Cumartesi Herkes gider mitinge, ben giderim kulübe

Herkes gider mitinge, ben giderim kulübe

09.05.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kulübün ortasında boks ringi de fena fikir değil ama kulüpler miting trendini de takip etmeli, konsept parti olarak miting düzenlemeli...

Herkes gider mitinge, ben giderim kulübe

tubakyol@yahoo.com Cumartesi akşamı kibar ev sahipleri olarak sorduk: "Çıkalım ister misin?" Aman neyse; "Yok" dedi, "ne güzel oturuyoruz." Ne güzel oturmamız da şudur:Arkadaş, Vivident'in büyük bir hayır işleyerek gazetecilere gönderdiği zeka küpüyle cebelleşiyor.Ben kucağımda bilgisayar, oyun oynuyorum. Sevgilim elinde kumanda, kanal kanal geziyor. Arada ona "Dur dur, bir geri gel. Tuğba Ekinci yine kiminle kapışıyor? Yeşim Salkım mı o?" falan diye direktifler veriliyor.Sonra sevgilim, Number 1'da Yasemin Kozanoğlu'nun DJ'lik yaptığı bi'şi buldu.Saat de bu esnada 01.00'e geliyor.Telefon çaldı: "Hani 3'e gelecektin. Öyle yazmışsın bugün."Abi şimdi kim kalkacak, kim giyinecek, kim çıkacak, kim coşacak?Biiiiz! Birkaç haftadır bir arkadaşım hafta sonları bize "evci çıkıyor" . Okullar biteli hani oldu. Kendisi de 35 yaşında zaten. Ama sevgilisinden ayrıldı geçenlerde. Hafta sonları yalnız sıkılıyor, bizde kalıyor. Böylece Club 3'e gittik.Çok yüksek tavanlı, kocaman bir yer. Kalabalık. Hatta tıkış tıkış bile olabilir. Mitinglere katılanların sayısı gibi bir sayı tartışmasına girmeyelim şimdi. Çünkü yüksek tavan yanıltıyor. Mekan bu tavan yüzünden çok kalabalıksa bile ferah geliyor insana.Çoğunluk gay. Kadın kısmı, bahsini bolca duymuş olduğumuz boks ringinin etrafına konuşlanmış. Arkaları ringe dönük, ortamı kesiyorlar. Ringde faaliyet 02.00'de başlıyormuş. Az sonra da zaten iki erkek ringe çıktı.Ben boks yapacaklar sanıyorum, safım ya biraz. Hadi "aptal" demeyeyim kendime ama hakikaten "düz akıllı" yım. Bu ne? Boks ringi. Ha tamam o zaman, boks yapacaklar.Ben müzik eşliğinde başladım bile boks hareketlerine. Aaa bir baktım...Güreşiyorlar.Tabii ki güreşiyorlar! Boks ringinde boks yapılır Bu güreş... Nasıl denir -dozunda?"Doz" mu? Muhafazakar damarım mı tuttu? Hem "doz" uygun bir kelime de değil esasında. Bu güreşte iki erkeğin seks esnasındaki hareketlerine gönderme var. Ama bir noktada bu hareketler aniden iki oğlan çocuğun güreşmesine de dönüşüveriyor. Sonra yeniden seks, sonra yeniden çocuk halleri... Böyle bir karma.Bu arada ringdeki erkek sayısı 3 oldu galiba. Yoksa ikinci kez ringe çıktıklarında mı 3 erkek vardı? Güreş ne kadar sürdü, güreşten sonra ikinci ring aktivitesine kadar geçen süre ne kadardı...Aman ne bileyim.Ben çoktan eğlenmeye geçmiştim. Bir tuhaf karma: Seks ve çocukça güreş... Bu arada benim sadece kendi evimde karşılaştığım birtakım insanlar var. Arkadaşlar bana gelirken arkadaşlarını da getirirler. Evden çıkmaya üşendiğim için kendi evimde sosyalleşiyorum. Club 3'te, işte bu kendi evimden tanıdığım insanlarla karşılaştık. Öyle bir kez geçerken uğrayanlar da değil. Bizim evde defalarca gördüğüm kimseler.Beni kendi habitatım dışında, üstelik koltuğa yayılmış halde değil ayakta görünce, e biraz şaşırdılar tabii. Bu arada erkekler yeniden ringe dönüp striptize başladılar.Açıkçası bundan daha başarılı striptizler izledim. Daha giyinik başlayan ve daha soyunuk biten...Bunlar en iyisi yine güreşsinler. Nitekim soyunup dökünüp yine güreştiler. Habitatından firar etmiş organizma Bu arada, ooo