Cumartesi "Hiçbir rolde bu kadar gergin olmamıştım"

"Hiçbir rolde bu kadar gergin olmamıştım"

14.10.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

12 Eylül döneminde yaşananları anlatan "Eve Dönüş" filminin başrol oyuncusu Memet Ali Alabora: "Setten ayrılırken kıyafetimi çıkardığım gibi rolü üstümden çıkaran ve eve giden biriyim. Ama hayatımda hiçbir rolde setin içinde bu kadar gergin olduğumu hatırlamıyorum"

Hiçbir rolde bu kadar gergin olmamıştım

Alabora 12 Eylül 1980 darbesinin hemen ertesinde kendi halindeki bir işçi ailesinin dramını ironik bir dille anlatan filmden bahsederken "İşkence sahneleri sırasında, rol arkadaşım Altan Erkekli ile oyuncu olarak göz göze bir ilişki kurmanın dışında fiziksel olarak aynı koşullar altında, aynı darpı, aynı soğuk taşı hissetik " diyor. Memet Ali Alabora önümüzdeki haftalarda Kanal D'de başlayacak "Karınca Yuvası" dizisiyle 2,5 yıl ara verdiği televizyona geri dönüyor. Oyunculuğunu yalnızca TV'de değil, yakında beyazperdede de gösterecek. Kasımda vizyona girecek "Eve Dönüş"ün başrollerini Sibel Kekilli ile paylaşıyor. "Uluslararası muhabbet alanı açıyoruz" Galatasaray garajının altında 650 metrakelik bir alanı Mustafa Avkıran ile performans merkezi haline getiriyoruz. Ekipte Derya Alabora, Naz Erayda, Güneş Berberoğlu gibi isimler var. Tüm gösteri sanatlarındaki birikimi Avrupa'ya, Avrupa'daki birikimi İstanbul'a getirecek bir proje olacak. Benim uluslararası muhabbet alanı dediğim Garaj İstanbul kasım itibarıyla perdelerini açacak. Gösteri merkezi açtığınızı okumuştum. Garaj İstanbul projenizi anlatır mısınız? "12 Eylül'de babam tiyatrodan atıldı, evi geçindirmek için balıkçılık yaptı" Duygusal bir film oldu. İçinde aşk da var gülünecek sahneler de. 12 Eylül dönemi hakkında hiçbir şey bilmeyenler bile izlediğinde kendinden bir şeyler bulacak. "Eve Dönüş"ün 12 Eylül döneminde geçtiğini biliyoruz. Bunun dışında nasıl film oldu? Türk sinemasında daha önce de 12 Eylül filmleri çekildi. Ama ilk kez bir 12 Eylül filminin ana karakterinin yani Mustafa'nın politik görüşü yok. Mustafa tam bir apolitik. Zaten filmde de "Benim ne işim olur sağla solla? Ben anlamam bu işlerden" diyor. Canlardırdığınız Mustafa karakterinin Türk sineması için özel bir karakter olduğunu söylüyorsunuz. Nesi özel? Yok, üç yaşındaydım çünkü. Ama ben 12 Eylül'de neler olduğunun yaşıtlarıma göre daha fazla farkında olan bir çocuktum. Bunu nedeni de 12 Eylül'ün aile hayatımızdaki yansımalarıydı. Babam Mustafa Alabora 12 Eylül'de Şehir Tiyatroları'ndan atılan tayfadandır. Tiyatrodan ayrılmak zorunda kalınca 1,5 yıl boyunca balıkçılık yaparak eve ekmek getirirdi. 1980'lerin sonuna kadar ailemizin belini doğrultmaya çalıştı. 12 Eylül dönemine ait anılarınız var mı? "Dönemi anlatan kaynakları inceledim" 12 Eylül çok da yabancı olmadığım siyasi bir dönem olsa da bazı kaynakları inceledim tabii. O dönemi anlatan belgeselleri izledim, kitapları okudum. Ancak çoğu dönemi sadece siyasi açıdan anlatıyordu. Bu yüzden o yıllarda yaşayan bir işçinin hayatını yakalamakta zorlandım. Oysa 1970'lerin sonunda "Hababam Sınıfı", "Tosun Paşa" gibi filmler gösterimdeydi. Arabesk müzik giderek güçlü hale geliyordu. Erkekler o zaman da maç izliyordu. Bu yüzden gündelik hayat konusunda yardımcı olsun diye bazı dönem filmlerine, fotoğraflara göz attım. Filmin çekimlerine başlamadan önce 12 Eylül hakkında araştırma yaptınız mı? İşkencenin hem fizyolojik hem de psikolojik boyutları var. Bunları öğrenmek için işkence görenlerle konuştum. İnsan Hakları Vakfı ve 78'liler Derneği ile görüştüm. Psikologlardan