Cumartesi Hülya Avşar depresyonda mı?

Hülya Avşar depresyonda mı?

18.02.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hani elinizde olmaz, hissettiğiniz kötü duygular kelimelerinize, görüntünüze yansır ya, işte aynen öyle...

Hülya Avşar depresyonda mı

www.ilhanuckan.com Faks: (0212) 505 63 88 Pazartesiden beri bu böyle! Gözümün önünden gitmiyor vallahi! İnsanın gözüne gözüne sokarsan böyle olur tabii! Hani hoş görünse neyse! İnsana "Neyine güvenip de gözümüzü yoruyorsun?" diye sormazlar mı?Ucankus.com'da "Bu ne cesaret! Hülya Avşar 'Pişti' programının canlı yayınında giydiği kıyafetle görenleri şaşkına çevirdi!" diye başlık atmışlar. Ne kadar nazikler... Kocamı tehdit etmek için kullandığım biri daha var: Bülent Ersoy! Banu Alkan gibi "Oh my god!"demeden bakamıyorum ben ona! "Kızdırma, Bülent Ersoy'u seyrettiririm zorla!" der demez evde sular duruluyor. Tamam, abarttım birazcık ama Bülent Ersoy kadar da değil! Kimse makyajının çok çirkin olduğunu söylemiyor mu ona? Peki şu televizyonda yaka bağır açık boy gösteren erkek milletine, pek feminen göründükleri konusunda kimse uyarıda bulunmuyor mu? Ha, bir de omzuna kazak alanlar var! Şal almak istermiş de yakışık almaz diye kazakla yetinirmiş gibi! Kocacığıma kızdığım zaman "Tepemi attırma, sana Hülya Avşar'ın memelerini gösteririm"diyorum artık. İnsanların kendilerindeki kusurları abarttıkları zamanlarda, bu yolla yaşadıkları kötü olaylar yüzünden farkında olmadan kendilerini cezalandırdıkları geliyor hep aklıma... Hani elinizde olmaz, hissettiğiniz kötü duygular kelimelerinize, görüntünüze yansır ya, işte öyle... Depresyondaki insanların sürekli bunaltıcı şeylerden bahsetmeleri gibi. Aslında akıllılık edip durumu tersine çevirebilirler. Mesela ruhun kararmışsa cıvıl cıvıl şeyler giyersin, keyfin de yerine gelir. İçinde kimseye söyleyemediğin çalkantılar yaşıyorsan, memelerini ortaya sereceğine, "Ha ha ha!" diye gülüp bir türlü kuramadığın cümlelerdeki boşlukları doldurmak yerine, duygularını saklamaktan vazgeçer, biraz samimi olursun. Kendine tabii! Çare çok da... İşte Bilirkişi olarak yazıyorum: "Güzelliği yüzüne yansımış" denir ya, insanın duygusal sorunları da öyle yansır işte. Duruma ayan, birinden başlayıp ikisini de tedavi eder... Aymayan çirkin çirkin gezer!İyi oyunlar herkese... Bugünkü yazımın ana fikri şu: Erkek köşesi! Kanlı canlı pembe dizi yıldızımız Nihat Doğan'ın Seda Sayan'ın minik eteklerini kesip biçtiğini sağır sultan biliyor, sizin de haberiniz vardır herhalde. Sonra da Sevgililer Günü'ne kadar küstüler biliyorsunuz. Ne tesadüf işte barışmanın o güne denk gelmesi... Neyse ne, sevgiliciğiniz açık saçık giyinmesin istiyorsanız "İğrenç görünüyorsun!" deyin ona. Emin olun kavga çıkacak ama kadınların klasik komplekslerinden birine sağlam bir çimdik atmış olacağınız için, biraz daha dikkatli olmadan da duramayacak. Hiçbir kadın baştan çıkarayım diye seçtiği kostüm yüzünden iğrenç görünmek istemez. Hemen yaratıcılık yedek motorlarını devreye sokar, azıcık akıllı olur. Yaa, etek kesmeye ne gerek var! Sevgilinizi nasıl hizaya getirirsiniz? ÇEKİNMEYİN, SORUN! DAHA İYİSİNİ BİLENİNİZ VARSA DA ANLATSIN! Sizin hayranınızım, harikasınız! Ben de size danışmak istiyorum. İnternette bir çocukla tanıştık. 