Cumartesi Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır - 1

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır - 1

13.08.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır - 1

yural@milliyet.com.tr Yoğurmak: Katı veya toz durumundaki bir maddeyi bir sıvıyla karıştırıp macun haline getirmek. Ya da bir düşünceye belli bir biçimde nitelik kazandırmak.Yoğun: Hacmine oranla ağırlığı çok olan koyu, ağır, kalın, artmış, çoğalmış bir durumda olan. Yoğunlaşma: Buharın katı ya da sıvı duruma geçmesi. Yoğurt: Maya katılarak koyulaştırılmış, beyaz kıvamlı süt ürünü. Yoğurt otu: Kök boyasıgillerden çiçekli dal uçlarında sütü kestirmekte kullanılan bir maya bulunan bir yıllık veya çok yıllık otsu bir bitki. (TDK) * * * Yoğurt, İsmet Zeki Eyüboğlu'nun "Türk Dilinin Etimolojisi" sözlüğünde şöyle anlatılıyor: Yoğurt: (Tr) yani Türkçe sözcük. Yoğurt (katılaştırmak)-tan, yoğ-ur-t/yoğurt (katılaşmış, kabarmış, yoğunlaşmış olan). Yoğurt sözcüğünde yoğ-ur-t biçimi u sesinin düşmesiyle rt'ye dönüşmüş. Böylece yoğ-ur-ut/yoğurt olmuştur kanısındayız. Türkçede ut eki yaygındır. Um-ut, kur-ut, aş-ut (yani aşıt).Uygur dilinde yoğurdun sözlenişi; yorgurd; başka dillerde söyleniş biçimleri de farklılık gösteriyor. Örneğin yovurt, yuğurt, yokurt ve yoğurd. Sütün katılaşması eylemiyle bağlantılı olarak yoğ kökünden ve Türkçeden türüyor. * * * Yoğurt, Türklerin mutfak dünyasının en önemli besin maddelerinden biri. Bunda bütün yemek tarihçileri aynı fikirdeler. Atalarımızın hayvancılıkla geçinmeleri, sürülerine yeni otlaklar bulmak için sürekli göçer olmaları, buna bağlı olarak süt ve süt ürünleri üzerindeki bilgi ve birikimleri, onların yoğurt, kefir gibi buluşlar yapmasına yol açmış. Yoğurt harika bir besin maddesi olmasının dışında, yararları tartışılmayacak ve saymakla bitmeyecek özelliğiyle bir "ilaç". * * * Fransa Kralı I. François bağırsak hastalığına yakalandığında onu İstanbul'dan gelen bir Musevi doktorun yoğurtla tedavi ettiği söyleniyor. Bu doktor Kral François'i iyileştirdikten sonra ilacın sırrını krala ve yardımcılarına söylemiyor ve İstanbul'a dönüyor. Yoğurdun Batı dünyasıyla tanışması 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Osmanlı topraklarından Avrupa ve Amerika'ya göç eden Yunanlı, Ermenilerle gerçekleşiyor. * * * Başbakanlık arşiv belgelerine göre, Osmanlı İmparatorluğu'nda Anadolu'nun çeşitli il, ilçe, köylerine yerleşmiş Yörük, oymak, aşiret ve topluluklarının bazılarının adları yoğurtçu, yoğurdlu, yoğurdukara'dır. Bu da sözcüğün Türkçe olduğunu anlatmaya yeter de artar bile. Eskiden yoğurt, sütün yoğurt otuyla kestirilmesiyle yapılırmış. Günümüzde ev kadınları, ellerindeki yoğurtlardan maya elde ediyorlar ve yoğurt yapıyorlar, ama eğer ellerinde yoğurt yoksa, sütten yoğurt yapamıyorlar. * * * Sütün yoğurda dönüşmesinin, yani mayalanmayı yapan mikroorganizmaların başında basilus asidi laktik (laktik asit basili) ve basilus bulgaricus geliyor. Ayrıca streptoc ve termofil de var. Yoğurdu ve kefiri biz keşfetmişiz, ama sonradan mikroorganizmaların isimlerini birileri koymuş. Nasıl olduysa yoğurda kokusunu veren basilis bulgaricus'un adını da Türk olmayan birisi. * * * Jean Watin-Augouard "Markaların Öyküsü" kitabında Danone'yi anlatırken, mikroorganizmanın adı bulgaricus olduğu için, sanıyorum yoğurdun Bulgarcadan türetilmiş bir sözcük olduğunu, karşılığının da "uzun yaşam" demek anlamına geldiğini, bunun da bir tesadüf olmadığını söylüyor. Ama sevgili Jean Watin, çok özür dilerim, Bulgarcada yoğurt (okunduğu gibi yazıyorum) kiselo-mlyako demektir. Buna da kiselo=ekşi, mlyako=süt olduğu için ekşi süt ya da ekşimiş süt anlamında kiselo-mlyako denmektedir. Yani yoğurdun Bulgarcayla bir ilgisi yoktur. Bence kitapta böyle bile yazsa, yayıncının buradaki yanlışı düzeltmesi ve yazarını uyarması gerekiyor. Sevgili kardeşim Zeynep'e buradan duyuruyorum. Yoğ: Eski Türklerde ölünün ardından yapılan tören.