Cumartesi İlk filminin oyuncusu ile şimdi tiyatroda

İlk filminin oyuncusu ile şimdi tiyatroda

01.10.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Haftaya sahnelenecek “III. Richard” oyununun ünlü yönetmeni Sam Mendes, ilk filminde oynayan Kevin Spacey’yi şimdi de İngiltere kralı olarak sahnede yönetiyor

İlk filminin oyuncusu ile şimdi tiyatroda

İlk olarak, İngiltere’de yılın tiyatro olaylarından biri haline gelen “III. Richard”ın İstanbul izleyicisi ile buluşacağının haberi geldi. Bu Shakespeare oyununu Sam Mendes’in yönetiyor, Kevin Spacey de III. Richard’ı canlandırıyordu. 5-9 Ekim arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde gerçekleşecek beş temsil için acaba Oscar’lı yönetmen Sam Mendes de gelecek miydi? İlk kez Judi Dench’in rol aldığı “Vişne Bahçesi”yle 24 yaşında üne kavuşan, ilk filmi “Amerikan Güzeli / American Beauty” ile En İyi Yönetmen dalında Oscar alan ‘harika çocuk’ Sam Mendes’i dünya gözüyle görebilecek miydik? Bu merakımız kısa sürede giderildi, yönetmenin oyunla turlamadığını öğrenip üzüldük.
Aslında çok da şaşırtıcı bir haber değildi bu. Çünkü Mendes zor bir işi kabul etmiş, adı henüz belli olmayan 23’üncü Bond filminin yönetmeni olmuştu. Haliyle bununla meşguldür diye düşündük. Derken bu Bond filminin mekanlarından birinin de İstanbul olduğu söylentileri yayıldı. Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’la görüşen yapımcılardan gelen haberler, söylentinin gerçek olduğunu kanıtladı. Mendes’in Bond filmine mekan bakmak için birkaç saatliğine İstanbul’a geleceği ve bu söyleşi vereceğini öğrenince, şans yüzümüze güldü dedik.

İlk filminin oyuncusu ile şimdi tiyatroda


Yeni Bond filmiyle ilgili ser verip sır vermiyor

Önce Mendes’in İstanbul’da geçireceği saatler gece 12 ile sabah 6 arasına sıkıştı ve söyleşinin yüz yüze yapılamayacağı anlaşıldı. Telefonla konuşsak derken, Mendes buna da zaman ayıramadı ve söyleşi bir gazeteci kabusu olan e-postaya döndü. Bir şok da yönetmenin James Bond’la ilgili sorulara cevap vermeyeceğinin anlaşılmasıyla yaşandı. Hollywood kurallarıdır, Bond filmleriyle ilgili ser verilip sır verilmez diye teselli ettik kendimizi. Yeni Bond filmiyle ilgili merakımızı kalbimize gömdük.
Diğer sorularımızı Mendes’e e-posta ile ulaştırdık. Cevaplar geldi, kısa ve öz konuşmuştu. Araya serpiştirdiğimiz, bir şekilde Bond’a bağlanan ama o ismi özenle kullanmadığımız soruları da cevaplamamıştı. Yazının bundan sonrası ondan öğrendiklerimiz ve zaten bildiklerimizin bir harmanı.
Söze kariyerinin başlarıyla girelim. Erken yaşta büyük başarılar elde eden, meslektaşlarının set asistanlığı yaptığı dönemde Judi Dench, Paul Newman ve Kevin Spacey gibi efsanevi isimlerle çalışan Mendes’i tanıyanlar, yönetmenin dillere destan bir özgüveni olduğunu ve bu güvenin dev gibi isimlere kafa tutma, milyonlarca dolar yatıran stüdyoya “Film berbat gidiyor” deme cesaretine bile uzandığını söylüyor. Ona özgüvenini yıkan olayları sorduğumuzda “Özgüvenim yüzeyde. Ben de her insan gibi güvensizlikler yaşıyorum. Özellikle de yaşım ilerledikçe” diyor.