10 gün sonra buluştuk ve çıkmaya başladık. Güzel sözler söylüyordu hep, ben de ona aynı şekilde cevap veriyordum ama ne olduysa oldu, üçüncü buluşmamızda salak gibi dudağından öptüm onu. O daha ileri gidip tenimi ellemek istediğini ve erkeğimi bu şekilde elimde tutabileceğimi söyledi! Aynen böyle! Evliliği düşünen, anlık istekleri olmayan, ciddi olmak istediğini söyleyen bir insan nasıl olabilir de oynaşma derdine düşer? Kavga ettik ve beni aramadı bir daha. İki gün geçti ve onunla tanıştığımız internet sitesine tekrar girdiğini gördüm. Ona "Ayrılmak mı istiyorsun?" diye sordum, "Öyle düşünsem söylerdim" dedi. Ama o arkadaşlık sitesine girmiş ve bir daha aramayacak! Ne yapmalıyım sizce? Aramamam lazım ama sizin görüşünüze acil ihtiyacım var? "Nasıl olabilir de oynaşma derdine düşer?" * * *Bazen şu erkekler çok komik oluyorlar vallahi! Erkeğini bu şekilde elinde tutabilirmişsin demek! İnsan "Seviyorum, ölüyorum, yıldırım aşkı bu yaşadığım" falan diye azıcık tatlı dilli olur canım! Siz de madem öpüyorsunuz doğru dürüst öpün! Ne o öyle öptüm kaçtım halleri? Biriyle ne zaman, kaçıncı buluşmanızda öpüştüğünüzün, seviştiğinizin bir önemi yok bence ama sadece ne yapıyorsanız bile isteye yapın. Bütün bunlar bir yana, adamla sevgili bulma sitesinde tanışmışsınız, iki görüşmede evlenecek değilsiniz tabii. Saf kızlar gibi evlenecek erkeği böyle sitelerde aramayın. Ya da sizinle kurabileceği ilişkinin beklediğiniz türde olmadığını gördüğünüz zaman hızla kaçın. Bir de, evlenmiş olmak için evlenmekten vazgeçtiğiniz zaman gerçek bir ilişki yaşayabilirsiniz, bunu unutmayın. Haluk Kesim'i biliyorsunuz, hani şu "Ev Erkeğinden Yemek Tarifleri" isimli kitabın "evcil" yazarı. Şimdi bir kitabı daha var: "Ev Erkeğinden Sanal Sohbetler" (Truva Yay.). Aydın Denizci'yle birlikte hazırlamışlar. Benim en sevmediğim şey birilerinin ha bire komik momik ya da ilginç diye mail kutumu doldurmaları! Okumadan silerim. Zaten sizlerden gelen mail'ler aldı başını gitti! İşte Haluk Kesim'le Aydın Denizci üşenmeyip internette artık anonim olmuş bu tür şeyleri derlemişler. Kitap olunca güzel olmuş. Tam çantanıza atıp orada burada çıkartıp okuyabileceğiniz bir eğlencelik... Artık millete mail göndermek yerine hediye edebileceğiniz bir kitap var! Haftanın en evcil erkeği! Hande Ataizi Sevgililer Günü'nde izin alıp İstanbul'a gelemeyince, sevgilisi ona sürpriz yapıp kaldığı otelin her bir yerini güllerle doldurmuş. İçim bayılıyor benim böyle şeyler duydukça! Romantik olduğunu mu zannediyorlar acaba? Bence "Görmemişin sevgilisi olmuş, herkes bilsin istemiş" demek bu! İnsan kendisi için yaşamıyorsa gösterişi de bol oluyor.... Bakın Gülben Ergen'e, şimdi de kanal kanal gezip "Kocamı seviyorum" diyor. Katkım olduysa ne mutlu diyeceğim ama bu kadarı da yoruyor insanı... Ahmet Hakan da "yapmacık" demişti ya, Gülben Ergen üşenmemiş araştırma yaptırmış, meğer herkes onu pek doğal buluyormuş. İsteyen öpsün... Öptüm sizi