ve fizyologlardan bilgi aldım. İşkence görenlerin sürekli korku hissettiklerini, paranoya halinde olduklarını öğrendim. Bu nedenle sürekli terlerlermiş. Fizyologlar parmaklarda işlevsellik, kolların kalkmaması, bel ağrıları, yürümede zorluk gibi sağlık sorunları çektiklerini anlattı. İşkence görmüş olanlar ise işkencenin verdiği acının yanı sıra gözlerinin bağlandığı andan itibaren atmosferin gerginliğini hissettiklerini söylediler bana. Kapı kapanma sesi, çığlıklar, vurma seslerinden nasıl etkilendikleri anlattılar. "Eve Dönüş" gösterime girmeden önce işkence sahneleri basında yer aldı. Fotoğraflara bakılırsa oldukça gerçekçi görünüyor. Nasıl bir hazırlık yaptınız bu sahneler için? Setten ayrılırken kıyafetimi çıkardığım gibi rolü üstümden çıkaran ve eve giden bir oyuncuyum. Ama hayatımda hiçbir rolde setin içinde bu kadar gergin olduğumu hatırlamıyorum. İşkence sahnelerinin çekimi sırasında çok rahat değildim. İşkence gören biri gibi acı çekmedim ama çok gergindim.Gözünüzü ve ellerinizi bağlıyorlar. Her ne kadar rol arkadaşınız saçınızı çekmeyi, size vurmayı kontrollü yapsa da bu sizde bir gerginlik yaratıyor. Altan (Erkekli) abiyle iki hafta boyunca yerlerde yatarak, tensel temas içinde bitirdik çekimleri. Oyuncu olarak göz göze bir ilişki kurmanın dışında fiziksel olarak aynı koşullar altında, aynı soğuk taşı, aynı demiri, aynı darpı hissettik. Sonuçta bu bir film. Çekim bitiyor ve günlük hayatınıza geri dönüyorsunuz. Yine de o sahnelerin etkisinde kalıp kalmadığınızı merak ediyorum. "Marangoz da olsam böyle davranırdım" Şöhretlerin toplumsal konulara dikkat çekmek gibi görevleri olduğunu düşünmüyorum. Ben şöhretliyim diye böyle davranmıyorum. Muhasebeci de olsam, marangoz da olsam yine bu şekilde davranacaktım. İnsanların kendi tercihleriyle ilgili şeyler bunlar. Asıl sorgulanması gereken kendi var oluş sebeplerini daha önce bunlar üzerinden kurmuş insanların bugünlerde seslerini çıkarmamaları. Trajik olan durum bu bence. Sizin toplumsal içerikli konularda hassas olduğunuzu biliyoruz. Sanatçıların çoğunun apolitik davrandığını söyleyenlere ve kimi kampanyalara katılmamalarını eleştirenlere hak veriyor musunuz? "Dondurmam Gaymak' Amerikalıların çekemeyeceği bir film" Yüksel çok yakın arkadaşım. Onun projesinde ben de yer almak istedim. 2,5 hafta boyunca oyuncularla provalar yaptım. 10 gün sette bulundum, onları eğitmeye çalıştım. Film doğduğu yerden, yerel bir hareket olarak çıksın evrensele doğru hareket etsin diye düşünmüştük.Bizim umduğumuzdan daha fazlası oldu, şimdi Los Angeles'a gidiyor. Ticari amaçla yapılan bir film olmadığı için şans veriyorum. Çünkü Amerikalılar ticari amaçlı filmlerde başarıyı yakalamanın formülünü biliyor. Oysa "Dondurmam Gaymak" Amerikalıların çekemeyeceği bir film. Daha önce görmedikleri bir filmle karşılaşacaklar. "Dondurmam Gaymak", Yabancı Dilde Film dalında Türkiye'nin Oscar aday adayı olarak seçildi. Yüksel Ak'ın yönettiği bu filmin oyuncu eğitmeni de sizdiniz. Oscar'da, "Dondurmam Gaymak"a şans veriyor musunuz? "Artık dizilere ayıracak mesaim var" Bu süre içinde diziye ayıracak mesaim yoktu. Artık var. Aylardır Osman Yağmurdereli ile birlikte bir proje arıyorduk. Sonunda "Karınca Yuvası"nda karar kıldık. Emel Sayın da gelince çok güzel bir ekip olduk. Ayrıca yakında dizi kadrosuna babam da girecek. Çekimlerdeki eğlencemizi biraz olsun seyirciyle paylaşabilirsek onların da çok eğleneceğini zannediyorum. Televizyon izleyicisi sizi özledi. 2,5 yıl aradan sonra "Karınca Yuvası"yla dönüyorsunuz TV'ye. Nasıl dahil oldunuz bu dizi projesine?