Amerika defterini ‘şimdilik’ kapattı
İngiliz yönetmen ülkesinde çok prestijli tiyatro oyunlarıyla tanınsa da sinema kariyeri Amerikan öyküleri etrafında dönüyor. Amerikan banliyöleri (“Amerikan Güzeli”), Amerikan gangster hikayesi (“Azap Yolu”), Körfez Savaşı’ndaki Amerikan askerleri (“Jarhead”), mutsuz Amerikalı çiftler (“Hayallerin Peşinde”) gibi. Bir noktada Amerika’da anlatacak hikayesi kalmayacağını belirten yönetmen, İngilizlerin en ünlü kurmaca karakterlerden Bond’u devralmasıyla Amerika defterini kapadığını söylüyor. Şimdilik.
Daha önce de söylemiştik, Sam Mendes ilk filmi “Amerikan Güzeli”yle pek çok meslektaşının uğruna uzun yıllar çalıştığı Oscar’ı pat diye kazandı. Bu göz kamaştırıcı başarının tabii ki bir kötü yönü de var. O da, ikinci filmde başarısız olma korkusu. Yönetmen, bu korkuyu yaşadığını söylüyor: “Evet, ilk filmimle Oscar kazanmak beni gerdi. Ve diğer insanların çalışmalarım hakkındaki fikirlerini fazla önemsememi ve sürekli diğerlerinin düşüncelerini hesaba katmamı sağladı. Halbuki yaratıcı olmak için bir miktar körlüğe ihtiyaç vardır. Bu hisleri birkaç yıl üzerimden atamadım.” Bu arada en kişisel ve en sevdiği filminin hâlâ “Amerikan Güzeli” olduğunu söylüyor. Mendes, kariyerini takdir ettiği isimler arasında kendi yaşlarındaki meslektaşlarını sayıyor: Ang Lee, Steven Soderbergh ve David Fincher...
Yine kariyerinin başlarında yaptığı bir açıklamada, kötü oyunlar yönettiğini, sinemada da mutlaka kötü filmler çekeceğini söylemişti. Kendisinden beklediği kötü filmi çekeceğine hâlâ inanıp inanmadığını soruyoruz. Ama Mendes bu tür değerlendirmeleri geride bırakmış, “Tüm filmlerimin zaafları var, yönettiğim tüm tiyatro oyunlarının da öyle” diye cevap veriyor.

Haberin Devamı

“III.Richard” günümüz politikalarına cevabım

Gelecek hafta İKSV ve İstanbul Şehir Tiyatroları ortaklığında, Vodafone Red sponsorluğunda İstanbul’da izleyeceğimiz “III. Richard”, başrolündeki Kevin Spacey’nin Laurence Olivier ve Ian McKellen gibi tiyatro duayenlerinin yanında en unutulmaz III. Richard’lardan biri olarak sayılmasını sağladı. Oyundaki mizahı iyice vurgulayarak çok başarılı bir rejiye imza attığı tasdik edilen Mendes ise Spacey’nin performansını çok beğendiğini söylüyor röportajımızda ve oyunun değerinin ortaya koyduğu güç ilişkilerinde olduğunu belirtiyor: “Macbeth ve Jül Sezar da, Shakespeare’nin güce odaklandığı zekice yazılmış oyunlar. Ama güç politikaları her zaman zekice değil. III. Richard daha basit, daha komik ve daha direkt. Sanki genç Shakespeare’in gövde gösterisinin başlangıcı gibi. Bunu izlemek de her zaman çok eğlenceli.”
Sam Mendes, bir diktatörün portresi olan III. Richard ve günümüz politikaları arasında da bağ kuruyor: “Bu yapım, şu anki politikalara benim cevabım. Hüsnü Mübarek ve Kaddafi’yi yaşadık. ‘III. Richard’ ile günümüz politikaları arasında benzerlikleri uzakta aramaya hiç gerek yok.”