Tuğba Ekinci hanım da gelmişler. Locadalar. Yeşim Salkım mı yoksa yanındaki? Şarkıcı Hatice'ymiş. Hani kocasının timsahı kolunu mu ısırmıştı, neydi, o kadın. Hatice'nin "düğün başı" saç modeli bayağı konuşuldu ama ben tam göremedim, bir şey diyemiyorum. Çok da uğraşmadım göreyim diye. Sonuçta bir cumartesi akşamı dışarı çıkmışım. Mekana gelenin gidenin farkında olmam bile yeterince gazetecilik sayılmaz mı?Diğer locada da Ahu Yağtu, Umut Elçioğlu ve İzzet Antebi olduğu haberini aldım.Bu ne yaman çelişkili kalabalık anne.Böyle bir yere gelip locada oturmak da çelişkili bir hadise.İnsan ringdeki erkeklerin "edelelerine" şöyle yakından bir bakmadan eve döner mi?* * *Memlekette siyaset karıştı. Bir de miting modası sardı ortamları. Bence kulüpler de bu tür trendleri takip etmeli. Güreş, striptiz falan, eyvallah. Sünnetti, pavyondu konsept partilerin de bir orijinalliği kalmadı.Konsept parti olarak yap bir miting, gece hayatına kat bir kokoro...Ne mesela?Pankartınla gel partisi, "DJ cumhurbaşkanı istiyoruz" mitingi... Bu ne yaman çelişkili kalabalık anne Pazar sabahı mitingci bir grup arkadaş mitingden önce kahvaltıya bizim mahalleye gelmişler, aradılar. Bir yandan "Hadi gecikmeyelim" diye acele acele çaylarını yudumluyorlar, diğer yandan "Ne işimiz var abi? İki haftada bir pazar pazar kalkıp mitinge mi gidilir? Ankara'da darbe şakşakçılarıyla, bugün de yaşlı teyzelerle..." diye söyleniyorlar.Madem ayakları geri gide gide gidiyor bu mitinge birçok kişi, o zaman biz de kendi mitingimizi yapalım bari. İzmir'dekinden sonra. Miting turizmine katkı bakımından, mesela Antalya'da olabilir. Gitmişken güneşleniriz de..."Ne AKP'yi istiyoruz ne CHP'yi; şeriat da istemiyoruz, darbe de; milliyetçilikle zaten hiç işimiz olmaz; bayrağa saygıda kusur etmek ne haddimize fakat savaşta mıyız, niye bayrak sallıyoruz durduk yere" mitingi...Az kişi miyiz?Az kişiyiz. Şimdi bir taraf içki içip çıplak erkek izliyorum diye kızacak, diğer taraf mitinglerle dalga geçiyorum diye...Yapılacak bir şey yok, Yılmaz Morgül gibi hıçkırıklar eşliğinde haykırmaktan başka: "Ben böyleyim. Ben böyleyim..." Ne İsa'ya ne Musa'ya... "Temel Parçacıklar"ı merakla bekliyordum. Ben Michel Houellebecq'in kitabını sevenlerdenim. Kitaptan aktarılan filmler pek iyi olmaz genellikle ama yine de merak işte. Fakat bu film... Hiç olmamış. Hiç.Sevgilime de rezil oldum. Sanki ben ucuz bir seks romanını beğenmişim, onu da bu romanın filmine sürüklemişim gibi... Evet, çoğu sahne kitaptan aynen alınmış. Ama bu sahneler böyle arka arkaya dizilip, arada söylenen bir milyon şey de yok olunca ortaya bir ucube çıkmış. Yönetmen "insanların üremesiyle ilgili bir belgesel" tadı vermek istemiştir belki kendince ama bu absürd gayretinde de fena çuvallamış.Yazarın döneme dair anlattığı bazı şeyler, karakterlerin ağzına kondurulunca daha da beter olmuş. Çünkü zaten kitapta da abartılıdır karakterler. Filmde iyice karikatürleşmişler.Evet, kitapta da ahlakçı bir çağrı vardı ama filmdeki kadar kaba bir mesaj değildi bu. Üstelik kitabın sürpriz sonu, filmde hiç yok. Açıkçası bu film benim kitaptan da şüphelenmeme sebep oldu. Kitabın iskeleti neredeyse bire bir filme aktarılmış çünkü. Ve bu iskelet çok itici. İnsan düşünüyor; kitabın özü, bu filmdeki kadar mı? Yoksa biz kitapta laf kalabalığına mı aldandık.Filmin olumsuz etkisi azalsın, şu kitaba yeniden bir göz gezdireceğim... "Temel Parçacıklar": Yoğurtsuz cacık