986'da rol aldığı "Platoon"daki deri bilekliğinin bir kopyasını taktı. Çocuklara olan düşkünlüğü Depp'in kadınlar tarafından sevilmesinin bir başka nedeni. Depp 1980'lerin başından beri dövme yaptırıyor ve vücudunda 12'den fazla dövme var. The New York Times'a "Benim için anlamı olan tüm deneyimleri cildime kaydediyorum" demişti. Sağ kolunda oğlunun, kalbinin üzerinde kızı Lily-Rose'un ismi yazıyor. Sağ pazısında ise Çeroki kökenlerine atıfta bulunan bir Kızılderili dövmesi var. 1940'lı yıllara gönderme yapan takım elbiseleri, şapkaları ve ayakkabıları birer Johnny Depp klasiği olsa da şimdiye dek verdiği demeçlerde Depp kendini iyi giyimli bir adam olarak görmediğini tekrarlayıp durdu: "Üç yaşındayken annem ve babam Cadılar Bayramı'nda bana serseri kostümü giydirdi. O günle bugün arasındaki tek fark, bugün sakal bırakmaya kalktığımda asla onların boyadıkları kadar çok çıkmaması." Yoksa dediği gibi, serseri görünümünden hiçbir şey kaybetmedi. İnsan 7'sinde neyse 70'inde de o gerçekten. Bebek yüzünü saklıyor Yıllardan beri Türkiye'nin akıllı kadını dendiğinde akla gelen isim Hülya Avşar'dır. Son dönemde bir de Deniz Akkaya'nın adı telaffuz ediliyor. Yok mu sahi onlardan akıllısı? Bu ülkenin bilim kadınları, matematikçi kadınları, siyasetle uğraşan, kadın haklarının peşinde koşturan kadınları, holdingleri yöneten işkadınları da var. Yine de varsa yoksa Hülya Avşar, Deniz Akkaya.Ne var ki akıllı diye başımızın üzerinde taşıdığımız bu "süpermodelimiz" sıradan bir davete kuyruklu mu kuyruklu bir elbise giymemeyi akıl edememiş. Millet artık Oscar ödül törenlerinde bile kuyruklu elbise giymiyor, giyse de kuyruk kısacık oluyor. Bir bizde bu gösteriş merakı. Bir de üstüne üstlük o gece davete katılanlar defalarca elbisenin üzerine basmış, Akkaya da tökezleyip durmuş. Türkiye'nin "en akıllı" diye nitelendirilen kadınlarından birinin daha akıllı bir elbise seçimi yapmasını beklerdik, yanlış mı? Kuyruk kaldı mı? Prada'nın yeni gözlük reklamlarına otobüs duraklarında rastlayabilirsiniz. Prada'nın bu erkek modelini gördüğümüzde "Ya bu birine benziyor" dedik. Sonra birden ampul yandı. "Tabii ya, Yılmaz Morgül." Ve ne tesadüf ki Morgül de bir süre önce bir gözlük firmasıyla anlaşmıştı ve bu anlaşma gereği karanlıkta bile gözlüklerini çıkarmıyordu. Sizce de benzemiyor mu? "Prada boy" Yılmaz